Geretsperverlere!..

A -
A +

"Sevgi yok Galatasaray'da; eskisi gibi arkadaşlık da... Ayak oyunları var; sevgisizlik had safhada... Bu tablo nasıl hasarlar açar kim bilir; saymaya gerek var mı?" Akşam'da sevgili Bahri Havadır'ın "Galatasaray ile ilgili" salı günkü enfes yazısından aldığım bu cümleler, spor medyamızdaki "Gerestperver yazarlar ve yorumcular içindi", sanki!.. Galatasaray'ı "iyi izleyen, gördüğü doğruları da, yanlışları da, şu veya bu şekilde sansüre tabi tutmadan ya da abartmadan yazan" az sayıdaki "Galatasaray yazar ve yorumcularından biri idi", Bahri Havadır!.. Bu satırlar, aslında "geçen yılki sürpriz şampiyonluğun nasıl geldiğinin iki sebebinden birini de ortaya koyması" bakımından da önemliydi!.. Şampiyonluğun sebeplerinden birincisi "Fenerbahçe'nin hediyesi" olması, ikincisi de "futbolcular arasında 'ağabeyler' önderliğinde kurulan birlik, beraberlik, sevgi, arkadaşlık ve inanç ortaklığı" idi!.. Bu sezon Fenerbahçe aynı gaflete düşmez bir, Galatasaray'da birlik, berberlik, arkadaşlık bitmiş, bu da iki; öyleyse?.. "Geretsperverlerin başında gelenlerden biri" sevgili Bilgin Gökberk; TRT'deki Stadyum programında "Galatasaray'ın hocasını korumak için" elinden geleni yapıyor ve bu gönüllü görevi aylardır "samimiyetle" sürdürüyor!.. Takım "doğru dürüst futbol oynamıyor", 7 puan gerilere düşmüş, Avrupa Kupaları'nda iki yıldır alınan "rezil" sonuçlar ortada, ligin ikinci yarısı başlamış; ne "istikrarlı bir taktik, ne istikrarlı bir tertip var", sevgili Bilgin durup dinlenmeden "aynı" söz ve "aynı" örneklerle Gerets'i savunuyor; "Efendim, Galatasaray'ın kadrosu ne ki?.. 200 bin dolarlık İnamoto, Ayhan. Halbuki Fenerbahçe 20 milyon dolara Kezman'ı aldı, Deivid'i aldı... Alex'i var. Beşiktaş şu kadar milyon dolarlık transfer yaptı. Gerets ne yapsın?.." Ona ve öteki Geretsperverlere anlatmak gerekir ki: "Anladık, zaten Gerets'in Galatasaray'ı Fenerbahçe'yi yenemiyor, çoğunlukla da yeniliyor. İyi de Galatasaray'ın yenemediği, bunca beraberlik aldığı ve yenildiği takımlarda 20 milyon dolarlık santrforlar var mı?.. Trömsö'de, Erciyesspor'da İnamoto'dan, Ayhan'dan çok daha iyi futbolcular mı var?.." Onlara anlatamıyoruz ki; "İnamoto'yu devamlı oynatan da Gerets değil mi?.. Elinde Okan gibi, Mehmet Güven gibi, Mehmet Topal gibi, Aydın gibi adamlar varken, onlara şans vermeyip İnamoto'da ısrar eden kim?.." Sevgili Gökberk'in cevap vermesi gerek; "Kezman ne yapıyor, Deivid ne yapıyor?.. Alex bu sezon ne yaptı?.. Bu oyuncular Fenerbahçe'yi her hafta eksik oynatmıyorlar mı?.." Ve bir soru daha; "Fenerbahçe'de de mesela Deniz oynuyor, Beşiktaş'ta Serkan, Koray oynuyor, Ayhan onlardan az mı futbolcu?.." Geretsperverler iyi bilmeliler ki: Galatasaray'ın kadrosu geneliyle de, özeliyle de, tecrübelisiyle de, genciyle de, sayı itibariyle de, kalite itibariyle de Türkiye'nin en zengin 3 futbol kadrosundan biri ve belki de birincisidir. Gerets'in "istemediği ve satılsın ya da kiralık verilsin" dediklerinin de "gittikleri takımlarda gösterdikleri performansı" göz önüne alırsak, ne