Rijkaard gitti; arkasında "hâlâ" tartışmalar bırakarak gitti; "Çok düzgün, doğru ve güzel bir ilişkimiz vardı" dediği Adnan Polat'lar, Adnan Sezgin'ler tarafından "havaalanında yapayalnız bırakılarak ve sadece tercümanı tarafından uğurlanarak" gitti; ama "5 milyon euroluk teminat mektuplu ayrılış bedelini cebine koymanın mutluluğu içinde", genç eşinin elini tutarak ve "güle oynaya" gitti!.. Geride bıraktığı "büyük başarısızlıklara sebep olan" tortuları ise Galatasaray Futbol takımı bakalım "daha ne kadar" içinden atamayacak?.. Tartışma azaldı ama devam ediyor; "Acaba futbolcular mı sabote etti?.." Değil ya, diyelim ki sabote ettiler; "iki sezondur Galatasaray'ın gelmiş geçmiş en pahalı, en kaliteli kadrosunu perişan eden" ve de "hocalıktan bihaber" bir teknik adamı, iyi ki sabote etmişler; Adnan Polat'a kalsa "daha iki yıl Galatasaray'ın başında kalıp", belki de milyonlarca taraftara "Ne ettim de Galatasaray'ı tuttum" dedirtecek Rijkaard'ın "kapının önüne konmasını" sağladılar!.. Bir bakınız bakalım; "büyük başarı sağladığı" Barcelona'da, "onca kupa alındıktan sonra" kapının önüne konulmasına "karşı çıkan" ve de "Hocamıza yazık oldu" diyen bir tane Barcelonalı futbolcu çıktı mı?.. Hadi "Barcelona'da oynamaya devam eden futbolcular" korkudan söyleyemedi, ya "o yıl Barcelona'dan ayrılan", hatta "ayrılmak zorunda bırakılan" futbolculardan bir tanesi de çıkıp "Rijkaard'a haksızlık yapıldı" dedi mi?.. Rijkaard "giderken" bile "samimi olamayacak" kadar "çok yüzlü" olduğunu gösterdi!.. Diyor ki; "Şu anda bize kalan tek şey umut. Galatasaray'ın çok iyi bir takımı var ve yeni stadında başarılı olacaklarını umuyoruz." Hani bu kadro, bu futbolcular "yetersizdi, kalitesizdi" ve de "başarısızlığın tek sorumlusu" onlardı?.. Galatasaray, ne oldu da, "Rijkaard giderken" birdenbire "çok iyi bir takım" oluverdi?.. Galatasaray'ın?.. Dahası var; iki yıldır "başarısız" Rijkaard'ı eleştiren bizlere karşı, "Rijkaardperverler" hep şunu söylerlerdi; "Efendim, o ne yapsın, yönetim onun istediği futbolcuları almadı, transferleri ondan habersiz yaptı, alınanlardan da, satılanlardan da haberi olmadı!.." Bunları söyleyen, yazanlara karşı, "görevde olduğu sırada" çıkıp da "Yanlış düşünüyorsunuz arkadaşlar, satılanlardan da, alınanlardan da hep haberim oldu, görüştük, tartıştık, ortak kararımızdı" demedi, "başarısız transferlerin bütün suçunun yönetime" ve "onu çok seven" Başkana yüklenmesine seyirci kalmayı seçti!.. Ama şimdi "gider ayak" diyor ki; "Başkan Adnan Polat ve yönetimle sürekli koordineli bir şekilde çalıştık. Kimi oyuncuların kariyerlerinde farklı beklentileri vardı, kimileri geldi, kimileri gelemedi. Ama öncelikle Adnan Sezgin sonrasında Adnan Polat'la sürekli irtibat halindeydik. Transferleri birlikte yaptık. Birilerinin arkamdan iş çevirdiği veya benden habersiz transfer yapıldığı doğru değil." Bu tablo, bu çelişkiler "insanın biraz yüzünü kızartır" değil mi; ama nerdeee?.. Görevdeyken "durmadan konuş" ve "futbolcularını kötüle ve hedef yap", bu arada "susarak" yönetimi de hedefe oturt; ancak "giderken" bu defa "Takım çok iyi bir takım, transferleri de yönetimle beraber yaptık" de; böyle bir "çok yüzlülük" olsa olsa Rijkaard'da olur!.. Adnan Polat dahil Rijkaardperver'ler, "Rijkaardperverliklerine devam edebilirler"; ama "onun ve onu bu kadar zaman iş başında tutanların" Galatasaray'a verdirdikleri ve verdirdikleri "maddi ve manevi zararlar" ortadadır ve "bu zararın hesabı" Polat ve yönetiminden iş başında kaldıkları sürece sorulacaktır; anlattığı "büyüklere masallar" bu hesabın sorulmasını önleyemez!.. Bakınız, "hesabın en küçüğünü yapayım"; çok değil, "ligin başında üst üste gelen iki mağlubiyetten sonra" inat edilmeyip, "Rijkaard gönderilmiş olsaydı", Galatasaray bugün "şampiyonluk yarışının tam olarak içinde hatta başlarında olabilir", o yarışa "yeniden" katılabilmek sürecini "Sırat Köprüsü'ndeymişçesine" korku içinde yaşamaz ve taraftarını da "işkence" içinde kıvrandırmazdı!.. *** ÖNEMLİ BİR NOT: Sevgili Kemal Belgin telefonla aradı; "cumartesi günkü" Uluçmarket'te, Galatasaray TV'de yayınlanan "Adnan Sezgin Programı" ile ilgili yazımdaki bir bölüm konusunda uyardı ve düzeltti; "Adnan Sezgin - İstanbulspor - Beşiktaş Maçı - Fenerbahçe'nin gönderdiği 600 milyar lira olayı ile ilgili programı bizler yaptık. TMSF müfettişlerinin raporları ile İstanbulsporlu futbolculara, Beşiktaş maçından sonra dağıtılan paranın makbuzlarının fotokopilerinin yer aldığı, TMSF yetkililerinin katılarak ortaya atılan iddialarla ilgili bilgiler verdiği birkaç hafta süren programın adı 'Şeref Tribünü' idi ve o programı Tuğrul Yenidoğan - Ben - İsmet Tongo ve Atıf Keçeli beraber yapıyorduk." Belgin, ilâve de etti; "Bu belgeleri biz, Millet Meclisi'nde kurulan Şike Tahkik Komisyonu'na da verdik, bu belgeleri kim ve nasıl yalanlayabilir?.. Bu belgeler, TMSF ve Millet Meclisi arşivlerinde duruyor; bu konuda gerekirse her yerde şahitlik yapar, bilgi verebilirim!.."