Herkes seyrediyor!..

A -
A +

Reyting için yapmayacakları yok!.. "Olay çıksın, kan gövdeyi götürsün, kulüpler, takımlar, futbolcular, seyirciler, taraftarlar birbirine girsin" diye yapmayacakları şey yok!.. Siz bakmayın "olaylar çıktıktan sonra" ekranlara kurulup "Bu nasıl iş" diye "fair play nutukları" atmalarına!.. Aslında "olayların baş sorumları, teşvikçileri, tahrikçileri" onlar!.. Spor sayfalarındaki yazılarıyla, spor ekranlarındaki yorumlarıyla!.. "Öncelikli" hedef; hakemler!.. Hakemleri "şamar oğlanı haline getirmek" ve "çalınan ya da çalınmayan her yanlış düdük" ile kulüpleri, taraftarları, tribünleri birbirine düşürmek, kurdukları "reyting tuzağının birinci adımı!.." "Sahaya sinmiş, korkmuş, etkilenmiş, morali bozulmuş hakemler çıkmalı" ki, olaylar büyümeli ve ekranlardaki "taraflı" ve de "kasıtlı" yorumcuların dillerinden kan damlamalı!.. Hangi "dil daha kanlı olursa" reytingi o alacağı için, "gerginliği, eleştiriyi, hakareti" arttır arttırabildiğin kadar!.. Galatasaray - Fenerbahçe derbisinden önce Selçuk Dereli'ye ve tabii, kulüplere, takımlara ve futbolculara kurulan "iğrenç tuzak" herkesin gözünün önünde cereyan etti ve "bu olay" onlarca, yüzlerce örnekten sadece biriydi!.. Maçın çığırından çıkması, kırmızı kartların uçuşması, hatta karşılaşmanın yarıda kalması için, maç öncesi her türlü yayın yapıldı, yazılar yazıldı!.. Tahrik ve teşvikçilikte bu çok "bilinçli" yorumcularla yarışan yöneticilerin de "kin dolu" gayretlerine rağmen, maç "tertemiz yönetildi ve tertemiz bitti!.." Büyük şans!.. Herkesin haberi olsun; böyle giderse, yarın bir başka maç "olaysız" bitmeyecektir ve kan bile dökülecektir!.. Spordan sorumlu bakanlık (Başbakan Yardımcılığı) seyrediyor!.. İçişleri Bakanlığı seyrediyor!.. Adalet Bakanlığı seyrediyor!.. Gazete ve TV sahipleri ve üst yönetimleri seyrediyor!.. Peki... Futbol Federasyonu ne yapıyor? Sus pus!!! Merkez Hakem Kurulu ne yapıyor? Sus pus!!! Alenen ve resmen korkuyorlar!!! Ellerinde yazılar var, bantlar var; yorumların, açıklamaların, haberlerin "neye hizmet etmek istediği" ortada!.. RTÜK'e, savcılığa, meslek kuruluşlarına, Basın Konseylerine başvurup da, "İş çığırından çıkarılıyor; tribünlerin sahaya inmesi isteniyor, fanatik taraftarlar tahrik ediliyor, bunu önleyin" demiyorlar, diyemiyorlar!.. "Reyting peşindekilerle yarışan" yöneticiler için "kendi çıkardıkları talimatlarda yazılı hükümleri ve cezaları uygulayamıyorlar!.." Hakemlerle uğraşmayı, "Türk futbolunun gündeminden çıkarmak için" parmaklarını oynatmıyorlar!.. "Hakemlerin olumsuz yorumlarla gündemde kaldığı sürece" de, tribün anarşisinin bitmeyeceğini anlamıyorlar!.. "Güven ortamının öncelikle hakem ve yönetici konusundan geçtiğini" kavramakta hâlâ güçlük çekiyorlar!. Spor saha ve salonlarının "savaş alanı haline getirilmesinde" medyanın ve yöneticilerin oynadıkları rolü iyi analiz edemez ve tedbirlerimizi bu yöne çeviremezsek, polisiye tedbirlerin, adlî gayretlerin "çok işe yarayacağını" da söylememiz mümkün olamaz!.. Elbette, konunun o yönü de önemli ve "gerekenler", yeni hukuki ve yasal düzenlemeler yapılmalı ama, öncelikle "TV ekranları ve futbol sayfaları" ile ilgili tedbirlerin yürürlüğe sokulması şart!.. Silah komisyoncuları... Müteahhitler... Müflis iş adamları... Bunlarla dolu yönetimler... Kara para... Büyük rant... Mafya... Kulüplerde işleyen "iki defterli" vergi kaçırma ve para aklama sistemleri... Maç naklen yayınları... Reyting yarışı... Tiraj kavgası... "Gazeteci ve spor yazarı olmayan", kime ve neye hizmet ettikleri meçhul olan, "bizim takım, bizim başkan" diye yazılar yazan, yorumlar yapan spor yazarları (!).. Vurulanlar... Dövülenler... Olayın bu "kara" yüzünün gündeme oturmaması için, "her hafta birkaç maçta olay çıkmasını sağlama" gayretleri!.. Hedef şaşırtma ve saptırma oyunları!.. Acı... İğrenç... Burada kesiyorum aziz okuyucularım, kusura bakmayın; yoksa kusacağım!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.