İzmir Atatürk Stadı basın tribününe girdiğimde sevgili Levent Tüzemen sordu: "Öcal Abi, G.Saray için ne diyorsun?" Güldüm: "Bucaspor, Rizespor'u Rize'de yenmiş. Anla, Rizespor'a yenilirsen çok iyi oynadığını yazdığınız G.Saray'ın halini!. Ben müdürlerinizin yerinde olsam, G.Saray'ı yazan - çizen, izleyen yorumculara, spor yazarlarına çöl primi verirdim. Bu işkence başka türlü çekilmez!." Karşıyaka-G.Saray Fortis Türkiye Kupası maçının ilk yarısında sarı-kırmızılı takımın görüntüsü yukarıdaki kara mizahlı dialoğa çok uygundu. Yooo dedim, yedekten gelenler için söylemiyorum, Gerets'in gözdeleri ve bu maçta takıma koyduğu gedikliler için söylüyorum; Cihan için, Ümit için, Necati için... Hele hele Ümit ve Necati'nin dün gece Atatürk Stadı'nda asılları değil, mukallitleri vardı. İkinci Lig A Kategorisi'nde küme düşme hattında bulunan ve yeni hoca değiştiren Karşıyaka kalesine koca bir ilk yarı tek tehlikeli atak yapamayan G.Saray'ın golcüleri "komik" durumlara düştüler. Sarı-kırmızılılarda ne yaptığını bilen, koşan, top kapan, pres yapan tek futbolcu gördüm. O da emektar Okan'dı. Bu yarıda tek gol pozisyonu ve tehlikeli atak da Karşıyaka'dan geldi; bu tablo sahada oynanan futbolun kalitesini çok iyi gösteriyordu. İkinci yarıda da Necati'nin sakatlanarak çıkıp Hasan Kabze'nin oyuna girmesine kadar görüntü aynıydı. G.Saray'ın genç santrforu Karşıyaka defansının oyuncu değişikliği sırasında pozisyon kaybetmesinden yararlanarak topu bom boş götürdü ve Ümit Karan'a boş kaleye topu vurmaktan öteye bir iş bırakmadı. Ardından da enfes bir kafa vuruşuyla Karşıyaka kalecisini avlayarak sarı-kırmızılılara "maçı aldık" dedirtecek golü attı. Bu arada iki mutlak gol pozisyonundan yararlanamayan, bir topu da üst direkten dönen Karşıyaka maçın başından beri peşinden koştuğu golü bulunca; Atatürk Stadı'nda tribünlere biraz heyecan geldi. Ve sahadaki futbol renklendi. Hakem Cem Deda ve yardımcıları sızıltısız bir maç yönettiler. Bunda iki takımın dostça mücadelesinin de rolü büyüktü.