Takımın hali pürmelalini Sneijder gayet güzel ortaya koydu. Şimdi bu tabloya bakarak Denizli Galatasaray'ın başına geçmekle büyük risk aldı…
Hey gidi hey, daha "ne desin" Sneijder, ey "Hamza Hocacılar", daha ne desin!.. Taa "ilk" Atletico Madrid maçından beri "aynı" şeyleri söylüyor; "Takım olamıyoruz, sistemimiz yok, taktiğimiz yok, savunma yapamıyoruz, fizik olarak çok gerilerdeyiz, iyi çalışmıyoruz!.."
"Bu gerçekler" ile "hayal bile kurulamazdı", nitekim Atletico Madrid, "Kazanmak için gidiyoruz" hayalini "oynanan futbola göre, çok hafif sayılacak" iki darbe ile bitirdi; zira Vicente Calderon Stadı'nda "top yuvarlak değil, dört köşe idi!.."
"Topun dört köşe olduğunu" sadece Sneijder söylemiyordu. "Hamza Hoca kalmalıydı, yanlış yapıldı" diyenlerin "maç eleştirilerini okuyorum", topu "dört köşelikten 6 / 7 köşeliğe kadar çıkaranlar" bile vardı ve yazdıklarının yanında "Sneijder'in sözleri" kuş tüyü kadar hafif kalıyordu!..
Peki, "derdiniz ne" öyleyse, Galatasaray Futbol Takımı'nın sahalarda "böyle sürünmeye devam etmesini" mi istiyordunuz, Hamza Hoca'nın çok daha kötü durumlara düşmesini mi istiyordunuz?..
"Gelinen" noktayı ve "böyle devam edilirse" gidilecek yeri, durmadan "İçlerinde futbolu bilen adam yok, Başkan daha düne kadar futbol topunu görse balon sanacak kadar bu konudan uzak" diye eleştirdiğimiz Yönetim Kurulu ve Başkanı "nihayet" görebiliyor ve "gereğini kaş göz yararak da olsa yapabiliyor", ama sizler, "Neden bu değişiklik yapıldı" diye kıyameti koparmaya devam ediyorsunuz, olacak şey mi?..
Hadi, Fenerbahçeli, Beşiktaşlı yorumcuları anlıyorum, ama ya sizler, ey Galatasaraylı yorumcular?..
Bilmelisiniz ki, Rıdvan Dilmenler, Erman Toroğlular, Ahmet Çakarlar başta, "daha ilk maçından itibaren" Mustafa Denizli ile açılacak olan sayfanın canına okumak için, fırsat bekleyenler var; Hocayı da, hocayı getirenleri de yerden yere vurmak için kalemlerinin uçlarını iyice sivrilttiler!..
Yanılıp yakılsa, Madrid'e takımın başında gitse, daha çarşamba gecesi, Denizli için başlanmıştı yakılmaya keten helva!..
"Bu fırsatı onlara vermediği için" bile Denizli hakkında "bazılarının neler yazdıkları" perşembe sabahının gazetelerinde var!..
Şimdi "Kasımpaşa maçını bekliyorlar", sonra "bir dahaki" maç, bir dahaki maç, bir dahaki maç!..
Biliniz ki, "onların hiç biri", 3 kupalı, 4 yıldızlı takımı "futbol olarak, ekip olarak bu duruma düşüren" hocaya gösterdikleri müsamaha ve hoşgörüyü, Denizli'ye göstermeyecekler ve "Biz dememiş miydik" diye başlayarak, döktürecekler!..
İşte "Denizli'nin ele alacağı takımın durumunu" Sneijder açık açık özetliyor. Ve de işte takımın bu sezondaki "başarı" tablosu da ortada; Galatasaray ile "stadı olmadığı için" bütün maçlarını Manisa'nın zemini yonca tarlasına benzeyen stadında oynamak zorunda kalan (Beşiktaşlıların ve Başkan Fikret Orman'ın kulakları çınlasın) "bir ilçe takımı" Akhisar Belediyespor; puan puanalar!..
"Bu duruma düşmüş" bir takımının başına gelmekle "büyük risk aldı" Denizli; "kin ve iğbirar" ile hem Galatasaray'ı hem kendisini baştan itibaren en ağır şekilde eleştireceklerin olduğunu ve hem de "çok olduğunu" bile bile, "lades" dedi.
Yöneticileri, camiaları, taraftarları ve özellikle seyircileri ile Galatasaraylılar ona, "köstek" yerine "destek" vermeli; yoksa ne gül kalır ortada, ne de helva!..