demek istediğim çok daha iyi anlaşılır!.. Kayserispor'da Arda'yı da, sonradan Arda'nın yerine oyuna girenleri de "silip atan" Uğur Uçar'ı "beğenmeyen ve gönderen" ama, iki sezondur "Cihan'dan sağ bek yapmaya uğraşan" ve bu yüzden onu da harcayan Gerets'in "futbolcudan ne kadar anladığı" ortadadır!.. "Gerets, gençlere önem veriyor, Arda'yı çıkardı" sözüne ise kahkahalarla gülmek gerek!.. Evet "Arda'yı Gerets çıkarmıştır", ama "oynatarak" değil, "işine yaramadığını" söyleyerek ve "gönderilmesini" isteyerek. Ve Arda "Vestel Manisaspor'da Arda olmuştur!.." Bu sezonun başında Gerets gene "Arda'yı istememiş", takımda kalması, Adnan Polat'ın ısrarı ile olmuştur. Adnan Polat ısrar etmese, Arda bugün hem de "bonservisi de alınmak" suretiyle Vestel Manisaspor'un oyuncusu olacaktı; "Arda'yı Gerets çıkardı" masalının içyüzü budur!.. Gerets hiçbir şey çıkarmamış, aksine "çıkması gerekenlerin, çıkacak olanların önünü kesmek için" elinden geleni yapmıştır!.. Onun için tek hedef vardır; Avrupa'da alamayacağı milyon dolarları, ancak Galatasaray'dan alabileceğini bildiğinden, Galatasaray'da gününü kurtarmak. Oyuncu kazanmak ya da kaybetmemek onun hedefi dışındadır. Bu yüzden "kötü bir sonuçta" en ufak hatayı affetmez, oyuncuyu kulübeye, hatta tribüne gönderir, taraftara medyaya hedef gösterir, "işini bitirir." Bakınız, dahasını söyleyeyim: Gerets'in şampiyonluktan ümidi yok!.. Bunu da zaten "yabancı" gazetelere söylemişti!.. Onun hedefi "Beşiktaş'a geçilmemek"; yani ikinciliğe razı!.. "Şampiyonluk için" Kayserispor önüne "3 puan için çıkacak" bir tertip yerine "önce yenilmemeyi hedefleyen bir tertip ve taktikle çıkması" da bu yüzden. 7 puanlık farkın ikinci devrenin ilk maçlarında 5'e indiği bir haftadan sonra ve rakipte "acaba tereddüdünün uyandırıldığı" bir süreçte, Kayserispor önünde "sıfır puan almakla bir puan almanın çok fazla bir farkı olmayacağını" Gerets bilmez mi?.. Öyleyse neden "3 puana oynayacak" bir tertip ve taktikle sahaya çıkmaz; zira, onun hedefi "Fenerbahçe değil, Beşiktaş'tır" da ondan!.. Adnan Polat kendini "boşuna yormasın" ve "küçük düşürmesin" bu hoca ile Galatasaray şampiyon olamaz!.. Zira takımda "geçen yılın arkadaşlığı, sevgisi, saygısı, birliği, beraberliği" kalmadı, böylece Galatasaray'ın elinden en büyük silâhı alındı!.. Kim aldı?.. Belli değil mi?.. > Vergi ateşi!.. Profesyonel sporcuların yüzde 15'lik stopaj vergileri ile ilgili uygulama 31Aralık 2007 tarihinde sona erecek ve 2008 yılının 1 Ocak tarihinden itibaren futbolcular başta "profesyonel sporcuların ücretlerinden" "yasa hangi oranı emrediyorsa" o oranda vergi kesilecektir!.. Yani, profesyonel sporcular da, antrenörler de "vergi baremlerine uygun" oranlarda vergi ödemeye başlayacaklardır!.. Kulüpler, teknik adamlar, futbolcular şimdiden feryada başladılar!.. Yoook arkadaş; sporcu, hoca "milyon dolarları, hem de net olarak cebe indirecek", ama "vergi yükünü kulüplerin sırtına yükleyecek" ve kulüpler de "bu yük altında ezilmemek için" siyasetçilere baskı yaparak "geçici" filân denilerek "yüzde 15 