Hamdi Yasaman'ı, "Türk sporunun kurtuluş reçetesini, bu birkaç satırlık paragraf ile yazdığı için" kutluyorum!..
İstifa etmiyorum. Böyle bir düşüncem yok. Mayısa kadar görevimin başındayım. Çünkü genel kurula verilmiş sözüm var. Deprem yok. Ben Galatasaray'da başkanlık sistemine karşıyım. Başkanın tüzükte dahi tek imza yetkisi yok. Başkan ve yönetim kurulu vardır. O yüzden başkan ve tek adamlık sistemi yanlıştır!.."
Yıllardan beri, "Türk sporunda, Türk futbolunda söylenmeyen" bu sözleri söyleyen Galatasaray İkinci Başkanı Hamdi Yasaman'a "yazımın başlığı" bin defa helâl olsun!..
İşte "Türk sporunu, Türk futbolunu, Türk kulüplerini kurtaracak olan" formül budur ve ey sevgili Spor Bakanım, "Kulüpler Yasası'nın temeli" de bu olmalıdır!..
Hamdi Yasaman'ı tanımam, bir defa bile karşılaşmadık, dahası "ses hızıyla hazırlanan bir aday listesine, aynı hızla bulunan bir başkan adayı eklenerek" kazanılan bir seçimle iş başına geldiklerinden sonra, yaptığı "bazı konuşma ve açıklamalar" bana ters gelmiş, "dozu ağır" eleştirilerime sebep olmuştu.
Ama "haklı olarak" Abddurrahim Albayrak'ı eleştirdiği için, Başkan Yarsuvat tarafından "istifasının istenmesi" üzerine Hürriyet'e söylediği "yukarıdaki sözler" yok mu, bana bütün eleştirdiklerim sözlerini unutturdu. Şimdi onu, "Türk sporunun kurtuluş reçetesini, bu birkaç satırlık paragraf ile yazdığı için" kutluyorum!..
Oldum olasıya, kulüplerimizde, kulüp ve derneklerle ilgili kanunlarda ve kulüp tüzüklerinde yazmayan "Bizim kulüpte başkanlık sistemi vardır, onun dediği olur" efsanesiyle, tam bir padişahlık kurulur. Dahası, "başkanlarla, başkanın adamları ülkenin en tanınmış insanları hâline gelirler" ve "her türlü işlerini halletmek için kulüplerini ve makamlarını anahtar olarak kullanıp" günlerini gün ederler. Bu süreçte, kulüpleri "gırtlağa kadar borca batarmış", nasılsa "ibra edilecekler"; umurunda mı? Üstelik, devlet, "vergi sigorta afları, yeniden yapılandırmaları, parasal büyük desteği, tesis ve arsa / arazi, stat / salon yardımları dahil", verebildiği kadarını verirken!.
İşte Galatasaray örneği; Tunç Öner'in taaa Faruk Süren döneminden beri "Galatasaray'ın transferlerinde şaibe olduğunu örnekler vererek söylemesine", Atilla Türker'in "Florin Bratu / Popescu / Becali kardeşler örnek olayını, belge belge açıklamasına", bugünün başkanı Duygun Yarsuvat'ın "Galatasaray'ın malı deniz, yemeyen domuz" diyerek, kendinden önceki dönemde "neler olduğunu" defalarca anlatmasına rağmen, ne oldu; hiç!..
Zira, "Galatasaray'da başkanlık sistemi vardır" ve üstelik İnan Kıraç'ın "liseci" derin Galatasaray'ına göre, "Ünal Aysal başkan olarak ne yaptıysa hakkıdır!.." Onun döneminin "birinci yılında DÜNYADA EN ÇOK GELİR SAĞLAYAN KULÜPLER listesinde ilk 30, sonraki iki yılda da ilk 20 arasına giren" sarı-kırmızılı kulüp, işte rakamlar ortada, "gelir-gider farkı 800 bilmem kaç milyon lira ile" batak haldedir; neymiş, "kur farkı yüzünden" imiş.
UEFA ve Türk Federasyonu "Malî fair play" diye bar bar bağırırken, milyonlarca ve milyonlarca avro ödeyerek ocak transferinde 10 oyuncu almak, üstüne "aktif veteran" Pandev'leri, Dzemaili'leri transfer ederek kadroyu 41 futbolcuya çıkarmak da mı kur farkından; Hajroviç'i kaçırmak da mı kur farkından; "Kurumlaşıyoruz" diyerek "bine yakın personeli, kendi holdinglerinde çalıştırmayacakları kadar yüksek ücretlerle işe ve makama kavuşturmak" da mı kur farkından; onlara "büyük tazminatlar ödeyerek" yol vermek de mi kur farkından; Bülent Tulun'u "vazgeçilmez adam" yapmak da mı kur farkından; GS Store'lardan "malın götürülmesini fark etmemek" de mi kur farkından?..
Peki, Genel kurulda, lastik gibi uzatılan konuşmalar" ile ibranın "gecenin ileri saatlerine kalmasına göz yumarak, salonun büyük kısmının boşalmasına yeşil ışık yakmak" ve de "ibra nöbeti" tutanlara karşı, çoğunluğu büyük ihtimalle "ibra etmeyecek" olan gidenlerin ardından yapılan ibranın, zar zor "İbra edilmiştir" sözü ile noktalanması ne farkından???..
Hadi canım siz de!..
Hamdi Yasaman Hoca haklı, hem de çok haklı; başta Galatasaray camiası olmak üzere, "bu sözleri ile" hepimize, Türk sporunu yönetenlerine, yazıp-çizenlere "unutulmaz" bir ders verdi; sağ olsun, var olsun!..