Galatasaraylılar ağlıyor!..

A -
A +

Ta Almanyalardan, Avustralyalardan telefonlar, mailler alıyorum; Türkiye'den arayanlar ise saymakla bitmez; Galatasaraylılar üzgünler, öfkeliler, daha kötüsü, çoğu ümitsiz!.. "Bir Lincoln'ü bile idare edemeyen yönetimlerle, yöneticilerle, teknik adamlarla Galatasaray nereye varacak" diyenlerin sayısı çok. İstanbul'dan Altuğ Kalen adlı okuyucumun mailini, Galatasaraylı okuyucularımın çoğunun "yönetime olan tepkilerine tercüman olduğu" için, bugün sütunuma "örnek olarak" alacağım. Sayın Karen mailinde "ayrı bir bölüm ayırdığı" Lincoln konusunda "özetle" diyor ki; "Büyük futbolcuların çoğunluğu sorunludur, yöneticilik, teknik direktörlük odur ki, bu sezon bir dönemde olduğu gibi, böyle sporculardan alınabilecek en fazla verimi sağlayabilmektir. Galatasaray'da bunu yapan, yapabilen yok." Dahası ve "asıl eleştirisi" şu satırlarda, (Önceki gün yaptığı basın toplantısında "Bülent Korkmaz'ın sonuna kadar arkasındayız" diyen Başkan Adnan Polat'ın kulakları çınlasın) "Galatasaraylı" okuyucumun: "Öcal Bey, biz yıllardır Galatasaray'ı tempolu hücum futbolu oynarken gördük övündük gurur duyduk. Galatasaray'ın tarihinde kültüründe defansif futbol anlayışı var mıdır ben çok eskileri bilmiyorum. Ama Lucescu bile bu takımda kontrollü futbol oynattığı için yollanmadı mı? Bursaspor ve Gençlerbirliği'nde hocalık yapan Bülent Korkmaz görevinden ayrıldıktan sonra içime bir korku düşmüştü, acaba 'GS yönetimi ilerleyen bir zamanda Bülent Korkmaz'ı göreve getirir mi' diye. Ve aynen oldu Öcal Bey. Bülent Korkmaz'ın kafasında beyninde defans futbolu yatıyordu, ki Galatasaray'ın forması bu tür sistemi kabul etmez O ayağa pas yapan, boş alan buldu mu 5-6 kişi birden adeta yağmur gibi atağa çıkan, Arda, Lincoln, Kewell, Baros'lu her rakibe karşı istediği anda gol pozisyonu bulabilen takım gitti, 1-0, 2-1 gibi bir skorları korumaya çalışan, hücuma sadece 3 kişi çıkan bir takım geldi. Beğenmediğimiz Skibbe'yi bile arar olduk. Galatasaray, Bursaspor'dan Eskişehirspor'dan korkarak futbol oynar mı Öcal Bey? Tamam defansında eksikler var, cezalı oyuncuların var ama Skibbe zamanında da, Gerets zamanında da vardı, hatta gecen sezonun son 6 haftasındaki Cevat Güler zamanında da vardı ama takım hücum futbolu oynayarak hem taraftara bilet paralarının hakkını veriyordu, hem de diğer takımların imrenerek baktığı takım oluyordu. Ben bir işyerinde ücretli olarak çalışıyorum ve iyi bir Galatasaray taraftarıyım. İşimden gücümden evimden ayırarak bu kriz ortamında para vererek yağmur altında Galatasaray maçlarını izlemeye, takımıma destek olmaya gidiyorum.Beni verdiğim bilet parası, ıslatan yağmur, hiçbir şey pişman etmiyor ama Galatasaray'ın, hem de Ali Sami Yen'de savunma futbolu oynaması, hatta ne yaptığının belli olmaması, işte bu canımı acıtıyor. Ve ben Bülent Korkmaz olduğu sürece bundan sonra hiçbir maça bilet parası verip izlemeye gitmeyeceğim. Halbuki ne hayallerle başlamıştık sezona. Önce Şampiyonlar Ligi'ne giremedik, üzüldük. Fenerbahçe'den 4 yedik yıkıldık. "UEFA" dedik çok inandık, oradan da elendik. Türkiye Kupası'ndan elendik ve şimdi ligden de düşüyoruz, biz bunu hak etmedik, Öcal Bey." *** Bu gece İspanya ile Ali Sami Yen'de çok kritik bir milli maç oynayacağız, Sakatlarımız, formsuz oyuncularımız, Türkiye Ligleri'nin "kalitesi düşük" ve "ağır" futbol ortamında yıpranmış yıldızlarımızla dolu Milli Takımımızı ve Teknik Direktörümüz Fatih Terim'i çok zor bir 90 dakika bekliyor; Allah yardımcıları olsun. Dahası daha da sıkıntılı; Bosna Hersek bu gece evinde Belçika'yı "gene yenerse", ikincilik ümidimiz de zora girecek; zira Bosna Hersek ve Belçika ile maçlarımızı "deplasmanda oynayacağız!.." Bu gece bizim yenmemiz, Bosna Hersek'in yenememesi gerek; inşallah!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.