Fatih Terim'i "grup maçlarından beri" eleştiriyorum!.. "Son" kadrosunu, aldıkları ve almadıkları yüzünden de, finallere kadar "iskelet kadroyu art arda 3 maça çıkarmadığı", hep "arama - deneme turunda kaldığı" için de eleştirdim!.. Ne var ki, artık "filmin o kısmı geride kaldı"; bu gece "Portekiz maçı ile" gerçekle yüzleşeceğiz!.. Ben Terim'e de, kadrosuna da, bu gece oynayacak Türk Milli Takımı'na da güveniyorum!.. FIFA Başkanı "karanlık" Blatter'in "hakem Lubos'lu" oyunlarına rağmen, "inanmış ve kendine güvenen" bir Türkiye bu gruptan çıkar!.. Benim gruptaki favorim, Çekler!.. Gruptan çıkacak ikinci takım olabilme şansı Türkiye - Portekiz ve "Blatter takviyeli ev sahibi" İsviçre için "eşit" görünüyor; soğukkanlı oynayan, az hata yapan ekip aradan sıyrılacak!.. Gruplarda "ilk maçlar" hep "deneme - sınama gibi" geçer; "denk gibi görünen" takımlar genellikle "yenmek için değil, yenilmemek için" oynarlar!.. Türkiye - Portekiz maçı da "beraberliğin ağır basacağı" bir maç gibi görünüyor!.. Portekiz'e "yenilmez isek" gruptaki şansımız çok artar; "yenilirsek" işi zora sokarız!.. Grupta oynanacak 6 maçta "dağıtılacak 18 puan" var!.. "Beraberlikler", bu "toplam puanı" hatta 6'ya kadar düşürebilir!.. "Beraberliklerin çok olduğu" bir grupta "4, hatta 3 puan ve averajla çeyrek finale çıkmak" mümkün!.. "Bizim grubumuz" işte "tam da böyle bir grup görüntüsü" veriyor; hayırlısı!.. Kulüplere rahat nefes!.. Geçen aylarda yazmıştım, "aynı konuda" daha sonra Lütfi Arıboğan ile de sohbet etmiştim; "Talimatlarınıza göre, bir hafta parası ödenmeyen futbolcu, hukuken serbest kalma hakkına kavuşuyor, böyle şey olmaz; basketbolda bile bu süre iki ay ve mutlaka kulübe ihtarname çekilmesi şartı var; ihtarnameden sonra 15 gün içinde para ödenirse, basketbolcunun serbest kalma imkânı ortadan kalkıyor. Futbolda da buna benzer bir düzenleme yapılmalı!.." Spor sayfalarımız pek ilgilenmedi ama, "Hafta başında futbolumuzda kulüpler lehine bu düzeltme yapıldı"; çok da iyi oldu!.. Dikkat!.. Alkışlamamak mümkün değil; cin gibi ve "müthiş" bir sürat - i intikali var; üstelik aynı hızla uygulamaya geçebilme özelliği!.. Daha düne kadar "sınırsız yabancı hakkı istiyorum" diyen Aziz Başkan'dan söz ediyorum; FIFA'nın "6 +5 kuralını 2012'den itibaren yürürlüğe koyacağını" öğrendiği andan itibaren, hemen "transfer politikasını" ağırlıklı olarak "Avrupa standartlarında olan" Türk futbolculara çevirdi; Emre'yi aldı; Nihat'ı almak için uğraşıyor; sırada "başkaları" da var!.. Hani "İsmet Paşa için" söylenirdi; "Kafasında 40 tilki dolaşır, birinin kuyruğu, ötekine değmez" diye, işte Aziz Yıldırım da "öyle" bir başkan!.. Adnan Polat'lar, Yıldırım Demirören'ler "nelerle" uğraşıyor; Aziz Başkan nelerle?.. İlk ikisi "taktik" sorunları çözmek için çabalarken, Aziz Başkan "geniş ufuklu ve kalıcı" bir stratejinin "taktik" uygulamalarına geçti bile!.. "Emre'nin alınışı", Aziz Başkan'ın düğmeye bastığını gösteriyor; Zico sanırım gitti, gider; gitmese bile, Brezilya Klânı'nın ağırlığı giderecek azalacaktır!.. "Sadece yabancılara dayanmayan" bir Fenerbahçe'nin "Şampiyonlar Ligi'nin en tepesine tırmanmak için" yürüyüşünün başladığını "artık" rahatlıkla söyleyebiliriz!.. Hakan Şükür!.. Sevgili Oğuz Dizer, "Adnan Polat - Hakan Şükür ilişkileri ile ilgili" müthiş yazılar yazıp "unutulmaması gereken" gerçekleri ortaya döküyor!.. Bunları okudukça Adnan Polat'ın "o Hakan Şükür'e nasıl bu kadar vefasızlık ve düşmanlık yapabileceğine" bir "insan olarak" benim aklım ermiyor!.. Hakan Şükür ne yapmalı?.. Hakan Şükür, eğer "ille de bir yıl daha futbol oynayacaksa", Türkiye'de "4 büyükler dışında" ve de "iyi" bir takımda oynamalıdır!.. "Yurt dışına kaçmak" Hakan Şükür'e yakışmaz; bunca eleştiriye bir de "paragöz" yaftası yapışır!.. Ben, "Türkiye'de oynaması kaydı" ile Hakan Şükür'ü bir yıl daha seyretmek ve izlemek isterim!.. Hem "onu istemeyen" Galatasaray yönetimine, hem de "milli takıma almayan" Fatih Terim'e iyi bir de ders vermiş olur!.. Karar, elbette onun!..