Hakan'ı yıkamayacaklar!..

A -
A +

Sahada, "yan hakemin işareti ile penaltıyı ancak verebilen bir hakem varken", çıkıp da "Hakem hemen penaltıyı verdi" diye yazan. Bitmedi; "lehine penaltı düdüğü çalınan" oyuncu çıkıp da "Normal bir şarj vardı, penaltı değildi" derken "Penaltı haklıydı" diyebilen bir spor yazarına, bir futbol yorumcusuna "kim olursa olsun" okuyucunun bir daha güvenmesi mümkün mü? Ve okuyucu, mesela "aynı" yorumcunun "yazılarında yerli yersiz, zamanlı, zamansız ve hatta tüm maç analizinin neredeyse tamamını ayırarak, pehlivan tefrikası gibi bitip tükenmeden " Hakan Şükür'ü "adeta yok etmek için" yaylım ateşi açmasına ve devam etmesine "haklı" diyebilir mi? Verdiğim "sadece" bir örnek!.. "Dört net gol pozisyonunu kaçıran" ama bir gol atan Necati'yi "göklere çıkarıp", buna karşılık "bir topu çizgiden çıkarılan", penaltısı direkten dönen, sadece "iki fırsatı" yeteri gibi değerlendiremeyen, ama 90 dakika koşan ve mücadele eden Hakan Şükür'ü "yerden yere vuran" zihniyetlerin "neye hizmet ettiğini" çok iyi anlıyorum!.. Daum'u "37'lik Hooijdonk'u oynatmadığı için" yerden yere vuranların, "ondan üç yaş küçük Hakan Şükür'ü oynattığı için" Hagi'yi yerden yere vuranlarla hemen hemen "aynı kişiler ya da aynı zihniyettekiler olması" da çok enteresan!.. Hakan Şükür'ün "taa Bursaspor'da parladığı günlerden beri", ne kadar "duygusal ve dış tepkilerden etkilenen" bir futbolcu olduğu bilindiği için, "rakip takımlara gönül vermiş" yorumcuların ve habercilerin Hakan Şükür'ün "üzerine üzerine gitmelerindeki sebebi" anlamak zor değil ama, ya çok uzun yıllardan beri "Galatasaray'a gönül verdiklerini" söyleyip gelenlere, hatta "Galatasaray Kulübü'ne üye olanlara" ne demeli? "Ligde ve kupada Fenerbahçe maçlarının, eğer kazanılacaksa, henüz kıvama gelmemiş ve o tecrübeyi kazanmamış Hasan Kabze'lerle değil, ancak Hakan Şükür'lerle alınabileceğini" bilemeyecek kadar "tecrübe yoksunu olmayan" Galatasaraylı yazar - çizerlerin, Hakan'ı "34 yaşında iken yok etmek için" yarışmalarındaki mantığı anlamak mümkün mü?. Hele, "60 - 70 yaşını aşmış" yorumcuların, yazar - çizerlerin "gençlerin önünü açmayı" hâlâ düşünmeye bile fırsat bulamadıkları bir zamanda, çıkıp da "34 yaşındaki" Hakan Şükür için "artık gençlerin önünü açmalı" diye ahkâm kesmelerini anlamak mümkün mü?.. Dünyada, "Hakan büyüklüğünde ve klâsında olan", ülkesinde "onun gibi" uzun süre kırılamayacak rekorlara imza atmış bir hücum oyuncusuna "34 yaşında futbolu bıraktıran ülke ya da kulüp ya da teknik adam var mı"; bir örnek verin bana!.. Hiç kimsenin şüphesi olmasın; "aynı kulüpçü zihniyet", Metin Oktay gibi bir futbolcuya da, "hem de rahatça daha birkaç yıl futbol oynayacağı bir zamanda", çok bilinçli bir kampanyayla "futbolu bıraktırmış" ve "Türk futbolunun taçsız kralı" o genç sayılacak yaşta önünde açılan "futbolsuz" büyük boşluğun içine düşerek, ruhsal tedaviyi "sonu gelmeyecek ve belki de hayatına mâl olacak" başka yerlerde aramaya başlamıştı!.. Şimdi "aynı oyun" Hakan Şükür'e oynanmak isteniyor!.. Maalesef, "bu oyuna" önce Milli Takım Teknik Direktörü Ersun Yanal "bilerek ya da bilmeyerek" dahil edildi!.. Hakan Şükür, Avrupalı "bütün rakiplerimizin" hocalarının ve Avrupa'nın bir çok ünlü teknik adamının hayret dolu itirazlarına ve görüşlerine rağmen, "uydurma ve saçma sapan, çelişkilerle dolu" gelişmeler ve açıklamalarla Milli Takım kadrosundan çıkarıldı! Oyunun "o perdesi bitti"; Hakan Şükür kendine geldi, yeniden gollerini atmaya, takımının "en iyisi olmaya başladı"; bu defa gazete manşetlerine ve yorumlara "Hakan Şükür'ün inancı oturtuldu"; bu inancın "takımda bölücülük için kullanıldığı" yazılmaya ve yayılmaya çalışıldı; Hakan Şükür'ün "duygusal yapısı" bu polemiği kaldıramadı ve "gene" bir süre kayboldu!.. İşte "şimdi" o dönemdeyiz!.. Fırsat bu fırsat; "vur abalıya!.." "Böyle bir futbolcuya moral vermek gerekirken"; ona "vefa göstermek gerekirken, yardım etmek gerekirken"; yaylım ateş; "Bittin ve git artık!.." İşin garibi; "kendi derdine düşmüş görünen" bir yönetim, "bu haksız ve acımasız yıkım karşısında" sus pus!.. Galatasaray yönetimi, Hakan Şükür gibi bir "büyük yıldızı"; Galatasaray'da ve Milli Takım'da büyük başarıların ve rekorların adamı olan dev futbolcuyu "korumak için" kılını kıpırdatmıyor; ne kadar hazin!.. Nerede "futbolun sorumlusu olan" Ergun Gürsoy'lar, Fatih Gökşen'ler, "kulüpten ve Galatasaray'dan sorumlu olan Başkan Özhan Canaydın'lar, Turgay Kıran'lar; neredeler?" Yazıklar olsun? Ama Hakan Şükür'ü kolay yıkamazlar!.. Onda "duygusal olsa" da, "mangal gibi bir yürek" var ve "o" gerçek bir Galatasaraylı!.. Arkasında da yüz binlerce, milyonlarca "hayranı" bulunuyor!.. Onu "Milli Takım'a çağırmayan" ve adeta "gazete sayfalarındaki yok edicilerin önüne atan" Milli Takım Teknik Direktörü Ersun Yanal'ı ise, konferansında "sadece" 30 kişi dinliyor!.. Acaba neden?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.