Gerçekler rüya görmez!..

A -
A +

Fenerbahçe "finali", Saracoğlu'ndaki maçta, "kaçan penaltı" ve direklerden dönen toplarla kaçırdı!..

Fenerbahçe "finali", Saracoğlu Stadı'nda bıraktığı Mehmet Topal - Meireles - Webo üçlüsü ile kaçırdı!..
Ve de Fenerbahçe "Portekiz'e giderken 1-0'lık avantajına rağmen yukarıdaki sebeplerden dolayı çok azalan final şansını", hocası Aykut Kocaman'ın "Saracoğlu'ndaki Benfica ile Luz'daki Benfica arasındaki farkı fark edememesi" yüzünden kaçırdı!..
Evet, Aykut Hoca, Luz'da "rakibinden çok korktuğunu gösteren" bir "defansif kadro" ile sahaya çıktı; "bu korku tertibi", sahaya "tamamen ofansif" hatta "aşırı ofansif" bir 11'i süren Benfica'nın hocasının ekmeğine yağ sürmekti!..
Zira, "o ofansif kadro", geriye yaslanan "defansif kadronun üzerine" bir kâbus gibi çöktü ve "final vizesini alacak kadar" golü de buldu, hem de "defansif kadronun defansının hata üstüne hata yapması" ile!..
Maçı "tek kaleye çevirmiş" iken, "bariz bir ofsaytın görülmemesi ve doğan karambolda bir Benficalı'nın kolunu aptalca kullanması sonucu kazanılan penaltı golünün ardından", panikleyen ev sahibinin "10 dakikalık bocalaması hariç", koca bir maç Fenerbahçe "finali hedefleyen bir takım" hüviyetine hiç ama hiç bürünemedi. Topu ve oyunu kontrol edemedi. Rakibin "hızlı pas ve hızlı hücum" trafiğini kesemedi, rakip oyuncular "final paslarında daha dikkatli ve becerikli olsalardı", ortaya Benfica hocasını "iyice şımartan" çok daha farklı bir sonuç bile çıkabilirdi!..
"Bu maç öncesi" adeta "dâhi" mertebesi bile verilen Aykut Hoca'ya "sorulması gereken" ama "nedense" sorulmayan bazı sorular var:
"İki maçta" ortaya "çok başka bir gerçek daha" çıktı; Fenerbahçe'de "yeri boşalanların yerine girenler" neden "yerine girdiklerini" aratıyorlar da, Benfica'dakiler aratmıyorlar?..
Neden, Benfica'nın kulübesinden gelenler, "böyle çok kritik bir Avrupa Kupası maçına bile hazır olduklarını gösteriyorlar" da, Fenerbahçe'nin yedek kulübesindekiler "sezonu kapamış" gibi oynuyorlar?..
Yoksa, "bunların sebebi" de "Türkiye içinde durmadan lâf atmaya uğraştığın" ama bir türlü "adını ve nedenini telaffuz etmediğin" esrarengiz rakip mi?..


Şerefli mağlûbiyetlerden, teşekkür yarışına!..
Çok değil, Mustafa Denizli'nin "Takımımın şansı, rakip kim olursa olsun, her maça çıkarken yüzde 51'dir" dediği, Fatih Terim'in "Avrupa Kupası", Lucescu'nun "Süper Kupa" getirdiği, Şenol Güneş Hoca'nın ve Fatih Hoca'nın dünya ve Avrupa üçüncülüklerine uzandığı zamanlardan beri artık "Şerefli mağlûbiyetleri" unutmuş bir ülkeydik!..
"Oh, o bitti" derken, şimdi "şerefli mağlûbiyetler" yerini "teşekkür" mesaj ve manşet yarışına bıraktı!..
"Final / Kupa" diye aylardır, haftalardır beyin yıkayalım, sonra da "yarı finalde elenilince", başlayalım "teşekkürler" edebiyatına!..
"Hedef yarı final" denilse ve "yarı finalde eleninse", ben de "Görev yerine getirildi, teşekkürler" derdim!..
Ama, "Final ve Kupa" hedeflenince, yarı final elenişine "teşekkür" neden?..
Hem de bu sezon "dökülen" Portekiz futbolunun, "ahım şahım olmayan" Benfica'sına!..
Biz böyle "orta turlara da teşekkür etmeye devam edersek", Avrupa'da finalleri ve kupaları "rüyamızda görmeye" daha çoook devam ederiz!..


İki Fenerzede!..
Merkez Hakem Kurulu "enteresan" hakem atamaları yapıyor!..
Süper Lig'de finişe geçilen son dört haftanın, "Galatasaray'ın şampiyonluğu garantileyebileceği" son derece kritik iki maça art arda Halis Özkahya ve Fırat Aydınus verildi!..
Ülkenin "en gözde 5 hakeminden ikisi olan" Özkahya ve Aydınus'un bu sezonki "özellikleri" ne?..
İkisi de "fena hâlde Fenerzede olmadılar" mı?..


"Feda", kimin için?..
Beşiktaş yönetiminde olanlara kimse ve de özellikle Beşiktaşlılar hiç şaşırmasın!..
"Feda" mucidi bir başkan, önce "futbolcuları feda etti", sonra sıra "Hocaya geldi" ve de...
Şimdi sıra, yönetim kurulunun "en gözde" üyelerlerinde!..
"Futbolcular feda edilirken", herkes zannetti ki; "Feda, Beşiktaş içindir!.."
Hatta, "Hoca feda edilirken" de, "aynı şey" düşünülüyordu!..
Ama, "iş yöneticilere gelince", açık açık ortaya çıktı ki; "Feda, Başkan içindir!.."
Var mı itirazı olan?..


Bu hakemi bile beğenmediler!..
Müthiş "tarafsız" bir hakem vardı, Luz Stadı'nda, ev sahibi aleyhine "ofsaytı görmeyerek ve de çok hakemin veremeyeceği" bir penaltıyı çaldı, ev sahibinin "penaltı beklediği" 3 pozisyona, tribünlerinin de büyük baskısına rağmen "Devam" dedi. Kırmızılıların "kendilerini yere atıp faul bekledikleri pozisyonları" da "o baskılara dayanarak" devam ettirdi.
Ne var ki, dün sabah gazetelere bakıyorum, "gözlerine kulüplerinin renklerinin en koyularından cam taktırmış gözlükleri" ile, değerli ve sevgili bir çok yorumcu arkadaşım, "hakemi yerden yere vuruyorlar!.."
Eee!.. Belki de haklılar; "Türkiye'den alıştılar!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.