Gerets gider mi, gitmez mi; bilmem!.. O işi Galatasaray yönetimi bilir, ama "benim bildiğim" başka şeyler var, "güneş gibi" sıcak gerçekler var: Gerets, her mağlûbiyetin arkasından "başkasını" hedef göstermiştir, takımın "bel kemiğini teşkil eden" futbolcuları hedef göstermiştir, "yarının gencecik yıldız adaylarını" hedef göstermiştir, yöneticileri hedef göstermiştir; bu defa da lâfı gevelemiş ama "gol kaçıran" Ümit Karan'ı işaret etmiştir!.. Gerets, iki sezondur Avrupa kupalarında Galatasaray'ı "mizah konusu yapılan takım" durumuna düşürmüştür!.. Gerets, bir rekora daha imza atmış, "başında olduğu takım" Türkiye Ligi'nde ilk 16 maçta 21 puan kaybetmiştir!.. Gerets'in başında olduğu takım, "geçen yılın şampiyonu" olarak girdiği ligin 16 haftasında, ligin 17'incisinden fazla, ligin 16'ncısı kadar gol yemiştir!.. Gerets, "ön libero da ön libero" diye tutturmuş, giden Saidou'nun yerine Galatasaray kadrosunda bu sezon Ayhan'lı, İnamoto'lu, Okan'lı, Mehmet Topal'lı, Mehmet Güven'li tam "5 ön libero" konulmuş, buna karşılık sırf "Cihan'dan bek yapmak için" Galatasaray'ın hemen hemen bütün bekleri "en ufak hatalarında" harcanarak, kiralanarak, satılarak, kulübelerde, tribünlerde unutularak, takım resmen ve alenen "beksiz" bırakılmıştır!.. Gerets, Fenerbahçe maçında "yanından yürüyerek geçen ve ilk golü atan" Alex'i takip bile etmeyerek, ona "gol yolunu açan", maçta "sayısız hatalı pas ve top kaybı ile oynayan" İnamoto'yu oynatmakta inat ederek, birkaç maç şans verilse ve rahatlasa, her cebinden bir İnamoto çıkacak, ondan çok daha tecrübeli, hırslı, her tarafa koşan, dikine oynayabilen, pres yapan Okan'ı "kendisi istemediği" ve de "hiç sevemediği" Adnan Polat aldırdığı için oynatmamakta ısrar ederek, ne kadar "kompleksli olduğunu" göstermiştir!.. Gerets, Galatasaray takımında "arkadaşlık, birlik ve beraberlik" nosyonunu yok etmek için elinden geleni ardına koymamıştır!.. Gerets, geçen yıl "boykot olayından beri" oyuncularının sevgisini ve güvenini kaybetmiştir ve bu uçurum, her kötü sonuç sonrası "hedef gösterdiği oyuncular" sebebiyle iyice derinleşmiştir!.. Gerets, kendi basınına Galatasaraylı yöneticileri "küçük düşürecek" beyanatlar vererek, aslında "hemen kovulmasını gerektirecek" bir ortam oluşturmuştur!.. Gerets, Türkiye Ligleri için "son derece yeterli ve geniş" ve Avrupa kupalarında da pekala "UEFA hakkını elde etme gücünde" bir kadroyu yönetemeyecek, gençlerle, tecrübeliler arasında bir "kaynaşma" meydana getiremeyecek, disiplin kuramayacak kadar eksikli, "görevde kalışını" kendisinin söylediği gibi, "Başkan'ın müsamahasına bağlamış" bir hocadır ve "böylesi" Galatasaray futbol tarihinde belki de bir ilktir!.. Gerets, Bordeaux maçında yaptığını Fenerbahçe karşılaşmasında da tekrarlamış, sahaya "gol yememeyi hedef alan" kadrolar sürmüş, birinde 3 farklı, ötekinde 2 farklı geriye düşüşlerde, "maçı kurtaracak değişiklikler, cesur ataklar yerine", çok açıkça görülmüştür ki; "daha farklı yenilgiye sürüklenmemeye dönük" değişiklikler yapmıştır!.. Gerets, Bordeaux maçında Hasan Şaş - Hakan Şükür ve İliç üçlüsünün yerine Ümit - Ergün - Mehmet Topal üçlüsünü, Fenerbahçe maçında da Hasan Şaş - İliç - Arda üçlüsünün yerine Sabri - Necati - Hasan Kabze üçlüsünü oyuna sokmuş ve takımın hücum gücüne "artı 1" olarak katkı yapacak bir "defans - ofans oyuncusu" değişikliğinden "kaçınarak" ne kadar "büyük (!)" ve ne kadar "cesur (!)" bir hoca olduğunu ispatlamıştır!.. Medyanın, ligde ve Avrupa Kupaları'nda "şu maçta yarım devre, bu maçta 15 dakika, öteki maçta 20 dakika çok iyi oynadı" aldatmacalarıyla ve daha açıkçası "göz boyamalarıyla" Gerets'i başında tutan