Hakem suçu!..

A -
A +

İşte haftanın panoramasına "dün" yazdığım paragraf: "Gösterilen gösterilmeyen" kartlarda, "çalınan çalınmayan" faullerde çok açık ki, hakemlerimiz "büyüklerin" koruyucusu ve "öyle olmaya da devam edecek"; insaf, "FIFA ve UEFA nezdinde en büyük hakemimiz" Selçuk Dereli bile "Nonda'nın, hem de kalecinin dokunulmaz olduğu bir bölgede, topu tutmaya çalışan Serdar'a çarpmasında", o faulü çalmaz ve "golü yedirirse", ne olacak bu ligin hâli?.. Bu paragrafa ekleyecek çok şeyim var: Deniyor ki; "Efendim, hakem o faulü verseydi dahi, Galatasaray o futboluyla gene kazanırdı!.." Bu "kehanet", hakemin yaptığı "büyük" hatayı affettirmez, affettiremez!.. Elmalarla armutları toplamayalım; durum 1-0 iken "böyle" atılan, pardon "hakem tarafından attırılan" gol ile "beraberlik geliyorsa" ve "beraberliğe düşen" takım, "güç ve kadro bakımından rakibinin çok ama çok gerisinde ise", elbette ki, "bu golden çok etkilenecek" ve bu gol "farklı bir mağlûbiyetin tetikleyicisi olacaktır!.." Zaten "güç ve kadro itibariyle çok geride olan" takımın oyuncuları "yedikleri beraberlik golünden moralman etkilenirlerken", buna bir de "hakem desteğinin büyük takımın arkasında olduğu" düşüncesi eklenirse, "kolayca" dağılmalarından tabii ne olabilir?.. "Nonda'nın Serdar'a çarpması, yardımcı hakemin önünde oluyor, Selçuk Dereli'nin de nerdeyse burnunun dibinde"; ikisi de seyrediyor; Milan Baros "hakemlerin hediye ettiği golü atıyor" ve sonra da "itirazlar"; hooop bir de sarı kart!.. Ne adalet ama?.. Bakınız, şimdi geliyorum "asıl" konuma: Bence, yukarıdan beri "hakem hatası" diye yaza geldiğim "bu tablo", açıkça ifade ediyorum ki; "hakem hatası" değildir; "taammüden" işlenmiş hakem suçudur!.." Zira, ne yazık ki, hemen hemen bütün hakemlerimiz bu hataları, "büyük" takımlar lehine, "diğer" takımlar aleyhine yıllardan beri yapmakta ve "taammüden işlenmiş suç" hâline dönüştürmektedirler!.. Daha lig başlayalı "dört hafta oldu"; bakın "büyük" takımlarımızla "diğer" takımlarımızın yaptıkları maçlara; "diğer" takımların oyuncularına "çıkan" kartlardaki "bolcalığa ve kolaycılığa", ama "büyük" takım oyuncularına "yumulan gözlere ve kart çıkarmaktaki zorluğa!.." "Diğer" takımları, nerede ise maçın yarısından fazla bir zamanda hele hele "ilki çok kolay çıkarılmış" ve ardından da "ikincisi çıkarılan" kartlarla 10 kişi bırakmak, o takımların adı "büyük olsa" idi; bu kadar "kolay" olacak mıydı?.. "Olsaydı", spor(!) medyam "acaba" ne yapardı?.. Federasyon Başkanı'ndan, Merkez Hakem Komitesi Başkanı'na kadar bütün bir federasyon, "o büyüğün öfkesini dindirmek için" nasıl hizaya ve sıraya girerdi?.. Bakıyorum; Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, "takımlarının kazanıp 3 puanı puan cetveline yazdırdığı ve artık bu 3 puanın silinmesinin mümkün olmadığı" maçlarda bile "hakemlerin kendi takımlarının lehine olan bu şekildeki gol hediyelerini eleştirmiyorlar"; neden?.. Bunun "tek" sebebi var: "Kulüpçü medya", hakemlerin "bu şekildeki hatalarından memnun" ve "devamını istiyor"; istiyor ki, "diğer" takımların "alabilecekleri puanların çoğu" "büyük" takımlarının hanesine yazılsın!.. Tam aksine "nadir de olsa", herhangi bir hakem hatası "kendi takımlarının aleyhine olunca" kıyameti koparan "büyük takımcı" yorumculara ve yazar-çizerlere bir çift sözüm var: "Ayıp ve yazık!.." Asıl sorum da federasyon dahil herkese; "koltuklarda rahat oturma" yolunun "hakemlerin büyükleri kollamasından geçtiğini düşünen" bir Merkez Hakem Komitesi ile karşı karşıya mıyız, acaba?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.