Hangisi daha onurlu?..

A -
A +

Türk sporuna, spor ahlâkına kurulan, tam da "ahlâksız teklif" diye nitelendirilebilecek tuzağın öncülüğünü yapmaya çabalayanlara soruyorum: Yıllarca ve yıllarca uğraşıp, Meclis'ten "şikeyi, teşvik primini ve sporun diğer ağır suçları olan şiddeti, ayrımcılığı ve dopingi tarif eden ve ağır cezalık suç sayan" bir kanunu bin bir engeli aşarak çıkardıktan sonra, daha bir yıl geçmeden, şimdi "spor ahlâkını sırtından hançerleyen" Brütüsler'in de desteğini alarak "Bu kanunu değiştirelim, cezaları hafifletelim, talimatları tersine çevirelim" yaygaraları içinde, "çirkin" bir geriye dönüş için el ele vermek ne anlama geliyor? Yıllardır "benden sonra tufan" zihniyeti ile yönettiğiniz kulüplerinizi gırtlağa kadar borca soktuktan sonra, "üç-otuz paralık çıkarlar uğruna" bulduğunuz "iğrenilecek" formül, "çirkef batağının üzerinde kalabilmek için, sporu ve spor ahlâkını taammüden öldürmek" değil de nedir?.. Dahası, böylesine "utanç verici" bir geriye dönüş için adeta "ortaklık" kurduğunuzun farkında değil misiniz; tam bir "suça teşvik" ortaklığı?.. Şike soruşturması başlayalı beri, bugüne kadar "şu veya bu takım, şu veya bu kulüp, şu veya bu kişi şike ve teşvik suçlusudur, şu veya bu cezaya çarptırılmalıdır, şu veya bu takım düşsün" anlamına gelecek "tek satır" yazı yazmadım; dediğim sadece şuydu; "Eğer iddia edilen suçlar işlenmişse, kanunlar, talimatlar ne diyorsa, o uygulansın, bunların arasında düşme müeyyidesi de varsa, o da varsa, o da uygulansın. Bu kararlar alınırken de adaletsizlik, eşitsizlik yapılmasın; büyük-küçük ayrımı yapılmasın!.." Buna karşılık daha ilk günden kıyameti koparanlar da vardı; "Biz suçsuzuz, bizim yöneticilerimiz suçsuz, onlara komplo düzenlendi, aklanacaklar, onları suçlayanlar kaçacak delik arayacak, sokağa çıkacak yüzleri olmayacak"; dahası "bir yığın hakaret, küfür!.." Tamam, "hakaret, küfrü bir yana bırakıp", bunları yazan - çizen - söyleyenlerin "öteki sözlerine inanalım ve bu iddiaların hepsini iftira ve komplo olarak kabul edelim", peki be kardeşler; öyleyse neden "kanunların, talimatların değişmesi" için ter ter tepiniyorsunuz, "Düşme kaldırılsın" diye kampanyalar yapıyorsunuz; "suçsuz" olduklarına inananlar, neden "düşme kalksın" diye bağırırlar?.. "Kasalarına girecek para için" her şeyi "mubah gören" ve "suçun" görmezlikten gelinmesini, görülürse de karşılığı olan cezanın verilmemesini isteyen Cavcav zihniyetinin "yöneticilerinizi ve kulübünüzü", daha Federasyon'dan, yargıdan "karar çıkmadan", adeta peşin peşin, "Bunlar şike yapmıştır" diye damgaladığını ve de "Onun için biz düşmeyi kaldıralım da, cukkalarımız azalmasın" çabasına girdiğini göremiyor, anlayamıyor musunuz?.. Ligler başlamadan tam bir emrivaki ile "düşme kaldırıldı" diyelim; bu "çirkin geriye dönüş" hamlesinin, kulübünüze vuracağı damgayı ve de takımınızı, bu işlerde hiçbir günahı olmayan teknik adamlarınızı ve futbolcularınızı, "deplasmanlarda ne duruma düşüreceğini" hiç düşündünüz mü?.. Şimdi onlara soruyorum; "eğer yöneticileriniz iddia edilen suçları işlemişlerse", kulübünüz ve takımınız için "bugün kanun ve talimatlarda yazan" müeyyidelerin uygulanmasını istemek mi daha "onurlu" bir davranıştır, yoksa Cavcav zihniyetinin "ianesi ile" Süper Lig'de kalmak mı; karar sizlerin!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.