Galatasaray, geçen yıl yaşanan Trömsö faciasından sonra, bu yıl da "Şampiyonlar Ligi gruplarının en kolayından elbette çıkabilir, çıkacaktır" tahminlerinin tam tersine "daha grup maçları bitmeden" sonunculuğu garantilemiş, "çantada keklik görünen" UEFA Kupası'na katılma hakkını bile elde edememiştir!.. "Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'den elenmesinin kendisi için sürpriz olduğunu" söyleyen Liverpool Teknik Direktörü Rafael Benitez "Galatasaray'ın iyi bir takım olduğunu ve iyi oyuncuları bulunduğunu düşünüyorum ama bu durumda olması üzücü, içler acısı" derken, herhalde "bu takımı bu duruma Gerets'i eleştiren spor yazarlarının ve futbol yorumcularının düşürdüğü" mesajını vermemiştir!.. Ve "bu takım" bugün ligde de "yerden yere vurulan", hemen herkes tarafından "acemi" olarak gösterilen Zico'nun Fenerbahçesi'nin 7 puan gerisine düşmüştür!.. Tablo çok açık ortada iken, Gerets'i hâlâ savunanlar, savunabilenler var; bravooo!.. Neymiş, "Galatasaray'ın kadrosu yetersizmiş"; sizler değil miydiniz geçen yıl "rekor puanla şampiyon oldu" diyerek bu kadroyu göklere çıkaran; üstelik "o" kadroya bu sezon "Arda başta" olmak üzere "kulübün bütçesinin elverdiği" bir yığın takviye yapılmadı mı?.. Hadi diyelim ki, yazdığınızı ve söylediğinizi "doğru" kabul edelim ve "Bu kadro ve bu takviyeler, Celta Vigo'nun, Sakaryaspor'un yendiği Fenerbahçe'yi yenmek için yeterli değil" diyelim; iyi de, Galatasaray "16 maçta 21 puanı Fenerbahçe'ye yenilerek" mi kaybetti?.. Bakınız, "bizim" Yılmaz Vural'ımız "iki", belki de "üç" hatta "beş" Gerets eder; inanıyorum ve biliyorum ki, Gerets'in de "yetersiz" dediği, diyebildiği bugünkü Galatasaray kadrosuyla, ikinci yarının 17 maçında "7 puan farka rağmen" Fenerbahçe ile "şampiyonluk yarışı yapabilecek" bir Galatasaray'ı ortaya çıkaracaktır!.. Üstelik, "Başkan hariç" Galatasaray yöneticilerinin hepsine birden "Öne çıkma yarışı yapıyorlar" diyecek kadar "ne söylediğinin farkında olmayan" bu Belçikalı, alenen ve resmen Galatasaray Kulübü'ne hakaret etmiştir!.. Bir "yabancı hoca" çıkıp da, Real Madrid yöneticilerine, Manchester United yöneticilerine, Milan ya da Arsenal yöneticilerine "böyle hakaret etse", o takımların başında kalabilir miydi; daha "sözünü noktaladığı" dakikada kapının önüne konur; konurdu!.. Kim oluyor bu Belçikalı da, "eleştiri dozunu çok aşan" ve Galatasaray yöneticilerini (ki, o yöneticiler "toplu olarak" Galatasaray'ı temsil ediyorlar; Galatasaray tüzüğü böyle diyor) böylesine "toptan" küçük düşürecek sözleri söyleme cüretini kendinde buluyor?.. Ve "Galatasaraylıyız" diyebilen "bazı" yorumcular ve spor yazarları "böyle" bir hocayı hâlâ nasıl savunmaya devam edebiliyorlar; "kuş kondursa" ne fark eder ki?.. Özhan Canaydın, Bursaspor maçının ertesi günü, Gerets'e "parasını verip" sonra da "Hadi güle güle" demezse, bilmelidir ki, artık "Galatasaray Başkanı olarak" hiçbir saygınlığı kalmayacaktır!.. Zira, "kulübün maaşlı adamı", onun yönetimine "asil ve yedek" farkı gözetmeden hakaret etmiştir ve bunu Galatasaray camiası, Galatasaray Başkanı "yiyip yutamaz", susup oturamaz!.. Eğer Galatasaray Başkanı, Gerets'in bu sözlerini "yiyip yutar ve susup oturursa", o zaman "Gerets'e hak vermiş olacaktır" ki, bu defa "öne çıkma yarışı yaptıkları Başkan tarafından da onaylanmış olacak olan" Galatasaraylı yöneticiler kendilerini, "onurlu insanlar olup olmadıklarını gösterecek" bir testin içinde bulacaklardır!.. Ya "onurlu insanlar" olarak bu defa "onlar" gidecek ya da "onurlarıyla oynanmış" insanlar olarak yönetimde kalacak ve Başkan'ın tavrı ile Gerets'in sözlerini yiyip yutacaklardır!.. Bekleyelim, görelim!..