Galatasaray'ın Fenerbahçelileri!..

A -
A +

Lâfı uzatmadan "yazımın başlığı" ile ilgili meramımı anlatayım: "Galatasaray'ın Fenerbahçelileri" kimlerdir ve bu "deyim" ne anlama geliyor? Kastettiğim kişiler, Faruk Süren ile Mehmet Cansun!.. Neden? Zira, Galatasaray'ın âdet ve geleneklerinde olmayan, ama Fenerbahçe'nin âdet ve gelenekleri arasında olan bir görüntüyü, günlerdir gazete sayfalarında ve gecelerdir TV ekranlarında sergiliyorlar!. "Türkiye'nin İrlandalıları" sözüne benzeyen böyle bir deyimi kullanmamın "genel" sebebi bu!.. Bir "özel" sebebi var: "Fenerbahçe'de" çoğu zaman, kulübe hiçbir fayda sağlamayan, aksine "yıkıcı" tesir icra eden böylesine bir görüntünün kahramanlarının, "aslında" altını çizerek belirtiyorum "en son konuşması gerekenler" olduğunu görüp geldiğimizden, "Galatasaray'da" da, tam "buna uygun" bir tablonun ortaya çıkmış olması!.. Yani: Bugün Galatasaray yönetimini ve teknik direktörünü, "Galatasaray'daki herkes ama herkes eleştirebilir" de, bunu "en son yapacak, yapabilecek olanlar" işte bu "iki eski başkan" Faruk Süren ile Mehmet Cansun'dur!.. Nedeni çok açık: Bakınız, yıllarca gazete sayfalarına, TV ekranlarına, Galatasaray Divan Kurulu ve Genel Kurul toplantılarına gündem olmuş, "olay - belge - iddia üçlüsü" içinde "TV dizileriyle rekabet edebilecek" bir görüntü vermiş olan haberlerden "aklımda kalabilenlerden" bir demeti, "bir soru" ile özetleyeyim: Galatasaray Kulübü, Cayman Adaları'na, IGS tuzaklarına, TGS bataklarına, off-shore banka kasalarına düşerken, bakkallara, manavlara bile borç takarken, telefonları "borçları ödenmediği için" kapatılırken, basketbolcüleri ancak "tribünlerdeki Fatih Terim'in cebinden ödediği" on binlerce doları aldıktan sonra maça çıkarlarken, futbol dışındaki şubeleri yüz kızartıcı bir erozyonun pençesine düşerken, "hiçbir zaman uygulanamayacağı Belediye tarafından açık açık anlatılan" bir "stat projesi" ile ilgili masal yıllar yılı anlatılıp, kongreler kazanılırken, bu projeye "bankalardan yüksek faizlerle alınan" 8 milyon dolar ödenirken, "çöp kutusuna atılan" proje için hem de "yüksek faizlerle bankalardan borç alınarak" ödeme yapılan Kanada firması, yönetimde bulunan "birileri" ile de "iş ilişkilerine girerken", genel kurulun yetkileri, "genel kuruldan yetki alınmadan" kullanılırken, "yetkisiz" harcamalar, borçlanmalar, sözleşmeler yapılırken, off-shore bankalardan alınan paralar, yönetimdeki birilerinin "şirketleri üzerinden geçirilirken" ve "alınan bazı paralar" kulübün kasası yerine "birinin cebine girerken", durum ortaya çıktığında "taksitle" ödenirken, "taklit imzalı çeklerin verildiği" ortaya çıkarken, kulübün "maaşlı" genel sekreteri "TV ekranlarında" kulübün "biri resmi, öteki tezgah altı çift defteri" olduğunu ağzından kaçırırken, yüz yirmi milyon dolar borç, yüz trilyon vergi borcu yapılırken, "söyler misiniz bana", kimler Galatasaray Kulübü'ne başkanlık yapıyordu? Evet... Özhan Canaydın suçludur!.. Bunların üzerinde durmadığı, gerçekleri bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarmadığı ve Galatasaray camiasına anlatmadığı için suçludur!.. Kulüp defterlerindeki, malî ve idari işlerdeki hataları, yanlışları, usulsüzlükleri "tarafsız denetim şirketlerine tespit ettirmediği" ve hesap sormadığı için suçludur!. Ve, "varsa" suçların hesabını, Disiplin Kurulu, Divan Kurulu, Genel Kurul ve hatta "adalet önünde sormadığı" için suçludur!. *** Gazetedeki haber ortada: Yıllar yılı "malî olarak batağa sürükledikleri" Galatasaray'ın "bugünkü durumundan, futbol takımının başarısız görüntüsünden" kahkahalar atarak, evet "kahkahalar atarak" söz ediyorlar!. Galatasaray'a "bunca lig şampiyonluğu ve UEFA Kupası'nı getiren" ve dolayısı ile "kendilerini Türkiye'ye ve hatta bütün dünyaya tanıtan" bir hocadan, Fatih Terim'den nasıl söz ettikleri ortada!.. Galatasaray Kulübü'ne "başkanlık eden" ve "yıllarca beraber çalıştıkları", kendisine "Özhan Abi" dedikleri bir kişi için neleri nasıl söyledikleri ortada!.. Hatta, "Galatasaray'ı, Canaydın'ı ve Terim'i", bütün Galatasaray düşmanlarına malzeme haline getirecek ve "toparlanmayı iyice zorlaştıracak" sözleri, "beraberce söyledikten" 48 saat sonra, "birinin, öteki için" (Faruk Süren, Mehmet Cansun için - Sabah) neler söylediği ortada!.. Herkes soruyor; "Galatasaray neden bu hâle düştü?" İşte "Galatasaray'ın zor günlerinde, bu günleri aşmak için yönetime destek vermeleri, yol göstermeleri gerekirken", gazete gazete, televizyon televizyon dolaşıp da, kulübü de, takımı da zor duruma düşürecek zamansız ve anlamsız, Galatasaray örf ve âdetlerine aykırı (anlaşılıyor ki, kendileri için zamanlı ve anlamlı, üstelik örf ve âdetlerine uyan) bir "demagoji yarışına çıkan" insanlar, Galatasaray başkanlık koltuğuna oturtulmuş da ondan... Bu kişiler zamanında, divan kurulları ve genel kurullar görevlerini yapmamış da ondan!.. "Birileri", hâlâ, Faruk Süren'i, Mehmet Cansun'u "Galatasaray'a başkan yapmak istiyorlarmış"; acaba ne için? Galatasaray'ı tamamen batırmak için mi? Galatasaray camiası, "Özhan Canaydın'ı istemiyor ve beğenmiyorsa", kuyudan adam çıkarmak yerine, Galatasaray'ı "çok daha ilerilere götürecek" insanlar bakımından bitmek tükenmek bilmeyen bir kaynağa sahip değil mi? Bakınız, okuyucularım çok iyi biliyor; aylardır "Özhan Canaydın ve yönetimini ağır, hem de bazen çok ağır şekilde" eleştiriyorum!.. Amma... Eğer "Özhan Canaydın gidecekse" ve gittiğinde yerine "Süren ya da Cansun ikilisinden biri gelecekse", açıkça ifade edeyim ki: "Bu", Galatasaray'ın intiharı demektir!.. Canaydın kalsın ve Terim ile beraber, kulübü de, takımı da "kurtarsın!" Zor olacak ama olacak; biraz sabır!.. Galatasaraylılar gerçekleri çok iyi görmeli, dolduruşa gelmemelidirler!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.