Hakemler, onlar ve biz!..

A -
A +

Maçın bitimine 7 dakika var. Hakem bir takımın lehine, rakip ceza alanının önünde faul veriyor. Kalesine ceza vuruşu yapılacak olan takımın oyuncuları "baraj kurmaya çalışırken", hakem de vuruşu yapacak olan takımın oyuncularını "düdüğümü bekleyin" işareti ile uyarıyor. Aaaa, o da ne?.. Bu uyarıya rağmen, yani hakem "vuruş yapılabilir" işaretini vermeden, frikik atılıyor ve "barajı kurdurmaya çalışan" kalecinin boş bıraktığı kaleye, dönüp bakmadığı top "ok gibi" giriyor!.. Herkes, hakemin "vuruşu yapan" oyuncuya "sarı kart göstermesini beklerken", olan oluyor ve hakem "santrayı göstererek" golü veriyor!.. "Gol kararı üzerine" de, tribünler ayaklanıyor, "golü yiyen" takımın oyuncuları "uzun itirazlardan sonra", santrayı yapıp topu oyuna sokuyor ve taca attıktan sonra da, "sahadan çekilme" protestosuna girişiyor!.. Saha kenarındaki itiş kakışlar, "Yapmayın, etmeyin" bağrışmaları sonrasında "takım sahaya dönüyor", maç devam ediyor ve "atılan bu golle" 1 - 0 bitiyor!.. "Herhangi bir ülkenin amatör liglerinde bile zor görülecek" bu hakem olayı, anlı ve de şanlı UEFA'nın "Dünya futbolunda kulüplerarası turnuvaların en önde sayılanı" olan Şampiyonlar Ligi'nde, hem de çeyrek finale kalacak takımları belirleyecek turda, Fransa'da oynanan Lille - Manchester United maçında cereyan ediyor!.. Golü atan Manchester United'in Galli futbolcusu Giggs!.. Golü veren hakem de Hollandalı "ünlü" Eric Braamhar!.. "Durum" UEFA'nın gündeminde ve "Lille'in Şampiyonlar Ligi'nden ihracına kadar gidebilecek" bir karar süreci başladı!.. UEFA Kupası'ndan daha yeni ihraç edilen Feyenord'un başına gelenler ortadayken, herkes şimdi "ne olacağını" merakla bekliyor!.. "Bunlar" için "başka" tarafı!.. Biz geliyoruz, "hakem" tarafına!.. Bizler, "pazar gecelerinden başlayarak" nerede ise "ertesi pazar gecesine kadar" sürdürülen, bazıları ise "haftalarca, aylarca, hatta yıllarca" ısıtılıp ısıtılıp ekranlara ve spor sayfalarına çıkartılan "hakem hataları" konusunu "futbolun da, kötü kulüp yönetimlerinin de, teknik direktör yanlışlarının da, futbolcu hatalarının da önüne koyarken", Dünyanın en iyi, en gözde, en itibarlı hakemlerinin "ne hatalar, ne yanlışlar yaptığını" çok çabuk unutuyoruz!.. Fenerbahçe - AZ Alkmaar maçındaki hakem rezaletinin baş kahramanı da bir UEFA hakemiydi!.. Gürcistan - Türkiye Milli maçını yöneten hakem de!.. Her Pazar gecesi Türk hakemleri için "idam sehpaları kurup", ağızlarına ve akıllarına geleni söyleyenler, "dönüp hakemlik yıllarında kendilerinin ne hatalar yaptıklarına bakmyanlar", hele hele "hakemlik yaparken bu haksız ve insafsız, çoğu kişiliklere dönük ve eleştiri sınırını fersah fersah aşan hakaretlerden bunaldıklarını" açıklayıp, hakemliği bıraktıktan sonra, "şikâyet ettikleri yorumları yapanlara rahmet okutanlar", Türk hakemliğinin mezarını kazmaya, hakem magandalığı yarışı yapmaya devam ediyorlar!.. Hakemlik yaptığı ve de "zirvede olduğu" bir zamanda, "Okan'ın