Hagi özür dilemez ve diletilemez!..

A -
A +

"Doğruları", sadece "doğruları söyleyen"bir adam, neden özür dilesin? Marifet "doğruları söyleyen"adama "özür diletmek değil", marifet "o doğruların söylenmesi istenmiyorsa, o doğruların söylenmesine yol açan sebeplere sebep olmamaktır ya da en azından sebep olunmuşsa ortadan kaldırmaktır!." Galatasaray Yönetim Kurulu, "Hagi'nin söylediklerini, ona söyleten sebeplerin müsebbibidir!." Fenerbahçe "Anelka için, Fabiano'nun gönderilmesi işini bir günde hallederken", aylarca "Saidou ve Ümit Karan meselesini çözemeyen, Petre - Saidou tercihini kangrene çeviren"ve nihayet "Bursaspor maçındaki çirkin tribün tablosunun ortaya çıkmasına yeşil ışık yakanlar"kimlerdir? "Bir Rumen olan"ve Romanya'da "aşırı bir şekilde sevilen"bir insana "Bu takımda Rumen futbolcu istemiyoruz"diyenler ve hatta bunu basına deklare edenler, bunun "bir Rumene yapılacak en büyük hakaret olduğunu"düşünemeyenler kimlerdir? "Galatasaray gibi bir kulüpte kimin kadroya alınıp, kimin alınmayacağına, kimin oynatılıp, kimin oynat ılmayacağına"kim karar verecektir; Ergun Gürsoy mu, yoksa tribündeki "gözü dönmüş"fanatik bir avuç kendini bilmez mi? UEFA Şampiyonu olmuş bir takım ve "o kadroda futbolcu olarak yer almış"bir teknik adam, medya ekran ve sayfalarında "kendisiyle güç gösterisi yapmayı yöneticilik zanneden"bir kişiye ve de tribün teröristlerine, küfürbazlarına teslim edilebilir mi? Hagi'nin, "bir yöneticinin ya da tribünün kuklası olması"ya da "öyle görünmeyi kabul etmesi"düşünülebilir mi? Ve "Hagi'nin söylediklerinin"sonuncusu; "Futbolcuların 5-6 aydır para alamadıkları, buna rağmen gerçek birer Galatasaraylı olarak seslerini sedalarını çıkarmadan mücadeleyi hem de en üst seviyede sürdürdükleri"ortada iken , böyle bir kadroya Bursaspor maçında "sıradan iki oyuncunun arkasına geçilerek yapılanlara"isyan etmek Hagi'nin, "o futbolcularla mücadeleye devam etmek durumunda olan"bir teknik adamın görevi değil mi? Hagi de, basın toplantısında "yukarıda değindiğim"konulara parmak basmış ve "gerçekleri, sadece gerçekleri, doğruları, evet sadece doğruları"söylemiştir!. Neden özür dilesin? Bakınız "bu konuda"Vatan Gazetesi'nde genç ve değerli meslektaşım Gökmen Özdemir'in 1 Şubat Salı günü çıkan "Ağlamaklı Gözler"adlı enfes bir yazısını okudum... Bütün Galatasaraylıların ve özellikle de "Hagi özür dilesin"diye ayağa kalkanların, mesela "eski başkan"Faruk Süren ve "onun gibilerin"de okumalarını tavsiye ederim!.. Galatasaray camiasından "asıl özür dilemesi gerekenler", Galatasaray camiasına hiçbir zaman ama hiçbir zaman "doğruları söylemeyenler, gerçekleri söylemek yerine masallar anlatanlar"ve "Galatasaray'ı bu hâle sürükleyenler"ve mesela camiaya, taraftara, "Hagi'ye ve futbolculara verdikleri sözleri tutmayanlardır!." Ne düşünüyor başkan ve yönetim; "Hagi ya özür dileyecek ya da kovulacak!.." Eh... Bu yönetim, bunu da yaparsa, "Galatasaray'a bunca darbeden sonra", bir darbe daha indirir!.. Hoş bu hâli ile de indirmiştir ya; "Hagi'ye sezon sonu kapının gösterileceği, Hakan Şükür'e de ya jübile yap ya git"deneceği belli olmuştur ve "Galatasaray