Salı gecesi İrlanda önünde Hakan Şükür, ülkeye ve yuvaya dönüşünden beri "en iyi futbolunu oynadı" ve çok yakında "tamı tamına eski Hakan olacağının sinyallerini verdi!.." Terim de, Güneş de diyorlardı ki; "Uzun süre devamlı oynamamanın ve sakatlıkların getirdiği güçsüzlük var, zaman ve çalışma onu eski gücüne ve günlerine kavuşturacak!.." Nitekim, "iki tecrübeli" hocanın söylediklerinin "gerçeği ifade ettiğini" Hakan'daki olumlu gelişmeleri izleyerek, görüyoruz!.. Gene çok koşmaya, hava toplarında iyi mücadele etmeye, hücum presinin dozunu arttırmaya, hemen hemen her maça gol sığdırmaya, duran toplarda "kendi kalesinin önüne" gelerek "uzun adam" olmanın avantajını kullanıp "defansif görev ve sorumluluk yüklenmeye" başladı!.. İrlanda maçındaki "korner" pozisyonlarına iyi bakın ve yediğimiz son golün görüntüsünü inceleyin; iddia ediyorum ki, Hakan kenara alınmamış olsaydı, o golü yemezdik, iş kaleci hatasına ve elle oynamaya kadar gitmezdi, Hakan kafayı vurur, topu çıkarırdı!.. İrlanda maçından sonra, İngiliz gazetelerindeki "yorumlar ve yazılar", Hakan Şükür ile ilgili görüşlerimizin ve yorumlarımızın paralelindeydi ve "Türk Milli Takımı'nın gelmiş geçmiş en başarılı santrforunun" İngiltere Milli Maçı'nda da "en büyük kozlarımızdan biri olacağının" da işaretiydi!.. Hiçbir zaman "büyük golcü" diye vasıflandıramayacağımız, ama "büyük golcülerden çok fazla gol atan" bir Hakan Şükür ile karşı karşıyayız!.. Türk Milli Takımı'nda "40 gole ulaştı!.." "Bu rakam", Milli Takım'da kendisinden sonra gelen "iki efsane futbolcu ve büyük golcünün toplam attıkları golden fazla!.." Yooo... Sakın ola ki "Hakan Şükür milli formayı Lefter ve Metin Oktay'ın nerede ise iki misli giydi" demeyin, Metin Oktay ile Lefter'in "milli oluş sayılarını toplayın", göreceksiniz ki; "Hakan Şükür'ünki kadar olacak!.." Öyleyse? "Böyle bir santrfor için", bakıyorum, "bazı yorumcular" neler söylüyor ve neler yazıyorlar!.. Şimdi sevgili kardeşim Hıncal Uluç diyecek ki; "Neden isimlerini yazmıyorsun da, böyle ortalıyorsun? Yaz adlarını!.." "Hakan ağzıyla kuş tutsa" ondan ne santrfor, ne golcü, hatta ne de futbolcu "olacağını" yıllardır yazıp gelenin kim olduğunu, "olaylara kulüpçü gözü ile bakıp", sempatizanı olduğu takımın santrforunun "Hakan'ın yerine oynatılmasını sağlamak için" nerede ise "milli maç yorumu yerine, Hakan Şükür'ü yok etme yorumu" yazanın da kim olduğunu cümle alem biliyor; Osman Tamburacı'nın ve Kâzım Kanat'ın adını yazsam ne olur, yazmasam ne olur? Hakan gibi bir futbolcuyu, "elbette her insan gibi hataları olan ve belki de yapmaması gereken bazı hataları sebebiyle çok da düşman edinen, çok dost kaybeden" Hakan Şükür'ü "bir kalemde silip atmak" için insanın "elini biraz da vicdanına koyması" gerekmiyor mu? Yapılması gerekenin, "35 yaşındaki yabancı futbolculara övgüler yağdırır ve onları baş tacı ederken", Milli Takım'a, Türk futboluna ve Galatasaray'a bunca yıl hizmet etmiş ve bunca başarıda büyük payı olan "32 yaşındaki" Hakan Şükür'e moral vermek ve onun "yeniden kazanılmasına yardımcı olmak" olduğunu anlamamanın, anlayamamanın sebepleri "acaba" ne ola ki? Bakınız, ben çıkıp da kimseye "eleştirmeyin" demiyorum, ben "hakaret etmeyin, yok etmeyin" diyorum!.. Ve ekliyorum; "acaba korku dağları mı bekliyor?" Zira, "Hakan'ın eski Hakan olması" demek, gerçeklerin "bir defa daha" anlaşılması anlamına gelecek!.. Birilerinin "futboldan ne kadar anladığını" gösterecek, birilerinin de "iyi ve moralli" bir Hakan'ın şampiyonluk yarışında "Galatasaray'a yapacağı katkıdan" dolayı çok ama çok ürktüklerini ortaya koyacak!.. "Gol atan" Hakan'a, "özel maçta bile rakibine tokat atan" İlhan'ı alternatif diye göstermenin, bilmem ki "başka" bir anlamı var mı? İlhan'la Hakan "aynı Milli Takım'da oynamadılar mı?" Goller atıp, "Milli Takım'ı dünya üçüncülüğüne taşımadılar mı?" Neden "ikisi" değil de, "illâ ki biri" ve "Hakansız" Milli Takım???