İki ceza bir arada!..

A -
A +

Nasıl ki Yarsuvat yönetimi UEFA ceza sürecinde kulübe çok hayati aylar kaybettirdi ise 'hiçbir şey yapmadan giden' Denizli de takıma hayati aylar kaybettirdi…

 

Galatasaray, UEFA'dan "1 yıllık" bir ceza yedi; "Ünal Aysal ve koruyanlar cezası!.."        Aslında "ucuz atlatılmış" bir ceza ve "ucuz atlatılmasında" bugünkü yönetimin büyük payı var!..
Galatasaray Kulübü'nü 2000'lı yıllarda Faruk Süren ve yönetimi "ne hâllere" düşürmüşse, 2010'lu yıllarda da Ünal Aysal ve yönetimi "o hâllere" düşürmüştür!..
"Koruyanlar" da, o zamanlarda olduğu gibi "Divan Kurulları" ve "kulübü bu hâllere düşürenleri ibra eden" genel kurullar ve de gene o zamanlarda olduğu gibi bugünlerde de onlardan sonra göreve gelen ve "hiçbir şey yapmayan, hesap sormayan, hovardaca harcanan, yenilen, içilen, har vurup harman savrulur gibi bol kepçe dağıtılan paraların üstünü örten" başkan ve yönetimleridir!..
Ve elbette, bu "Yağma Hasan'ın böreği" tablolarını seyreden Galatasaray camiası, camianın akil adamları ile hatta alkışlayan "UltrAslan" anlı ve de şanlı taraftar kitlesidir!..
Galatasaray gibi kökünü "ülkenin en çağdaş, en ünlü" eğitim kurumuna dayamış bir kulüpteki "bu acizlik ve bu zavallılık", dahası, "Efendim Galatasaray başkan ve yönetimleri mahkemelere düşürülmemeli" gibi, "Galatasaray'da başkanın sözü geçer, zira başkanlık sistemi vardır" gibi, Dernekler Kanunu'na Galatasaray Tüzüğü'ne aykırı olarak uydurulmuş ama "gelenek gibi gösterilen" saçma uygulamalarla da beslenince, işte gelinen durak burası olmuştur!..
Resmen ve alenen hem de "Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerine kadar uzanacak ciddi iddiaların, gelişmelerin ve uygulamaların olduğu" ortada iken, Galatasaray gibi bir camiada oynanan bu "cambaz oyunları" artık bitmelidir; herkes yaptığının, hesapsızlığının, yemese bile yedirdiğinin hesabını vermelidir!..
Vermelidir ki, ibret-i âlem olsun ve de bir daha hiçbir başkan ve yönetim böyle "kötü bir yola sapmasın", kulübe ceza aldırmasın!..
İşte tam bu sırada, yani "kulübe ceza" sürecine bir de "takıma ceza" süreci eklendi; Mustafa Denizli cezası!..
Çok açık olarak ortadadır ki; nasıl, "Duygun Yarsuvat ve yönetimi", Galatasaray kulübüne "UEFA ceza sürecinde" çok hayati aylar kaybettirdi ise, Mustafa Denizli de, "bitmesi gereken" Hamza Hamzaoğlu sürecinin sonunda göreve gelip, "hiçbir şey yapmadan gitmesi" ile Galatasaray Futbol Takımı'na çok hayati aylar kaybettirdi.
"Kendine güvendi"; çok iddialı lâflar ederek (Hata bir) göreve geldi, takımın durumunu gördüğü hâlde "gerçekleri sakladı" ( Hata iki), hemen sonra "UEFA mektubunun gelişi" ile yönetim "verdiği transfer sözünü" zorunlu olarak askıya alınca ve bu araya bir -iki kötü sonuç girince "kafayı, alınamayan oyunculara takarak", tam bir panik içinde "şikâyet ve ağlama duvarı" inşa etti (Hata üç) ve onun arkasına saklandı. Böylece, "acı sonu" kendi hazırladı; yavaş bir harakiri!..
O, bunları yaparken, herkesin "ateşte kızartmaya çalıştığı" İlhan Cavcav'ın, bir haftada üç teknik direktör değiştirip", dördüncü olarak göreve getirdiği İbrahim Üzülmez, içeride dışarıda oynadığı maçların sadece birini, "o da kapışa kapışa" kaybediyor, 5'ini kazanıp Gençlerbirliği'ni düştüğü kuyudan kurtarıyordu!..
"Hiç transfer yapılmamış olsa" dahi, ki Donk ve Linnes geldi, Galatasaray'ın kadrosu, Gençlerbirliği'nin kadrosundan daha mı kötüydü; Mustafa Hocam?..
Sen ki, bir zamanlar "ağlamak, sızlamak yerine", alınan hezimetleri tarihî zaferlere dönüştüren bir hocaydın; pes etmez, ettirmezdin!..
Bu defa, "o" Mustafa Denizli'den eser yoktu saha kenarında; tam bir hayal kırıklığı; ürkek, tedirgin, tereddütlü bir kararsız adam, devamlı şikayet eden, sızlanan bir Denizli!..
Yazık oldu! 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.