açık açık bu duruma düşürülen bir teknik adam ve bu duruma düşürülen bir kaptan - santrfor ile şampiyonluk mücadelesini sürdü recektir"; siz Galatasaray yönetiminin ferasetine bakar mısınız? "Özür dilemezse"ve gönderilirse; Hagi, kimsenin beklemediği ve ümit etmediği bir başarı yakalayarak "teknik direktörlük yapamaz"diyenleri mahcup etmiştir; "doğruları söyledi ve tribüne teslim olmadı, Ergun Gürsoy'un kuklası olmadı"diye kovulması, onu "küçültmez, büyütür!." "Özür dilerse"; bu defa "Hagi ile beraber, Galatasaray da, Galatasaray takımı da küçülür", Galatasaraylı futbolcular dahil, kimsenin küçülen ve küçültülen bir teknik direktöre "Galatasaray'a yakışıyor"diye bakma imkânı kalmaz; kaybeden de her şart içinde Galatasaray olur!.. Bilmem Canaydın'lar, Süren'ler, Cansun'lar, Gürsoy'lar "anlayabiliyorlar"mı? Anlaşılması gereken bir şey de şudur: "Yönetimi eleştirmek", Galatasaray'ı eleştirmek değildir!. Ama "burası"Türkiye; "doğruları söylemeyenlerin, doğruları söyleyenleri dokuz köyden kovdukları bir ülke"; onun için biliyoruz ki; Hagi gidecektir!.. Peki, "Hagi'nin yerine"kim gelecek? İşte ipucu: "Ribery'yi mutlaka alın"diyen bir teknik adam!.. Kim bu teknik adam? Onun da kim olduğunu bulmak, "Galatasaray ile görevli olan muhabir arkadaşlarıma düşüyor!." ------------------------------- Spor Teşkilâtı neden seyrediyor? Formula 1 Türkiye Organizasyonu ve Formula 1 Pisti konusundaki iddiaların ve dosyaların "bini bir para!.." Daha baştan "anlaşmalı bir şekilde", ama "göz boyamalı bir yer seçimi oyunu ile", Antalya'dan ve asıl İzmir Selçuk'tan kaçırılarak, "en pahalı çıkacağı ve en muvazaalı olacağı"İstanbul'a götürülen Formula 1 pisti, sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden, mahkeme kapılarına kadar "her yere taşındı"ve nihayet "o yerin asıl sahibi olan"bir Vakfın devreye hem de "adalet önünde girmesi ile"tam bir karanlığa gömüldü!.. İşte tam burada işe "bir başka federasyon"Türkiye Motosiklet Federasyonu da "ağır iddialarla"girdi: "Sevgili sporseverler, Ne yazık ki Türkiyemiz F1 pisti adı altında bir atıl tesise daha sahip olmak üzere. a) Motosiklet yarışları F1 pisti gelirlerinin yüzde 50' sini teşkil etmesine rağmen, b) Ülke tanıtımı ve turizmi açısından F1 kadar büyük MOTO GP, SUPERBIKE vs. gibi organizasyonlara ev sahipliği yapabilecekken, c) Ülkemizdeki motosiklet sporuna ve milli sporcularımızın gelişimine katkı sağlayacakken, d) 2005 sezonu dünya klasmanında yarışan Sakaryalı Kenan Sofuoğlu, İstanbul'da kendi seyircisi önünde derece yapabilecekken.... Neden F1 pistinde devlete verilen sözün aksine motosiklet dışlanıyor? Milli servetin heba edilmesine karşı duyarlı herkesi Türkiye Motosiklet Federasyonu'na bu haklı davasında destek vermeye davet ediyoruz." Şimdi İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım ile Otomobil Sporları Federasyonu Başkanı Mümtaz Tahincioğlu, bu "haklı"sorulara cevap vermelidirler!.. Bilmem ki, "bunca iddiaya ve bunca cevapsız kalan soruya rağmen", Gençlik Ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, dönüp de "Tahincioğlu Federasyonu'nda neler oluyor ve Tahincioğlu ne