Sonunda “olacak olan” oldu ve Türk sporuna, Türk futboluna “kapkara bir leke” sürüldü.
İftihar edebilirsiniz ey “ekranlarda ‘infaz’ masaları kurup, ‘eleştiri hakkının arkasına saklanarak’, hakemlere insafsızca ve izansızca hakaretler yağdıranlar, ‘aynı hakaretleri’ tertemiz olması gereken spor sayfalarına da taşıyanlar”; iftihar edebilirsiniz…
İşte “Türkiye’nin 1 numaralı’ hakemine yapılanlar”, sadece Türkiye’de değil, dünya sporunda da gündemin başına oturdu; iftihar edebilirsiniz!..
“Başarısız kulüp başkanlarının, başarısız teknik adamların ‘başarısızlıkları hedefe konmasın’ diye maçlarının hakemlerini hedefe koymalarının ve de sosyal medyadaki fanatiklerin azgın saldırılarının bir türlü önlenememesinin” acı sonucu, hem de ülkenin “en köklü kulüplerinden birinin Başkanının savurduğu yumruk ve onun hempalarının attığı tekmeler” oldu!..
“Hempa” … Farsça kökenli ve de Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre “omuzdaş” anlamına geliyor… Herhalde artık bu Farsça kelime, “tekmedaş / yumrukdaş” anlamına da kullanılacaktır!..
Haftalar değil, aylardır yazıp geliyorum; “Türk Ceza Kanunu’na göre ‘Kamu görevlisi’ sayılan” hakemlere, önüne gelen, kamera ve mikrofonlar önünde, salon kürsülerinde, TV ekranlarında, spor sayfalarında “hakaretler” yağdırıyor, önlenmelidir. Yoksa sonu kötü olacak” diye…
Ne, “özel olarak çıkarılan” 6222 sayılı kanunun da “sporda suçu ve şiddeti önleyecek görevlilerin başına yerleştirdiği” Savcılar, bu “+13’lük, hatta bazen +18’lik” sözlere, yazılara ses çıkardılar… Ne, RTÜK “önleyecek” bir adım attı ne de spor teşkilatı ve federasyonlar ise “hiçbir etkisi olmayan” Disiplin talimat ve yönetmelikleriyle “İş olsun, torba dolsun” adımlarından öteye gidebildiler…
Ve de… “Hakemlere hakaretler yağdırılmayan gecelerin olmadığı bugünlere gelinene kadar” seslerini sedalarını çıkarmamayı “koltuklarında oturmalarının garantisi” sayıp gelen Hakemler Derneği’nin başkan ve yöneticileri “Ülkenin 1 numaralı hakemine ‘sahanın ortasında’ yumruk ve tekmeler yağınca” ancak uyanabildiler!..
Nihayet, Futbol Federasyonu “tarihî ve cesur bir karar” aldı… Aaaa… O da ne; “Hakemlere hakaretler yağdıran başkanların kulüpleri başta”, menfur ve menhus (Arapça / Uğursuz / İğrenç, tiksindirici) olarak ‘sert tepki’ göstermeyen, “en ağır cezaların verilmesini istemeyen” kalmadı, ortalıkta…
Bakınız, TV ekranlarında “reytinglerini arttırmak, reyting yarışının başında olmak için” ne yazık ki, “medyamızda hakem eleştirisini, hakaret ve infaz rezilliğine çevirenler” susturulmadıkça, “hakemler, ‘kamu görevlisi olarak’ bu insafsız ve izansız saldırılara karşı” korunmadıkça… Veyl hakemlere, yarınlarda “yumruk ve tekme bile” az gelecek hakemlerimize!..
Veyl, “Cehennemdeki vadilerden birinin adıdır” ve ne yazıktır ki, Hakemlerimiz bunca yıldır “cehennem azabı” çekmektedirler.
Bu acı ve çirkin tablo önlenemediği için, tribünlerdeki, stat önlerindeki, TV ekranlarının karşısındaki milyonlarda, “suçlu hakemler” inanışı oluşmuş… Ve de “hakem infazcılarının” ekmeklerine de yağ üstüne yağ sürülerek, “Acaba ne diyecekler” diye beklenen “hakaret sembolleri” oluşmuştur; “hakareti marifet sayanlar” mutlaka susturulmalıdırlar!..