Pazartesi sabahı bir Galatasaraylı arkadaşım telefon etti: "Hayırlı uğurlu olsun, Adriano Celentano'yu alıyormuşuz!.." Herhalde "uyku sersemi" olacağım ki; anlamadım ve telefon ahizesi kulağımda susup kaldım. Benden ses çıkmayınca arkadaşım devam etti: "Anlaşılan sen daha gazetelere ve TV'lere bakmadın, uykudan da uyanmadın!.. Galatasaray Nuno Gomez'i ve Chiesa'yı kaçırıp, Macaay'ın da parası çok yüksek olunca, rotayı Brezilya'ya çevirmiş ve bundan önceki takımlarında bir sezonda dikkat et sadece iki, bir sezonda da beş gol atan Vasco de Gamalı bir golcüyü transfer edecekmiş... Adı da Adriano'ya falan benziyor... Onun için espri yaptım!.." Ben de bu "kara mizah" şaheseri olan espriyi yazıma "aynen" alıp, Galatasaray Kulübü'nun başta Özhan Canaydın olmak üzere "anlı-şanlı" ve de "unvanlı" bütün yöneticilerine iletiyorum; iletmekten de öte ithaf ediyorum!. "Para yoktur" anlarım!.. "İmkan yoktur" anlarım!.. "Piyasada golcü yoktur" anlarım!.. "Teknik direktör beğenmez, istemez" anlarım!.. "Vaadler, şu veya bu sebeple tutulmaz" anlarım!.. Ama koskoca Galatasaray'ın "alay edilir" hale getirilmesini anlamam, anlayamam!. "Golcü" diye diye "Galatasaray'a yedirilen goller" Patagonya'da bile duyuldu!. Kulübün düşürüldüğü durum, Süren ve Cansun dönemlerine yaklaştı!. Doğrusu ya, "o dönemlerde bile" transfer böylesine "yüze göze bulaştırılmamıştı!." Bakın açık söylüyorum: Galatasaray'ın "golcü almak için" kaç paralık imkanı varsa, "o imkan ve yetki" Ali Şen'e verilseydi, bugüne kadar "bir değil, üç tane, beş tane santrforu" getirir, Özhan Canaydın ile Fatih Terim'in arasına oturturdu; daha ne diyeyim? Atla deve değil; Güney Amerika'da da, Avrupa'da da, Afrika'da da, Asya'da da golcüler belli, santrforlar belli, kaliteleri, sınıfları belli, her kalite ve sınıfın fiat skalası belli!.. Eeee?. Elindeki paraya bakarsın... İmkana bakarsın... Alır gelirsin... Ya da alamayacaksan, sesini keser oturursun; "eldeki golcüleri küstürmezsin, morallerini bozmazsın!.." Terim'e acıyorum; Başkan'ın ve yönetimin açıklarını kapatmak için durmadan masal anlatıyor; "Yok vaktimiz var da...Yok kulüpler büyük tasfiyeler yapıyorlar da... Yok şu ayın şu gününden itibaren boşta kalanlar belli olacak da... Yok seçici davranıyoruz da..." Bıraktım "kulüplerin tasfiye ettiği edeceği oyuncuları", İtalyan Federasyonu'nun amatör kümeye düşürdüğü Fiorentina'nın "boşta kalan, bonservisleri elinde olan" oyuncularını bile alamadınız; daha kime, ne masal anlatıyorsunuz? Bence sizin gibi bir yönetime "Adriano Celentano" çok bile!.. Mutlaka okul ve mahalle maçlarında, "rotayı çevirdiğiniz" benzer isimli Brezilyalı'dan çok gol atmıştır; şimdi bastonla dolaşıyorsa ne gam? Yazıklar olsun; Galatasaray camiası Canaydın'a ve yönetimine "ümitle" nasıl da bağlanmıştı!.. Sevgili kardeşim Hıncal Uluç "Özhan Canaydın'dan her şey olur ama Galatasaray'a başkan olmaz" gibilerden "bir şeyler" yazdığında çok kızmıştım!.. Şimdilerde düşünmeye başladım; acaba haklı mı? ocaluluc@beko.net