Gene köşeyi dönemedi, Okan Hoca!

A -
A +

Okan Hoca, “gene” köşeyi dönemedi; “Bire birleri kazanamayan” bir Hoca olarak kariyerine bir “büyük kaybı” daha yazdırdı…

 

 

 

Galatasaray’a da, yönetimine de, camiasına da, takımına da, futbolcularına da, taraftarına da yazık…
Evet, “gene” köşeyi dönemedi Okan Hoca; hem de “zayıftan da öte, çok zayıf” bir rakip önünde, kendi sahasında ayağına kadar gelmiş “galibiyet fırsatını” elinin tersiyle iterek, “Ben Ajax’ı Hollanda’da yenerim” umuduna bürünerek…

 

İnşallah yener; artık beklentimiz o!..

 

Salı sabahı Dinamo Kiev maçından 12 saat önce yazdığım ve çarşamba günü gazetemde yayınlanan “Bu defa köşeyi döndün mü, Okan Hoca?” başlıklı yazımda, “…birçok kritik maçta, ‘köşeyi dönme’ fırsatını, hem de ‘kendisinden çok hafif kadrolu’ takımlar önünde elinden kaçırdı’ Okan Hoca” diyerek, “köşeyi gene dönemeyebileceğini” yazmıştım.

 

Ve… Salı gecesi Okan Hoca, “gene” köşeyi dönemedi; “Bire birleri kazanamayan” bir Hoca olarak kariyerine bir “büyük kaybı” daha yazdırdı… Süper Kupa’da Beşiktaş’a 5-0 yenildiği, Şampiyonlar Ligi’nde gruplara kalma fırsatını Young Boys’a iki maçta da yenilerek kaybettiği gibi…

 

İşte bu defa da karşımızda; Avrupa Ligi’nde, ayağına gelmiş gruplara kalma fırsatını, “kendi evinde” grupta “galibiyeti olmayan, 6 maçta ancak 1 gol atabilmiş”, savaş yıkımındaki Ukrayna’da “stadında bile maç oynayamayan” Dinamo Kiev’i yenemeyerek, “son sekize kalmak fırsatını da kaçıran” Okan Hoca!.. Hem de 3-1 öne geçtiği maçta…

 

Bak, Hoca’m, Beşiktaş’ın daha bir haftalık hocası ne yaptı; hem de, kadrosu Galatasaray kadrosunun yanında epey geride olan ve “yenilgiler, beraberlikler dizisi ile puan cetvelinde Galatasaray’ın 20 puan gerisine düşmüş” bir Beşiktaş ile…

 

Dinamo Kiev’in dibine yerleştiği ligde “liderliğe oynayan” Athletic Bilbao gibi bir takımı, 2-1 öne geçtikten sonra “4-1 yenerek” herkese, özellikle de Okan Hoca’ya “bire birde nasıl maç kazanılır” dersi verdi…
Çarşamba yazımda, “Doğrusu futbol yazmak, futbolda Galatasaray’ı yazmak bana pek mutluluk vermiyor” diye yazmıştım.

 

İşte “gene ‘böyle’ bir hâletiruhiye içinde yazmak” zorunda kalıyorum.

 

Ne yazık ki, Okan Hoca, “öne geçilen maçların son bölümünde ‘skoru muhafaza, hatta farkı açma’ strateji ve taktiklerini bilmiyor”, daha da acısı “bilmediğini de bilmiyor”, bu yüzden çok maçta “çaresizleri oynayarak” avucunun içindeki fırsatları kaçırıyor!

 

Dikkat edelim; “iki şampiyonluk sürecinde, arkasında Erden Timur gibi bir “transfer ve futbol sihirbazı” vardı…

 

Şimdi, “ne yaptıklarını, ne zaman yapacaklarını bilmeden, gemiyi “Çabalama kaptan ben gidemem” sözüne uygun olarak götürmeye çabalayan” yöneticiler var arkasında ve yalnız; öyle değil mi, Hoca’m?..

 

 

 

Öcal Uluç'un önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Köln den Murat 24 Ocak 2025 14:29

Fatih hocanın al gülüm ver gülüm, top bizde kalsın, oyununu çok eleştirmiştik. Takım ağır oynuyor, çok pas yapıyor ve alan kat edemiyor, diye. Okan hocada bunu görmedik ve, çok şükür, dedik. Ama şimdi görüyoruz ki, özellikle öndeyken bu çok eleştirdiğim Fatih hocanın taktiğin ihtiyacımız var.