stopajla işi idare edecekler"; yağma yok!.. Futbolcu da, basketbolcu da, teknik direktör de "herkes gibi" vergisini verecek; "ne kadar kazanıyorsa", o oranda verecek!.. Kulüpler de, "ne kadar vergi ödeyebileceklerse", o kadar transfer yapacak, o kadar sporcu alıp oynatacaklar!.. Bu uygulama, "zorunlu" bir doğruyu da uygulamaya sokacak; kulüpler sporcularla "net üzerine değil, brüt üzerine anlaşacaklar" ve her sporcu vergisini kendisi ödeyecek!.. Kulüplerin "başka kurtuluşu" yok!.. Hem vergi adaleti, hem de kulüplerin kurtuluşu için tek çıkar yol bu ve uygulama bir daha ertelenmemeli!.. > İnşallah başarır!.. Başbakan Yardımcısı ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, 3 büyük kulübün başkanını çağırıp "barış toplantısı" yapacakmış. "Başarırsa" sadece Türk sporu ve futbolu için değil, Türkiye için de çok büyük bir iş yapmış olur!.. Zira, iş çığırından çıktı; "kulüpçülük" öyle bir hâle geldi ki, sporda rekabet ve yarışma, yerini "düşmanlık, kavga ve küfür" gibi "sporda olmaması gereken" kötülüklere bıraktı. Elbette "bu olumsuz ve çirkin gelişmenin" birçok sebebi var, ama "başlıcası" kulüp başkan ve yöneticilerinin tutum, davranış ve sözlü kavgaları!.. Ümit bitmez; Bakan'ın işi zor; inşallah başarır!.. >> Utanmak gerek!.. Gazetelerde bir haber: "Voleybol Bayanlar Ligi'nde Galatasaray, deplasmanda Gaziantep Şahinbey Belediyesi'ne 3-0 yenildi. Erkekler Ligi'nde ise Tokat Belediye Plevne hem de İstanbul'da Galatasaray'a set vermedi: 0 - 3." Hey gidi "yenilmez armadaların kulübü" Galatasaray hey, seni bu hâllere düşürenler utansın, ama nerdeee?.. > Korumayın ve kollamayın!.. Yorumcular da, yazar - çizerler de, spor yazarları da çok iyi bilmelidirler ki; "hakem hataları", futbolcuların sahada "çirkin hareketler yapmalarının, küfür etmelerinin, devamlı itirazda bulunmalarının, kart görmelerinin, oyundan atılmalarının mazereti olamaz"; olsa olsa "bahanesi" olur!.. Kendimize soralım: Bizler, gazetelerimizde, televizyonlarımızda "genel yayın müdürleri, yazı işleri müdürleri, spor müdürleri hata yaptığında küfretme, onlara saldırma, çirkin hareketler yapma hakkına sahip miyiz?.." Türkiye'de "gelir standartlarının çok üstünde", hatta bazıları "Avrupa standartlarının bile üstünde para alan" futbolcular, hakeme, rakip oyunculara ve zaman zaman da kendi arkadaşlarına "yapmadıklarını bırakmayacaklar" ve bizler onları "Ama efendim, onu da tahrik ettiler, hakem hata yaptı, rakip oyuncu bilmem ne yaptı" diye koruyacak, kollayacağız, öyle mi?.. Düşünelim; bu yaptığımız o futbolcuya iyilik mi? "Kulüpçü" yorumculara da sorayım: Bu yaptığımız "tuttuğumuz" kulübe iyilik mi?.. Onun için Avrupa'da gözümüzün yaşına bakmıyorlar, bizler de futbolcularımız, hocalarımızla beraber "Bizi sevmiyorlar ve hep haksızlık yapıyorlar" diye ağlıyoruz!.. Hadi canım; bu kafayla gidersek, daha da beter olacağız ve açıkça söyleyeyim ki; daha da beter olmayı hak ediyoruz!.. > OCALU boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder (4 SMS/ 8 Kontör)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.