İftihar et Ersun Yanal!..

A -
A +

Ellerini ovuşturup, seni alkışlayanlar var, Ersun Yanal!.. İftihar edebilirsin!.. Türk Milli Takımı'nın ve Türk futbolunun "en büyük golcüsünü", "faydalılıkta" en istikrarlı futbolcusunu, bu sezona "çok hırslı ve çok formda girmişken", bitirdin!.. Onun ne kadar duygusal olduğunu bile bile, "hiç yoktan" Milli Takım'ı da, Türk futbolunu da, Galatasaray'ı da, Hakan Şükür'ü de sarsan bir "problem" çıkardın; iftihar edebilirsin!.. Bitmedi; "futbol olarak da, görev olarak da, teknik ve taktik icabı olarak da birbirlerine hiç ama hiç alternatif olamayacak" iki futbolcuyu "birbirlerine alternatifmiş durumuna düşürmek için", medyadaki "pohpohçu, kulüpçü" ve "takıntılı" destekçilerinin de yardımı ile elinden geleni yaptın; iftihar edebilirsin!.. Bitmedi; sezona "tıpkı" Hakan Şükür gibi "hırslı ve çok formda girmiş olan" Fatih Tekke'yi de "bitme" noktasına getirdin!.. Zira, "bu genç adam" sırtına yüklenen "ağır yükle beraber" şimdi hem milli maçlarda, hem de Trabzonspor'un maçlarında "bir de psikolojik olarak Hakan Şükür'ün hayaletini" taşıyor; yazık değil mi? İşte tablo ortada: "Hakan Şükür sakat olmasaydı dahi oynatmayacaktım" dediğiniz Yunanistan milli maçından beri, "Galatasaray'da hemen hemen yok!" Ya Fatih Tekke? Kazakistan maçının "son beş dakikası hariç" milli maçlarda da, Trabzonspor'un maçlarında da var mı? Onun giderek "etkisizleşen" futbolunun sebebi ve kaynağı ne ola ki? Milli Takım'ın bir mentörü vardır ya da bir psikologu vardır herhalde... Gençsin, tecrübesizsin, belki bilemezsin ama ona sor bakalım, "Hakan Şükür'e de birdenbire Fatih Tekke'ye de ne oldu?" Sor, sor da iftihar et!.. Şimdi asıl soru geliyor: Hakan'ın "kadro dışı" ve formsuzluğu, Fatih'in "kadro içi" ama etkisizliği kimleri sevindirir? Dünya Kupası grup eleme grubundaki rakiplerimizi. Danimarkalılar'ı, Yunanlılar'ı, Ukraynalılar'ı, Arnavutlar'ı ve hatta Gürcüler'i... Hakan Şükür'ün Galatasaray'daki durgunluğu, Fatih Tekke'nin Trabzonspor'daki etkisizliği kimleri sevindirir? Türkiye Ligi'ndeki rakiplerini. Başta da Fenerbahçeliler'i!.. Bilmem ki, "bu açık gerçeği" nasıl yorumluyorsun? "Sakatlık yüzünden" savunmada iki, orta sahada iki, kalede bir eksiği olan, maçın 29'uncu dakikasında da "en iyi oyuncusu" kırmızı kart gören ve bu yüzden "panik içinde" sahasından çıkmayarak, "beraberliğe yatan" bir Danimarka'ya karşı oynanan futbolun arkasına sığınarak "Hadi bakalım şimdi konuşsunlar" diye bar bar bağıran ve öfkeler saçan Ersun Yanal'a "sakin sakin" söylemeliyim ki: "Konuşmak için kimsenin senden izin almaya ihtiyacı yok. Konuşan, benim gibi konuşmaya devam edecektir!." Danimarka maçında "özetlediğim sebepler yüzünden" oynanan futbol ne senin yanlışlarının "doğru" olduğunu gösterir, ne de bizi "grup birincisi" yapar! Amma... "Yanlışlarının" ve "Hakan Şükür ile Fatih Tekke'yi hiç yoktan birbirine düşürmenin" bu iki golcüye de, Milli Takım'a da, Galatasaray'a ve Trabzonspor'a da "büyük zararlar verdiği" ve de "özellikle" Fenerbahçeliler'i ve "Avrupa kupaları için" hâlâ ve "doğal olarak" ümitli olan Beşiktaşlılar'ı sevindirdiği ortada!.. Fenerbahçeli ve Beşiktaşlı yazar - çizerlerin, seni "çelişkiler yumağında boğulma bahasına" savunmaları da bu yüzden!.. Mesela "bunlardan biri" iki - üç yıl önce de "sırf İlhan Mansız'ın önünü açacağım" diye ve bunu "açık açık yazıp çizerek" gene Hakan Şükür'ün "Milli Takım'dan uzaklaştırılması için" yazmadığını bırakmamış ama "onu dinleyen olmadığı için", Milli Takım'a "beraberce" çağrılan ikiliden Hakan Şükür ayakta kalmış, İlhan Mansız ise "özel hayatındaki fırtınalar içinde kaybolup gitmişti!" Bilmem "ne demek istediğimi" anlayabiliyor musun? Başka bir sayfa daha çevireyim: Üstelik "yanlışta kendini öyle bir bağladın" ki; mesela "form grafiği yükselen" ve belki de pek yakında "gene" Türkiye'nin "sol yanda en iyi ayağı" hâline gelebilecek olan" Ergün'ü, hem de Milli Takım'ın "sol gerisi" adeta bir koridor hâline gelmişken, bilmem ki ne yapacaksın? Ya da "onun gibilerini?" Elbette "gençleştirme" operasyonu zaman zaman gerekli ve geçerli olabilir ama, "faydalı, işini en iyi şekilde yapan, formda" tecrübelilerin de "görev almaya devam edeceği" bir gelişim çok daha yararlı ve istikrarlı bir çizgiye oturur; yoksa çoğunlukla "bile bile lâdes" denilen olay gerçekleşir ve operasyon hüsranla biter! Danimarka maçında Nihat'ın kaçırdığı penaltıdan önce TV ekranlarına akseden görüntünü al, varsa "Milli Takımın mentörüne veya psikoloğuna göster"; bakalım sana ne diyecekler? Bu haleti ruhiye içindeki bir insan "doğru kararlar verebilir" mi, "Milli Takım'a faydalı olabilir" mi? "Yanlışlarında inat ettiğin sürece" her maçta "o ıstırabı çekeceksin"; çünkü bilinç altında da, bilinç üstünde de hep şu soru ile yaşayacaksın; "yanlış mı yaptım?" Evet yanlış yaptın, hem de çok yanlış yaptın! İftihar edebilirsin!.. Çünkü yanlışının hesabı her zaman ve her yerde "senden" sorulacak!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.