ayağının kırıldığı o herkesin gördüğü tekmeyi göremeyip", hatta "faul bile vermeyerek" oyunu devam ettiren, oyun durduğunda da, hâlâ yerde kıvranmakta olan Okan'ın başına gidip "Numara yapma, kalk ayağa" diyen "bir hakem yorumcusunun" bilmem ki, "Sakaryaspor kalecisinin hakem tarafından görülmeyen Semih'e attığı tekme için", elbette eleştirmeye hakkı var da, bunca ağır sözler söylemeye hakkı var mı?.. Ya da "bir başkasının", Kezman'ın "Ben bu küfrü ettim" dediği bir olayda, Kezman'ın hemen "3 - 4 metre önündeki hakemi" (Kasetler incelendiğinde açıkça görülecektir), Fenerbahçeli "fanatik" yazarlara nazire yaparcasına "15 metreden bu küfrü duyuyor da" diyerek, "bir başka maçta vermediği bir faul" olayını eleştirirken "5 metreden bunu göremiyor" diyerek o "genç" hakeme, "Fenerbahçe'ye kasıtlı ve bile bile haksızlık yaptığı" damgasını yapıştırırken, futbol kamuoyunu ve özellikle Fenerbahçe taraftarını nasıl etkileyeceği ortada olan bu yorumunun hakem için "ne kadar yıkıcı olabileceğini" nasıl düşünemiyor?.. Her şey bir yana "duymak ve görmek" duyularının "çok farklı şeyler olduğunu" ve "birbiri ile mukayese edilemeyeceğini" hele hele "tıp doktoru olan" bu arkadaşımızın çok iyi bilmesi gerekmez mi?.. Her hakem hata yapabilir, yapacaktır; görmeyebilir, görmeyecektir, düdük çalamayabilir, çalmayacaktır, olayı hatalı yorumlayabilir, yorumlayacaktır; işte "en iyilerden" biri ve işte Lille'in başına örülen, hem de Şampiyonlar Ligi'nde kendi sahasında örülen çorap!.. "Bunlar" gibi, hem uluslararası futbol arenasında, hem de Türkiye'de binlerce örnek var, dün de oldu, bugün de oluyor, yarın da olacak!.. Ama "bizde olan, başkalarında olmayan" bir şey var: Futbolda "her şeyin önüne geçirdiğimiz" ipe sapa gelmez, aksine sadece "saha içindeki yönetimlerde ve tribünlerde, hatta kulüplerarası ilişkilerde büyük tahribat yapan", üstelik "bir çok eski ve de anlı - şanlı bazıları hakem hocası, hemen hepsi uluslararası maçlar yönetmiş" eski hakemlerin "aynı" görüntülerdeki "aynı" pozisyonlar için birbirini tutmayan, birbiriyle çelişen ve taban tabana zıt yorumlarıyla dolu hakem yayınları!.. Maksatlı, gülünç, tehlikeli, yıkıcı, insafsız, "reyting, tiraj ve para avcılığından öteye gitmediği" görülen hakem yayınları!.. Bu yayınlar normale dönene, yıkıcılık ölçeğini "sıfıra indirip", eğiticilik ve uyarı görevini yapma normlarına ulaşana kadar yazmaya devam edeceğiz, her aysa her ay, her hafta ise her hafta!.. "Vurun hakemlere" işin kolayı!.. Elbette ki, "hakem hatalarını" da gördüğümüzde yazacak ve eleştireceğiz; o bizim görevlerimiz arasında!.. Ama, "bu işi reyting ve para kazanmanın yolu" olarak görüp, işe "kötü niyet" katanlarla, Futbol Federasyonu'nu ve Merkez Hakem Komitesi'ni "hedef yaparak" bu hedefi vurmak için "her hafta hakemleri harcamaktan çekinmeyenler" ile mücadele etmek de bizim görevimiz!.. Biz "zoru seçtik" ve bu mücadeleye devam edeceğiz!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.