Galatasaraylılar, Okan Hoca’ya sahip çıkın!..

Sesli Dinle
A -
A +

İnanılır gibi değil; “Galatasaray’da Okan Buruk gidiyor, Fatih Terim geliyor” ve de “Millî takımda Kunz gidiyor, Abdullah Avcı geliyor” haberlerini gazetelerde okuyunca, kendi kendime “Eğer bu haberler doğru ise Allah, bu kararları alan yöneticilere akıl fikir ihsan ettin” diye mırıldandım…

 

Doğrusu ya, “öyle teferruatlı yazılmıştı” ki, haberler, inanmamak zordu!..  Ne var ki, 24 saat geçmeden iki haber de “yetkili yöneticiler” tarafından yalanlandı…

 

O zaman ve “bir kere daha” anlamış oldum ki; yapılan “gene” mesele “doğruları, gerçekleri yazmak” değil, “açıkta kalan arkadaşa, dosta iş bulmak için” Nasrettin Hoca’nın “Akşehir Gölü’ne yoğurt mayası dökme” misali; “Ya tutarsa”, fırsatçılığı idi… 

 

Bugün değil ama bir süre sonra, duruma, sonuçlara göre “Kuntz gidebilir” ama yerine “Abdullah Avcı” gelir mi, bilmem. “Uzak ara şampiyon yaptığı kadroyu, üstelik ‘onca nokta transfere rağmen’ bugünkü hâliyle bırakan bir hoca” millî takımın başına getirilir mi; onu da Federasyon Başkanı ve yöneticileri iyi düşünmeli…

 

Amma, geçen yılı 13’üncü bitiren ve Fatih Terim bıraktığında 12’ncikte olan” bir takımı, bu yılın şampiyonluk finişine hem de “69 yıllık galibiyetler serisi rekorunu kırarak” getiren ve “götüren” Okan Buruk’u “iki kötü sonuç aldı” diye “infaz etmeye kalkanları ve kalkacak olanlara, bunlar yönetici de olsa, taraftar da olsa, Galatasaraylı da olsa, yorumcu da olsa” sorulacak bir soru var; “Vicdanınız rahat mı?..” 

 

Hem de “eline ‘ilk defa beraber antrenmana çıkan oyuncularla dolu’ bir takım verilmesine” ve “zorunlu olarak geç açılan” sezona rağmen…

 

Neymiş, “Okan Hoca gönderilecek, Fatih Hoca getirilecekmiş…”

 

El insaf; “bu değişim yapılmadan önce” daha “Galatasaray başkanlığına seçilir seçilmez, mazbatasını bile almadan, Fatih Hoca’ya, ‘üstelik sözleşme de imzalanmadan’ Florya’yı teslim eden” Burak Elmas Başkan’ın “Altı ay geçmeden onunla yollarını neden ayırdığının sebeplerinin sorgulanması” gerekmiyor mu?..

 

Dahası; manşetlere kadar çıkan ve “Muslera’nın formsuzluğu ile kaybedilen puanlara kadar uzanan ‘Denizbank / Fatih Terim Fonu’ soruşturması” sürerken, dahası “Fatih Hoca bu çok önemli sorunla meşgulken ‘Okan Hoca’yı gönderip, Fatih Hoca’yı getirme’ telaşı” neden?

 

Okan Hoca da insandır, hata yapabilir, yapacaktır… Ama “ve hatta, bu yıl takımı şampiyon olmasa bile” Galatasaray’da göreve devam etmelidir...

 

“Dün ve bugün ortada iken ‘Okan Hoca’ya dokunmak’ herkes iyi bilmelidir ki; spora da futbola da, en önemlisi Galatasaray’a ihanettir!..”

 

Bilinmelidir ki; “eleştirmek” başka, “dokunmak” başkadır!..
Spor medyamızın bazı kesimlerinin sayfalarda, ekranlarda “böyle örneklerin sahibi olması” elbette “dördüncü güç olan” basınımız adına çok üzücü!..

İki maçlı turun çirkinliği…

Türkiye Kupası’nda “bundan önceki turlardaki” maçlara bakın, bir de çarşamba ve perşembe geceleri oynanan yarı final turu karşılaşmalarına… Futbolun kalitesine, atılan gol sayısına, takımların mücadele güçlerine, tribün ve saha içi coşkularına… Dağlar kadar fark var…
Sebep ortada; “bu tura kadar ‘tek maçlı’ turlar, yarı finalde ‘çift maçlı’ tur…
Açıkça görüldü ki, “perşembe gecesi maçının son dakikalarında atılan ‘tek gol’ bile” fazla…
“Futbol için” bekleyelim ikinci maçları…

Sıra Okan Hoca’ya nasıl geldi?

Şampiyonluk finişine girilmiş; her maç önemli, kadrodaki her oyuncu, sakatlıklara, formsuzluklara, taktiklere, rakiplerin durumuna göre, ilk 11’de de yer alabilir, sonra da oyuna girebilir…
Peki, ne ve nasıl oluyor, her gün gazetelerdeki, “Okan Hoca liste verdi; şunlar, şunlar gidiyor; Okan Hoca onay verdi, bunlar, bunlar transfer ediliyor” haberleri?..
Bu haberler, Muslera’dan, Mertens’e, Kerem’den, Yunus’a kadar kadrodaki oyuncuların büyük çoğunluğunu rahatsız, hatta huzursuz etmez mi? 
“Galatasaray kadrosunun içine atılan saatli bomba tesirli” bu haberlere Okan Hoca’dan ses seda çıkmazsa; olacağı nedir?
İşte, sıra kendisine getirilir; “Okan Hoca gidiyor, Fatih Terim geliyor” haberleri yazılıverir; ne dersin Sevgili Okan Hoca’m?..

Snooker’de yeni şampiyon; Luca Brecel!.. 

Snooker Dünya Şampiyonası Sheffield (İngiltere)’de yapıldı; 28 yaşındaki Belçikalı Luca Brecel finalde dört dünya şampiyonluğu olan Selby’yi 18-15 yenerek şampiyon oldu ve 500 bin poundluk şampiyonluk ödülünü aldı.
Brecel, önceki turlarda “snooker’in en büyüğü sayılan” ve yedi dünya şampiyonluğu olan O’Sullivan’ı 13-10, bir başka dünya şampiyonu Williams (3 şampiyonluk)’ı da 13-11 yenmişti.
Bu arada Çinli Jiahui’yi 17-15 yendiği yarı finalde, snooker tarihinin “en büyük geri dönüşünü yaparak” 14-5 geride iken, karşılaşmayı 17-15 kazandı…

Şaka!..

Muslera’daki formsuzluğun sebebi, “Denizbank’taki ‘hayali fona milyonlarca dolar kaptırmasıymış…”
Sayfalarda öyle yazılıyor, ekranlarda öyle konuşuluyor, Muslera’dan da ses çıkmıyor”; demek ki, haberler doğru!
Peki ama “giden milyon dolarlarda Oliveira’nın ne suçu vardı”, Sevgili Kaptan… 
Verdiğin pasın kaptırılıp golün yenilmesinin ve Beşiktaş mağlubiyetinin faturası “en başta” ona kesildi; o da “kabullenip” özür diledi, gene sesin sedan çıkmadı; bu nasıl kaptanlık?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.