Güzel rüya bitti; hem de acı bir gerçek ile: Avrupa Şampiyonası Finalleri'nde "futbol oynadığımız" tek maçta, Almanya'yı "futbolun her yönü ile yendiğimiz" Çarşamba maçında elendik; çok yazık oldu!.. Evet, İsviçrelileri de, Çekleri de, Hırvatları da "geçmemiz" gerçekten "inanılmaz" idi, ama "futbol adına değil", çok kişiye ve hatta hocamıza da "sonradan tam tersini söylese" de "mucize" dedirten, aslında "çok başka şeyler" adına idi!.. "Futbol" adına "inanılmaz" ise, Almanlar önünde, "cezalılarla, sakatlarla dolu" yarım kadrodan "çıkarılabilen" bir takımla oynadığımız "olağanüstü futbol" idi; müthiş!.. Hem adamları oynatmadık, hem kendimiz oynadık, hem de ne oynadık!.. Hücumda biraz "şanslı", hiç olmazsa "Almanlar kadar becerikli" olabilseydik; finale "yarım düzine gollü" bir zaferle çıkardık; panzeri "skor olarak" da darmadağın ve perişan ederek!.. "Rüştü o golü nasıl yersin" ya da "Hocam, bu Ayhan'ı turnuva boyunca nasıl kulübede unutursun" diye sitem etme hakkımı bile kullanmak istemiyorum; zira "o takıma, o futbola" her şeyi ile, sevaplarıyla, günahlarıyla, doğrularıyla, yanlışlarıyla, hatalarıyla, güzellikleriyle ancak ve ancak şapka çıkarılır ve alkışlanır; ben de "öyle" yapıyorum!.. O takım artık "Euro 2008'de" sadece ve sadece "son dakikalarda inanılmazları yapan ve başaran" bir takım olarak hatırlanmayacak, "turnuvanın Hollanda önündeki Ruslarla beraber, Almanya önünde en iyi futbolunu oynayan ekip" olarak da anılacak!.. Yeniyor ve turları geçiyorduk, elbette bir "Türk olarak" başarılardan dolayı çok mutluydum; ama "futbol tarafı eksik kalan" bir mutluluktu bu!.. Almanya'ya yenildik ve elendik; elbette üzgün, hem de çok üzgünüm; ne var ki "futbol adına eksik olan, buruk olan mutluluğum", yenildiğimiz, elendiğimiz maçtaki "muhteşem" futbol gösterimiz ile tamamlandı; futbol dünyasında artık başımız "her yönü ile" dik, dimdik!.. "Yensek" ne olurdu; inanıyorum ki, finalde karşımıza ister Ruslar, ister İspanyollar çıksın (Bu yazıyı İspanya - Rusya maçına 12 saat kala yazıyorum) hiç farketmezdi; sahaya "yüzde 51 şans ile" biz "önde" çıkacaktık!.. Elbette, bize "bu gururu ve mutluluğu yaşatan" milli takımımıza, hocalarına, futbolcularına şükran ve teşekkür borcumuz var; binlerce teşekkür!.. Hocamız "tahmin ettiğimiz ve yazıp çizdiğimiz gibi" milli takıma veda etti; Avrupa'ya gidecek!.. Dileğim; onun için "hayırlı" bir karar olması!.. "İlk gidişinden almış olduğu dersler" ile, inanıyorum ki, bu defa çok daha başarılı olacaktır!.. Harç bitti, yapı paydos; biz dönelim "anneannemizin" ligine!.. "Aragones ne yapacak?.." "Galatasaray gene havanda su mu döğüyor?.." "Her yıl yeni bir takım kurup başarısız olan Yıldırım Demirören, bu defa kaç milyon euro harcayacak?.." "Trabzonspor 35 kişiyi bulan kadrodan şampiyonluğa oynayacak bir on bir çıkaracak mı?.. Ayrıca: Fatih Terim'in yerini kim alacak ve "2010 Dünya Kupası için" ne yapacağız?.. "Biz bize" oyununa hoş geldik!..