yapıyor"diye bakmıyor? Yoksa, "Formula 1 gelirlerini kasasına koymayı bekleyen ortaklık"sporumuzu yöneten kurumdan daha mı güçlü ? ------------------------------- Demirel'in yumuşak karnı!.. Deniz Gökçe hocamız, "Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel'in ilişkileri ile ilgili olarak"yine "okkalı"bir yazı yazmış!.. "Şike yapılan bir basketbol maçından yola çıkarak", öyle bir "ticari - siyasi - idari zincirleme yumağı gözler önüne seriyor"ki, insan hayretler içinde kalıyor!. Hiç olmazsa "bu defa"Turgay Demirel'in "susmayıp", bu "ilginç"iddialar konusunda "basketbol camiasını tatmin edecek"cevapları vermesi gerek!. "Hakkında bunca iddia varken", susup oturmak, "bu iddialar yokmuş"gibi davranıp "başka şeyler söylemek"Türk Basketbolünün en tepesindeki koltukta oturan ve oturmaya devam edecek olan insana hiç yakışmıyor!.. "Yurt dışına çıkma yasağı konulan"bir Federasyon Başkanı'nın da "hâlâ o koltukta oturması"ise, "sporumuza da, spor teşkilâtımıza da yakışmayan"bir başka acı tablo!.. Demirel yanlış yaptı; "bunca iddiadan aklanmadan"yeniden aday oldu; oldu ve kazandı ama, "o koltukta rahat oturamaz"ve görü lüyor ki; oturamayacak!.. Basketbolümüz "bu durumdaki bir başkanı"omuzlarında taşımaya mecbur ve mahkûm edilmemelidir; sporumuz böyle bir cezayı hak etmiyor!.. ------------------------------- Ne oldu, sevgili Ulusu?.. Bunca yılın dostu olarak sevgili Kemal Ulusu'ya dedik ki; "Merkez hakem Komitesi seçiminde yapılan yanlışın üzerine giderek doğru bir iş yaptın ama fazla uzatma, işi tadında bırak... Yeniden mahkemeye gitme... Bu işler kayyumla falan olmaz... Kazansan dahi, bu defa futbola iyilik değil, kötülük yaparsın, işi kaosa sokarsın; bu da sana yakışmaz!.." Dinlemedi; "yeniden"mahkemeye gitti ve bu defa "hakim"kendisine "hayır"dedi ve hatta "gerekçe olarak"da "tıpkı bizim gibi"konuştu; "Kaos olur; ben buna izin vermem!.." Ne oldu; bir inat yüzünden, "bir çuval incir berbat ve de Ulusu'ya yazık oldu!.." ------------------------------- Neco'nun cevabı!.. Geçen hafta Uluçmarket'te "Hakem Seminer'in 'Hakem Psikolojisi' adlı dersi sanatçı Neco'nun vermesine"takılmış, çoğu şaka - azı ciddi eleştirmiştim. Sevgili Neco'dan cevap geldi: "Sevgili Öcal, Yaklaşımın beni de gerçekten güldürdü.. Ancak, futboldan anlamayanların ülkesinde (!) sanatçı olmama rağmen (!) 40 yıla yakın bilim edindiğim konulardan olması sebebiyle ortada dolaşanlardan daha tecrübeli olmanın yanlış olduğu kanısında değilim ve sizin de olmadığınızı biliyorum. Sanat ile ilgilenenlerin hor görüldüğü bu geri kalmış toplum içersinde bir konu da idareci,yönetici hatta fikir sahibi olmanın ne kadar yanlış olduğunu,bu kişilerin söz haklarının olmadığını mı gösteriyor acaba ! Bilgi ile donanmış insanlara ihtiyacımız olduğu kanısındayım... Ortalıkta gezinen ahmaklara olan teslimiyetimiz ne derece yanlışsa... Duygusal mentalin ne kadar önemli olduğunu anladığımızda insan olma yolunda ilk adımı atacağımız düşüncesini taşımaktan onur duyanlardanım... Sevgi ve saygılarımla T.Nejat Özyılmazel" -------------------------------

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.