Hollanda'yı yener miyiz?..

A -
A +

Art arda Metin Kurt'u, Cafer Zorlu'yu kaybettik; sonra da Talat Asal'ı!.. Metin'i, o "sıra dışı insanı" taa PTT'de oynadığı günlerden beri (Ben de o dönemde Ankara'da spor yazarlığı yapıyordum) tanırdım; futbolculuğundan öteye, "Türk futbolcusunu kurtaracak" büyük bir hayalin peşinde koşan adam olarak, onu hep alkışladım!.. Eğer Türk futbolcuları onun arkasında olsaydı, yöneticiler önünü kesmeseydi ve Türk sendikacılığı destek verseydi; bugün Türk futbolcuları "yabancıların yanında" tam bir "üvey evlât muamelesi görmez", haklarını "en az İtalyan futbolcuları kadar savunur ve alır", federasyonların dosyalarına düşmez, "alacakları karşılığında bonservislerini ister" hâle gelmez, "adı var kendisi ortada görünmez" bir derneğin elinde kalmazlardı!.. Dahası, "analarının ak sütü gibi hak ettikleri paraları istedikleri için", kulübün paralarını har vurup harman savuran yöneticiler tarafından "hain" ilân edilmezlerdi!.. "Mücadeleyi kimler için yaptığını" çok geç anladı, "yalnız bırakılmanın hayal kırıklığını yaşadı"; küstü ve genç yaşta gitti!.. Kim bilir belki de, "Metin Kurt'un hayatını adadığı Futbolcular Sendikası gerçekleşse", bugün "genç yaşında" Ediz'i kaybetmezdik; zira kulüpler / federasyonlar, "eften püften" sağlık kontrolleri yerine, arkalarındaki "güçlü" sendikanın "üyeleri için şart koştuğu sağlık ve denetim standartlarını sağlamak" zorunda kalırlardı!.. Ediz "neden" gitti; Ediz'ler neden gidiyor; hadi "onları duyuyor" ve "balık hafızalarımız unutana kadar" birkaç gün için konuşup, göz yaşı döküp, yazıyor, çiziyoruz; ya amatör kümelerde, diğer spor branşlarında gidenler?.. "Doğru dürüst bir röntgen taraması bile yapılmadan" verilen "sağlıklıdır" raporlarıyla alınan lisanslar?.. "Ağrı kesici iğnelerle" oyununa devam ettirilen sporcular?.. O ağrı kesicilerin insan bünyesinde kalpten, karaciğere kadar "en önemli organlarda yaptığı" tahribatlar?.. Maç gecesi, "mutlak dinlenme gerekirken", soluğu gece kulüplerinde, batakhanelerde alan genç futbolcular?.. Dahası, Süper Lig'de bile "sporcu sağlığı bakımından son derece tehlikeli" ve patates tarlasından farksız zeminlerde oynamaya mecbur edilen futbolcular, "top zıplamayınca maçı oynatmayan" ama, hem sporcu sağlığı, hem kendi sağlıkları bakımından "son derece tehlikeli bu zeminlerde" düdük çalabilen hakemler!.. Yıllardır "bu zemin rezaletlerine ve sağlık skandallarına göz yuman" federasyonlar, genel müdürlükler, spor bakanlıkları, sağlık kuruluşları, sporcu dernekleri!.. Ve de, "Alex için ayırdıkları sayfaların binde birini", sporun, sporcunun bu en önemli sorunlarına ayırmayı çok gören spor (!) medyamız!.. Eğer, "bir zamanların" Tercüman'ında beraber çalışma şansı bulduğum "halkın karikatüristi" Cafer Zorlu, onun "büyüklüğünü, coşkusunu, meslek aşkını ve mesajlarını" anlamayan, anlayamayan, kıymetini bilmeyen gazete yöneticilerinin sırtlarını dönmesiyle "köşesine çekilmeye mecbur edilmese", kim bilir "bu hazin tablolar için" ne karikatürler çizerdi?.. O, "spor sorunlarının çizeni" olarak "son" Mohikanımızdı!.. Ve acaba "bir zamanların spor bakanı" Talat Asal, bugün "spor bakanı olsa" idi "Efendim, ne yapayım federasyonlar özerk" mazeretini öne sürerek, "bu rezaletleri" seyreder miydi?.. Sen de "neler yazıyorsun" Öcal Uluç?.. Bugün milli maç var, milli maç; söyle bakalım, "Hollanda'yı yener miyiz?.." Yensek ne olur, yenilsek ne olur?.. Sizler söyleyin bana; yukarıdan beri yazdığım tablo, "yenmeyi" hak ediyor mu?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.