Güm!.. Güm!.. Güm!..

A -
A +

İşte  geldi çattı; "UEFA'nın mâli yani  finansal fair play uygulaması", bir "yani" daha; "yıllardan beri" söylenip gelen "UEFA kriterlerinin demir pençesinin ensemize yapışması!.."
"Ya uyacaksın" ya da "Bittin!.."
Ve anlaşılıyor ki, "yıllardan beri", Spor teşkilatının, Federasyonun, Maliye Bakanlığı'nın "yapmadığını, yapamadığını", UEFA yapacak!..
Kulüplerin "gelir / harcama dengesi, mâli disiplinin sağlanması, mâli denetimlerin ciddi olarak yapılması için" düğmeye basıldı!..
Özetlersek; "Kulüplerin toplam borcu, toplam gelirini geçmeyecek / Transfer / Gelir farkı  UEFA sınırlamasını aşamayacak / Öz sermaye eksiye düşmeyecek / Futbolcular başta hiçbir özel - resmi kişi ya da kuruluşa vadesi geçmiş borç bulunmayacak / Yöneticiler kulübe kasalarından para veremeyecek  ve kulübün yöneticilere borcu olmayacak / Mâli tablolarda futbol dışı ve parasal olmayan gelirler kabul edilmeyecek" gibi şartlar, artık kulüplerimizdeki "Böyle gelmiş böyle gider" zihniyetinin ortaya çıkardığı "borç bataklığının üzerinin bilanço oyunları ile  örtülmesine" mani olacak!..
"Uymayan kulüpler için" ceza hükümleri de "Uyarı" ile başlıyor ve de devam ediyor; "Para cezası / Puan silme / Avrupa Kupaları'ndan gelecek paraların kesilmesi / Yeni transferlerin Avrupa Kupaları'nda oynamasının men edilmesi / Avrupa Kupaları'ndaki "futbolcu isim listelerinde kesinti" / Katılınan UEFA organizasyonundan ihraç / Gelecek turnuvalardan men!..
Yani çok açıktır ki; "Buyrun cenaze namazına!.."
İyi de, "biz ne yapıyoruz?.."
Dün sabah geçtim bilgisayarımın başına, "3 spor gazetesi dahil", sayfalarca spor (!), yani "futbol" veren gazetelerimizin web sitelerine baktım; Galatasaray'ın Divan Toplantısı haberini aradım!..
"Mâli Kongre öncesi", önemliydi bu toplantı!..
Bir spor gazetemizde "benim A-4 ebatlı bilgisayar yazı ekranımda, 'Times News Roman hurufatıyla ve 14 puntodan' sadece 4 satırlık, ötekinde 10 satırlık, üçüncüsünde de 25 satırlık birer haber vardı; "Galatasaray'ın 555 milyon dolar borcu var" başlığıyla verilmiş. Gazetelerde ise, "biri hariç" tatmin edici "doğru dürüst" bir haber yoktu; ama hepsinde mesela "Mancini'nin peşinde olduğu futbolcu" haberleri vardı ve her biri "ayrı bir futbolcunun adını veriyorlardı", dahası, "bu haberlerin satır sayısı", Galatasaray'ın "gelirlerini çok aşan giderleri ve borçları haberlerinden" kat be kat fazlaydı!..
Dahası, gazetelerin bazılarının haberleri "kelime kelime aynı idi" ve anlaşılıyordu ki; "bir ajansın haberi" idi!..
Dahası, "borç miktarı", Muhasip üye Mete İlkiz'in açıklaması ile, bir gazetenin haberine göre "555.1 milyon lira", bir başkasına göre "1 milyar 152 milyon lira", birine göre de "asıl borç" olarak "638 milyon lira" idi.
Bu rakam kargaşası içinde "anlayabildiğim kadarı" ile "satış gelirleri" artar ve 500 milyon liraya yaklaşırken, "borçlar daha fazla artıyordu!.."
"Borç artışının sebebi neydi"; bunun "tatmin edici açıklamaları" haberlerde yoktu. Zira "Musahip üyenin verdiği izahattan sonra", anlaşılıyordu ki, "muhabir arkadaşlar" bu raporun üzerinde yapılan konuşmaları, eleştirileri dinlemeden salondan ayrılmışlardı. Toplantının bu bölümü ile ilgili olarak sadece bir gazetede "Sert eleştiriler, tartışmalar oldu" ibaresinden başka bir şey bulamadım!..
Bu arada bazı gazetelerde "Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin borçlarıyla ilgili" bölümler de vardı.
O bölümlere göre "Beşiktaş'ın son açıklanan borcu 489.7 milyon lira idi. Fenerbahçe'nin borç durumu ise "daha karışıktı"; "Dernek borcu 142.5 milyon lira olarak duyurulurken, Fenerbahçe asbaşkanı Tahir Perek, sarı-lacivertlilerin 562 milyon lira borcu olduğunu söylemiş, fakat sarı-lacivertlilerin eski yöneticisi Hulusi Belgü bu rakamın 1 milyar lirayı aştığını iddia etmişti."
Sadece kulüplerimizi değil, sporumuzu temelinden sarsacak "finansal fair play kapımıza dayanmışken", kulüplerimizin "ne durumda olduklarını ortaya koyacak" haber ve analizler yerine "palavra transfer haberleriyle sayfalar doldurmak", spora gazeteciliğinin "neresinde olduğumuzu" çok iyi ortaya koyuyor!..
Anlaşılıyor ki, spor basınımızın büyük bir bölümü "gerçekleri araştırıp yazmaktan" kaçıyor, "masa başı haberleri" ile yetinmeyi marifet sayıyor ve de Ünal Aysal'lardan, Aziz Yıldırım'lardan, Fikret Orman'lardan da ödümüz kopuyor; Spor Teşkilatı'nın ve Federasyon'un ödlerinin koptuğu gibi!..

