Her maç "başka" takım, her maç "başka" taktik, her maç "başka" uygulama!.. Galatasaray Futbol Takımı'nı çorbaya çeviren Hoca!.. Karşınızda Belçikalı Gerets!.. "Haftalarca oynatmadığı oyuncuları", Okan'ları, Mehmet Topal'ları, Mehmet Güven'leri ve başkalarını en önemli ve en kritik maçlarda sahaya süren o!.. Hakan Şükür'ü, İstanbul'daki Bordeaux maçında "Oynayabilir" duruma gelmesine rağmen "Hasta, onun için oynatmadım" diyerek kadroya almayan, ama İngiltere'deki Liverpool maçında "hasta hasta iğne ile sahaya sürerek" 93 dakika oyunda tutan da, o!.. Bitmedi; Liverpool maçından sonra, Song'uyla, Cihan'ıyla, Tomas'ıyla, Sabri'siyle, Orhan Ak'ıyla hatta "bizzat Arda'nın itiraf ettiği gibi" Arda'sıyla yenilen "o üç golde" Hakan Şükür'den çok daha fazla payları olanlardan hiç söz etmeyen, ilk yarıda Sabri'lerin ve Cihan'ların, ikinci yarıda İliç'lerin kaçırdığı golleri söylemeyen ama mağlûbiyeti açık açık "Üçüncü golde topu kaptırdı, son dakikada da golü atamadı" diye Hakan Şükür'e yükleyerek, Doğan Koloğlu'lar, Kâzım Kanat'lar gibi "azılı" Hakan düşmanlarının arasına giren de o!.. Ben inanmaya başlıyorum ki; Gerets, takımın içindeki "bazı" futbolcuları harcamak için "işte yukarıdaki gibi" yapıyor!.. "Hasta", kolay olan İstanbul'da olan Bordeaux maçında oynatma!.. "Hasta" çok zor olan İngiltere'deki Liverpool maçında oynat!.. Ve resmen harca!.. İstanbul'daki "kolay" maçlarda Mehmet Topal'ı kes!.. Liverpool'da elinde "Okan gibi" uluslararası maçların "tecrübeli" oyuncusu varken, "gencecik" futbolcuyu Liverpool önünde ateşe at!.. Ve resmen harca!.. Bakınız; Mehmet Güven'e yaptığı aynı, Mehmet Topal'a yaptığı aynı, Okan'a yaptığı aynı, Carrusca'ya yaptığı aynı, Hakan Şükür'e yaptığı aynı; Hasan Şaş'a yaptığı aynı!.. Aydın'lara, Özgürcan'lara, Ferhat'lara, Uğur'lara yaptıkları da yanı!.. "Kazanmak" için değil "harcamak için" yapıyor sanki!.. Liverpool önünde "ilk yarının 40 dakikasındaki" korkak, panik içinde, futbolcuların ne yaptıklarını bilmedikleri futbolu "Gerets'in Galatasaray'ı" oynadı!.. Sonrası, "tıpkı" geçen yıl olduğu gibi "Galatasaraylı" oyuncuların "Galatasaraylı olduklarını hatırladıkları" dakikalardı!.. Bu defa, "Liverpool'dan gözü korkmuş" ve takımını "öyle kurmuş olan" Gerets'in ancak "ikinci yarıda aklına gelebilen" bir başka "ağabey" Hasan Şaş, "Maçı kazandık" rehavetine kapılan Liverpool'luların da konsantrasyonlarını kaybetmelerinden yararlanarak, aldı sazı eline; hem oynadı, hem oynattı; Galatasaray da Ümit'in "müthiş" golleriyle "hezimet olacak" endişelerini silip, "ümidi bile" yakaladı ama, olmadı; temenni edelim ki önümüzdeki maçlarda olsun!.. Gerets o kadar şaşkındı ki, Hasan Şaş gibi, tel tel dağıtılmış olan Liverpool defansını bozguna uğratanların başında gelen Arda'yı oyundan alıp, Carrusca'yı soktu!.. Hadi, Carrusca'yı soktun, çıkacak adam Arda mıydı; hiçbir şey yapmayan ve yorulan İliç'i çıkar, Arda'yı onun yerine kaydır, Carrusca'yı da sola ver; ama Hoca'da nerde o "geniş" açı?.. Cihan'dan "bek olmayacağını" artık sokaktaki çocuklar bile biliyor ve görüyor, sen ne yapıyorsun; Liverpool maçında kaç maçtır oynatmadığın Cihan sağ bek!.. Yenilen gollerden birinin üzerinde "yüzde 100 Cihan" etiketi var; yazık değil mi çocuğa!.. Cihan "kaleci hariç" Galatasaray'ın belki 5 ayrı yerinde oynar ama "sağ bekte" hayır!.. İki yılda "bunu göremeyen" bir Hoca için, Adnan Polat hâlâ "Arkasındayım" diyor; tam bir komedi!.. Galatasaray, bu hoca ile ne ligde, ne Avrupa Kupaları'nda "başarılı" olabilir; ne var ki, Galatasaraylı oyuncular, "geçen yıl olduğu gibi", kendi aralarında "öz yönetim kurarlarsa" ve "öz yönetimin gereğini yaparlarsa" ne âlâ!.. Önümüzde ekim ve kasım ayları var; Avrupa Kupaları'nda da, ligde de Galatasaray için iki "çok önemli" ay!.. Göreceğiz, kim haklı?.. Temennim; inşallah biz yanılırız!..