"Rakiplerimiz", bu takımı bu hale getirmek için "özel bir program hazırlasa" bu kadar başarılı olamazlardı!.. Ama "biz elbirliği ile bu başarıyı gösterdik!.." Bunca yıl maç seyrettim; bir takımın "bu kadar stresli ve bu kadar gergin geçirdiği bir 90 dakikayı" pek az gördüm!.. Kalecimiz Rüştü'den kaptanımız Hakan'a kadar "en tecrübeli" adamlarımız bile, "nasıl bir psikolojik baskı altında olduklarını gösteren" sapsarı yüzlerle "öyle basit hatalar yaptılar ki"; gözlerime inanamadım!.. Attığımız golden sonra bile rahatlayamadık; aksine tam bir telaş girdabına kapıldık ve "skoru koruma paniğine düştük!.." Kafaları "sahadan çok Türkiye'de ve maç sonrasında yapılacak olan eleştirilerde olan" ve bu yüzden bir "endişeliler mangası" halinde görünen oyuncularımızın bir de "kolay gol yeme ve zor gol atma hastalığı nüksedince", alışkanlık haline getirdiğimiz "son dakika kazalarından birine daha uğrayarak" gruptan çıkmayı "Brezilya'nın insafına bıraktık!.." "Sinir ve moral bakımından, bir ekibi hatta malzemecisi dahil bu hale getirmek için" başlattığımız yarışın bu durağında herkese bir sorum var: Hayatımızdan memnun muyuz?. Sahada oynanan futbolla ilgili "tek kelime bile yazmak" bana göre gereksiz; zira "bu havada, bu stres içinde futbol oynayan, daha doğrusu oynayamayan" futbolcularımız için söyleyecek çok şey bulamıyorum!.. Şimdi "gene" bir yığın eleştiri yapılacak; zaten maçın devre arasında başladı!.. Takım böyle mi kurulmalıydı, "o çıkarılır mıydı", taktik böyle mi olmalıydı? "Gene" her kafadan bir ses çıktı, çıkmaya da devam edecek!.. Kamuoyu "zaten" hazırlanmış ve "suçlu" hedefe çoktaaan oturtulmuştu; "Şenol Hoca!" Öyleyse atışa devam; hem de hiç durmadan ve de insafa gelmeden... Benim söyleyeceğim ise son derece basit iki cümle: Günlerdir yaşadığımız olumsuzluklara rağmen "iki maçta şanssız yenilen gollerle uçup giden puanlara bakarak" üzülüyorum; bu çocuklara, bu teknik kadroya biraz moral verilse, biraz destek olunsa, Türk Milli Takımı bu duruma düşmezdi. Yazık oldu; hem de çok yazık!.. ocaluluc@beko.net