"Taraftar" istemiyor!.. "Fenerbahçeliler" istiyor!.. İşte "böyle" bir başkanı, Galatasaray Genel Kurulu "üçüncü defa" başkan seçti!.. Neden?.. Bu sorunun cevabını açık açık verecek olan bir olayı anlatayım: Denizlispor - Galatasaray maçını izlemek için sevgili Mustafa Karagöl ve sevgili Ercan Yıldız'la "Türkiye ekibi" olarak Denizli'deydik; "ev yemekleri yapan" bir lokantada açlığımızı giderirken, o gün İstanbul'da yapılmakta olan Genel Kurul'la ilgili olarak sohbet ediyorduk!.. Bir ara dedim ki: "Özhan Canaydın ilk başkan seçildiğinde, yapılması gerekeni yapsa, Faruk Süren ile Mehmet Cansun'u kulübü ve kulübün hesaplarını içinden çıkılmayacak hâle getirdikleri için Disiplin Kurulu'na, hatta mahkemeye verse, bugün karşısında Yiğit Şardan başkanlığında böyle geniş bir cephe olmayacaktı ve de Faruk Sürenli, Mehmet Cansunlu bir Şardan Cephesi, seçimi kazanırsa, Galatasaray'ın yarınları yeniden riske atılmayacaktı; Canaydın uzağı göremedi!.." Sözlerimi bitirmiştim ki, Ercan kardeş araya girdi: "Ne diyorsun Öcal Abi, Özhan Canaydın o günlerden bugünleri öyle iyi görmüş ki, Faruk Süren ve Mehmet Cansun hakkında senin söylediğin şeyi yapmadı. Bugün seçimi göreceksin Canaydın kazanacak, zira karşısındaki cephede Faruk Süren ve Mehmet Cansun yer alıyor!.. O gün, onları Disiplin Kurulu'na ya da mahkemeye verseydi ve onlar ceza alsaydılar, bugün Yiğit Şardan' Cephesi'nde, hem de ön safta yer almayacaklardı; yer almayınca da, bugün seç imi, hatta belki de açık ara Şardan kazanacaktı!.." Sevgili Ercan'ın "bizi kahkahalarla güldüren" bu sözlerinde ne kadar büyük bir gerçek payının olduğu, "birkaç saat sonra" sayım tamamlandığında ortaya çıktı, "favori" gösterilen Şardan seçimi kaybetti!.. Galatasaraylılar, "Yiğit Şardan'a seçimi kaybettirdiği için", Faruk Süren'e ve Mehmet Cansun'a ne kadar teşekkür etseler azdır; tabii Özhan Canaydın da!.. "Kaybettiğini anlayınca", daha "resmi sonuçlar" açıklanmadan, "yenilse" bile, "o kadar oy aldığı" Galatasaray Genel Kurulu'na "bir teşekkür bile etmeden" ve bir "birlik - beraberlik mesajı vermeden" salonu terk edip giden bir "başkan adayının", eğer "başkan seçilse idi", Galatasaray camiasını "ne hâle getireceğini" tahmin etmek çok kolay!.. Sevgili Kemal Belgin "bu acı tabloyu ve gerçeği" TV ekranında anlatırken, tecrübenin, gazeteciğin ve asıl"derin" yorumculuğun ne olduğunun dersini de herkese verdi!.. Şardan ve cephesi gitti, gider; sanıyorum "bu cephenin önde gelenlerinin" hiçbiri artık Galatasaray'ın geleceğinde olmayacaktır!.. Gelelim; Galatasaray'ın başına gelen "yeni" cepheye!.. Genel Kurul öncesi "bunca bölünmüşlüğe rağmen" Özhan Canaydın "beklenmeyecek kadar" eksiği az, üstelik "fazlası çok fazla" bir kabine kurdu!.. Temennimiz, "Dediğim dedik, çaldığım düdük" zihniyeti ile "bu kadroyu dağıtmaması, küstürmemesi!.." Temennimiz, "Yumruğunu masaya vurmaktan çok", yüzünün gülmesi; yani "Önce kendin gül, sonra Galatasaraylıların yüzünü güldür, rakiplerine de daima güler yüz göster" sloganını rehber edinmesi!.. Özhan Başkan'a "Yeniden hoş geldin" çağrım şu: "Çok zaman hak ettiğin", ama "önce gül" uygulamasını bir türlü "hayata geçiremediğin için", kamuoyunda "en antipatik başkan" unvanını aldığını unutma!.. "Güldüğün zaman" ki, çok nadir; gerçekten "sempatik ve tatlı" bir insan oluyorsun; "Galatasaraylıların abisi" unvanını hak ediyorsun!.. Ama "çok zaman gülmeyi unuttuğun için" bilmelisin ki; "Sen gülmezsen, camian ağlamaya devam edecektir!.." Bilmelisin ki, "senin gülmen" için de ilk şart; "Galatasaray Genel Kurulu'nun sana verdiği güven oyuna lâyık bir başkan olman ve bunu göstermendir!.." Karşına çıkan 3 adayın aldığı oyların toplamından daha fazla bir oy ile seçimi kazanmak, "Galatasaray camiasının sana her şeye rağmen hâlâ güvendiğinin" ispatıdır!.. Bu güveni ve desteği hak ettiğini göstermelisin!.. Kabinende çok değerli insanlar, "gerçek" Galatasaraylılar ve "sportmenler" var!.. "Taraftarı kazanmak" hem kolay, hem zordur!.. Hepinizin ilk görevlerinden biri, "taraftarı kazanmak" olmalıdır!.. "Gülen" bir yüz "zoru, kolay hâle getirir!.." Genel Kurul öncesi "Canaydın kazanmalıdır" diyen ve yazan bir spor yazarı olarak, Özhan Canaydın ve kabinesine, Galatasaray'ın "zor geleceğinde" başarılar dilerim!..