Bilmece!..
"Olan, olacaktı, oldu!.."
"Biri" sustu, "öteki" susmaktan beter oldu!..
Dünya varmış, "biri susmaya, öteki susmaktan beter olmaya devam etse", ne kadar iyi olurdu!..
"Kim" bunlar, acaba?..

Selçuk'a dair!..

Bir gazetemizde "Selçuk'un performansı, attığı gol ve yaptığı asist sayısı neden düştü" analizini okudum. Özetle deniyor ki, "Bunun sebebi Mancini'nin oyun formatıdır; Selçuk öne itildi, defansın önüne Ceyhun / Yekta kondu; onun sorumluluğu azaltıldı; ondan!.."
Ben "futbolun teknik yanından pek anlamam", "bu yorumu" da belki onun için anlayamadım!..
"Selçuk'un defansif sorumluluğunu azaltmak, o görevi Ceyhun'a ve Yekta'ya vermek"; neden Selçuk'un "gol ve asist performansını" azaltsın; aksine 'Sen defansı bırak, git ofans görevini lâyıkıyla yap' demek değil mi, bu oyun formatı?.." "Acaba" diyorum; "Selçuk'un performansının azalmasının asıl sebebi", magazinci arkadaşlarımızın gazete sayfalarına ve TV ekranlarında yansıttığı "gece haberlerinde ve fotoğraflarında olmasın?.."

Hangisi?..

Kızıyorlar, kızsınlar; ben yazmaya devam edeceğim!..
Şimdi, Galatasaray'ın koç Ergin Ataman dahil "basketbolu yöneten" sorumlularına soruyorum; "Banvit'in basketbol kadrosu kaça mal olmuştur, Galatasaray'ın kadrosu kaça!.."
Peki, Banvit - Galatasaray maçındaki "acı tablo" nedir; Bandırmalılar "acımasa ve frene basmasa", maçın sonu "30 sayı farkla gelirdi"; nedir bu "utanç verici" görüntü?..
"Sporcuların ödenmeyen paraları" haberlerine karşı, "Galatasaray'da kimsenin parası kalmaz. Bu durum performansımızı etkilemiyor" diyen Ergin Ataman'a soruyorum; "Sebep bu değilse" nedir; zatı âlinizin koçluğundaki yetersizlik mi, transferi yüzünüze gözünüze bulaştırmanız mı, "o çok geniş kadronun dengeli olarak kurulamaması, birkaç sakatlık oyuncakoca Galatasaray'ın sıradan bir takım hâline dönüşmesi" mi, yoksa "Beşiktaş'taki gözdelerinizin, Galatasaray'da aynı başarıyı gösteremeyeceklerini hesaplayamamanız" mı; nedir, söyleyin de herkes öğrensin!.. "O kadroyu bu duruma düşüren sebep", eğer "para ve oyuncular" değilse, elbette "koçtur"; hangisi acaba?..

Aranıyor!..

"Beşiktaş'ın stadı ne zaman bitecek?.."
O bir şey söylüyor, beriki başka şey, öteki bambaşka şey!..
"Doğruyu bulabilmek için", papatya falı mı, yetmez kahve falı mı açmamız, yoksa o da yetmez, "tarotçuya müracaat mı etmemiz" gerekiyor?.."
Çok mu zor, spor basınımızdan bir Allah'ın kulunun çıkması ve yanında "inşaat işlerinde uzman bir-iki kişiyi alıp inşaata götürmesi" ve de "vaziyet hakkında" görüşlerini alması; "bu inşaat her şey tıkırında giderse, en iyimser bir tahminle şu zamanda ancak biter" denilecek bir haber yapması?..
Nerde o kahraman?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.