Haber bile yazamayan spor basını!..

A -
A +

Bugün, Beşiktaş'ın tarihe geçen "kapkara gecesini" yazacak ve "o geceye gelişin" analizini yapacaktım, ama dün sabah Türkiye Spor sayfasında "bu konuda" sevgili Naci Arkan'ın "öyle enfes ve çarpıcı bir yazısı vardı" ki, ben yazımı "Uluçmarket'e bırakmak" zorunda kaldım; zira 24 saat sonra "ne yazsam", o yazının gölgesinde kalacaktı; kendi kendime dedim ki; "Konuyu yazmayı cumartesiye bırakırsam, hiç olmazsa bir gün daha geçer ve yazacaklarım biraz nefes alır; hem de Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın Avrupa maçlarını aynı günde yazmış olurum!.." Bu kararı alınca, bunca "önemli" maç arasında cumartesiye bıraktığım "son derece çarpıcı" bir başka konuyu bir gün önceye çektim. İşte, spor, pardon "futbol" medyamızın durumu ile "doğrudan" ilgili olan enteresan olay ve işte hazin tablo: Geçen hafta "Galatasaray'da neler oluyor, neden futbol medyamız olanları yazıp çizmiyor?.. Nerede gazetecilik ve muhabirlik?.. Bunları bilip de yazmamak ne anlama geliyor?.. Bu durum Galatasaray'ın yararına değil, zararınadır" tezini savunan bir yazı yazmıştım. Pazartesi gecesi, NTV'deki "90 Dakika" programında sevgili kardeşim Hıncal Uluç "bu yazıya dikkati çekerek", spor ekran ve sayfalarında "habere dayalı gazeteciliğin ve muhabirliğin bittiğini" söyledi ve "bunun iki sebebi olduğunu" anlattı. Gazete ve TV'ler artık "muhabirlik hizmeti" için "iyi paralar vermiyorlardı" ve "bu sebeple" haber ve muhabirlik yarışı çok yavaşlamıştı; ajansların verdiği haberler ve hatta "yaptıkları röportajlar" en iddialı ve büyük gazetelerin spor sayfalarında "aynı gün" ve "hep beraber" manşetlere taşınıyordu; bu "garip" durumun daha da "garip" bir ikinci sayfası da vardı. "Büyük kulüpleri takip eden" tecrübeli ve "işi iyi bilen" muhabirler de "kulüp yönetimleriyle olan ilişkilerini bozmamak için" bildikleri hâlde "çok şeyi" kendilerine saklıyor, yazmıyorlardı. Sevgili Hıncal haklıydı; "zülfüyâre dokunan" gerçeklerin "bilinip de yazılmamasında", kulüp başkan ve yöneticilerin şikâyetleri sonucunda, pek çok muhabirin, hatta yazar çizerin, gazete yönetimlerince dikkatinin çekilmiş olması da büyük rol oynuyordu. Çok acı bir gerçek daha vardı; şikâyetler üzerine "ekmek parasından olan" muhabir ve yorumcuların sayısı giderek artıyordu. Hıncal Uluç'un "bu garip tabloya dikkati çekmesi" üzerine, bu defa sözü sevgili Haşmet Babaoğlu alıyor ve "özetle" şunları söylüyordu: "Yarın bir Vatan Gazetesi alın, spordaki arkadaşlar bir Galatasaray sayfası hazırladılar. Sabah uğradım, anlattılar. Galatasaray'da ne var, ne yok, neler oluyor, bütün detayı ile sayfada yer alacak. Bana 'Abi, gece programda bahsedersen, hepsini anlatma, sayfa ağırlığını ve önemini kaybetmesin' dediler. Çok iyi bir gazetecilik yapmışlar!.." Ertesi sabah, Hıncal da, Haşmet de gazeteyi aldıklarında, spor sayfalarını "merakla" çevirdiler; "Galatasaray'da neler oluyor" sorusuna cevap verecek "değil" sayfa, "birkaç satırlık" bir haber bile yoktu; şaşırdılar!.. Hemen akla geliveren sorular şunlar: "Bu sayfa" neden yayınlanmadı? Devreye "hangi safhada" kimler girdi?.. Devreye "rufaileri sokan" ve "sayfanın yayınlanmamasını" sağlayan "Galatasaray cephesi", gazetede "böyle bir sayfa hazırlandığını" kimden ve nasıl öğrendi?.. Kimseyi suçlamıyorum, kimseyi kırmak ve üzmek de istemiyorum; ama "gazeteciliğin bu hâle gelmesi ve getirilmesi" tüylerimi diken diken ediyor!.. Üstelik açık açık yazmalıyım ki, "spor medyası bu hâle bu olayla da gelmedi"; yıllardır adım adım bu noktaya geldik; getirildik!.. Nerede basın hürriyeti, nerede "halkın haber almak, gerçekleri öğrenmek" hakkı?.. Eğer bu ülkede "bir spor kulübünde nelerin olup bittiğine dair" haberin başına bile "böyle" bir felâket geliyorsa, siz varın anlayın, ey sevgili okurlarım, medyamız ne hâle gelmiş?!.. Bu "hazin" durumdan, basın çalışanları olarak hepimiz ama hepimiz sorumlu ve suçluyuz; hepimize yazıklar olsun!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.