Go home Hiddink!..

A -
A +

Öncelikle "yazımın başlığı için" önemli saydığım bir hususu belirtmem gerek!.. 1960'lı yılların sonunda ve 1970'li yılların başında, "solcu ve devrimci" gençler, Amerikalılara "Go home" diye bağırırlarken, "Defol git" demeye getirirlerdi; benim ise "spor yazarlığı ilkelerim", Milli Takımımızın Teknik Direktörü Guss Hiddink'e "o" anlamda "Go home" dememe izin vermiyor; ben bu yaygın deyimi, "Yeter artık Hiddink, evine dön, çünkü futbolumuza, milli takımımıza hiçbir faydan yok, aksine zarar veriyorsun" anlamına kullanıyorum, ama "başka manaya çeken olursa" da, "Hayır" demem, diyemem!.. Hiddink'in "olaylı ve tartışmalı gelişi" sırasında, "bir spor yazarı olarak" ben, Hiddink'i ve Hiddink'i getirenleri destekledim, hatta "eleştiren" arkadaşlarımın görüşlerine karşı çıkan yazılar da yazdım; bugün gelinen noktada, açık açık söylemem gerekir ki, "Onlar haklı, hem de çok haklı imişler", ben hem onlardan, hem Türk Futbolu'ndan, hem de spor kamuoyundan özür diliyorum ve tekrarlıyorum; "Go home Hiddink", hem de hemen!.. "Neden böyle dediğimi" uzun uzun yazmayacağım; sadece Kazakistan ve Avusturya maçlarının öncesinde, sırasında ve sonrasında yaptıklarına, yapmadıklarına, söylediklerine, söylemediklerine bakmak bile, Hiddink'in "bir dakika daha Türk Milli Takımı'nın başında neden kalmaması gerektiğini" çok iyi ortaya koyuyor!.. Kazakistan maçında "oyuna girdikten sonra", takımın "en iyilerinden biri olarak parlayan" Gökhan Töre'yi Avusturya karşılaşmasında, hakemin "bitiş düdüğünü çalmasından 30 saniye önce oyuna sokması ve milli olan (!) futbolcumuzun top ayağına değmeden maçı tamamlaması" bile, Hiddink'in "kafasında Türk Milli Takımı hocalığını çoktan bitirdiğini" göstermeye yeterdi ve de kalışının tek sebebinin de "her ay cebine indirdiği yüz binlerce euro olduğunu" ortaya koyuyordu!.. Evet, ortada tam bir "parasal yüzsüzlük tablosu" var; bu tablonun baş kahramanı ile Türk Milli Takımı hiçbir yere gidemez; Futbol Federasyonu'nun bir an önce bu "ayıplı" tabloyu ortadan kaldırması, Türk Milli Takımı'nı "onu yönetecek" ehil, heyecanını yitirmemiş, görevine dört elle sarılacak yeni bir hocaya teslim etmesi gerekiyor!.. Bu zat, eleme gruplarında herkes herkesi yenerken ve "ikinciler yarışında" ne olacağı henüz bilinmezken ve "kalan 3 maçta alınabilecek 9 puan varken", Türk Milli Takımı'na "en iyi ikinciler yarışında havlu attıran" ve 5 gün önce Almanya'dan yarım düzine gol yemiş Avusturya önüne "bir puan için çıkma" talimatını veren bir teknik direktördür ve "böyle bir adam" Türk Milli Takımı'nın başında kalamaz, kalmamalıdır!.. Bilinmelidir ki, "ona ödenecek tazminat", görevde kaldığı sürece Milli Takımımıza ve futbolumuza vereceği zararın yanında çok hafif kalır!.. Kimse, "Efendim dere geçilirken at değiştirilir mi" demesin; "bu at" ile Türk Milli Takımı "İkinciler play-off'undan çıkamaz"; zira çok açıktır ki, atın gözü yarışta değil, arpadadır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.