İki perdelik dram!..

A -
A +

Sahne bir: "Sporda Anarşinin Müzikoterapi ve Psikoterapi ile Tedavisi" konulu toplantı İzmir Konak Belediyesi Dr. Selâhattin Akçiçek Kültür Merkezi salonlarında yapıldı. Ne acıdır ki, "sporda anarşinin ve şiddetin bugünkü seviyelere ulaşmasında baş sorumlu olan" grupların başında gelen "spor" yöneticilerinden (Sevgili Yavuz Tunç hariç), spor yazarlarından ve futbol yorumcularından (ben hariç) tek kişi yoktu, bu toplantıda!.. Yooo pardon,"spor yazmayı çoktan bırakmış olan" ve bu toplantıyı yöneten gazeteci Ünal Tümin ile, gene spor yazmayı çoktan bırakmış olan ve bu toplantıyı İzmir'i Sevenler Platformu, Türkiye Futbol Adamları Derneği İzmir Şubesi, Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği İzmir Şubesi, Atletizm İl Temsilciliği ve Karşıyaka Musiki Derneği ile beraber tertipleyen Ege Kültür Platformu Başkanı gazeteci Okan Yüksel de o gece o salondaydılar. Başka?.. Gaziler vardı, şehit aileleri vardı ve o salonda olanların sayısı "sanatçılar ve görevlilerle beraber" 60 kişiyi bulmuyordu!.. "Eski bir sporcu ve futbolcu olan" asker - doktor ve de bestekâr Ayhan Çekiç'in şef İsmail Özçeltik'in yönetimindeki "Müzikoterapi Korusu" ile beraber katıldığı ve "sporda şiddeti önlemekte müzikoterapi ve psikoterapinin ne kadar etkin olduğunu" örnekleriyle anlattığı gece, hem "özel kanun çıkardığımız hâlde" önleyemediğimiz "spor anarşisi" olayına "açtığı yeni pencere" bakımından enteresandı ve hem de tam bir müzik ziyafeti hâlinde geçti!.. Ayhan Çekiç'e, İsmail Özçeltik'e , sanatçılar İdris Ercan'a, Elif Şenyiğit'e, Asuman Ertekin'e ve Nagihan Durguç'a hem bir spor insanı ve hem de "Türk Sanat Müziği aşığı" olarak teşekkürlerimi sunmak bir gazeteci olarak görevim!.. Merak etmişsinizdir, söyleyeyim; gazilerimiz ve şehit aileleri de geceye "kendisi de bir gazi olan" sevgili Ayhan Çekiç'in davetlileri olarak gelmişlerdi!.. Toplantıda tribünlere, "ölüm tamtamları çalan" davullar ve "Senden başka neyim var benim - Ölmeye ölmeye geldik" gibi "arabesk ve lümpen kültürün en ilkel çığlıklarını" oturtmak yerine, "müzik - spor - psikoloji harmonisini yerleştirmenin" nasıl bir değişikliğe yol açacağını başta Ayhan Çekiç olmak üzere, hem konuşmacılar ve hem de sanatçılar öyle güzel anlattılar ki!.. Neredeydi, sporumuzu yöneten "kamu" ve "özel" kesimin anlı ve de şanlı yöneticileri?.. Nerede idi, futbol medyamızın anlı ve de şanlı "Egeli" temsilcileri, yazar - çizerleri, yorumcuları?.. Hemen hemen hepsi davet edilmişlerdi ve toplantıdan haberdarlardı!.. Yoksa, "sporda ve özellikle futbolda şiddetin önlenmesini" istemiyorlar mıydı?.. Yoksa, futboldaki, basketboldaki şiddetle mi besleniyorlardı?.. Yazıklar olsun!.. Koca İzmir'in Süper Lig'de "tek takımının bile olmamasına şaşmıyorum"; bundan böyle hiç şaşmayacağım!.. Sahne iki: Yıllardır yazıp geliyorum; RTÜK, her hafta sonu hemen hemen bütün kanallarda yapılan "gece yarısı gevezeliklerini", bu gevezeliklerin özellikle "hakemlerle ilgili bölümlerini" zapt - ı rapta almazsa, tribünlerde anarşinin ve şiddetin bitmesi mümkün değildir!.. Yıllardan beri bir tane "medeni cesareti olan" hakem çıktı ve Vestel Manisaspor - Sakaryaspor maçını, "kendisine yapılan filli saldırı" sebebiyle tatil etti ve de Futbol Federasyonu da "bu maçta saldırıyı yapanların Vestel Manisasporlu olması" sebebiyle ev sahibini "hükmen yenik" ilân etti!.. Vay siz misiniz bunları yapan!!! O "gevezelik" programlarında "eski hakemler", bu "cesur ve haklı kararı veren" hakem ile "hükmen mağlûbiyet kararı alan" federasyonu yerden yere vurdular!.. Hatta, Cüneyt Çakır'a "Sen kız maçı yönet" bile dediler!.. Ama 2008 Avrupa Şampiyonası elemelerinde, "Milan - Liverpool arasındaki Şampiyonlar Ligi Finali'ni de yönetmiş olan" hakem Fandel, Danimarka - İsveç maçının bitimine 2 dakika kala "sahaya giren bir Danimarkalı'nın saldırısına uğrayınca", dikkat ediniz "sadece bir kişinin saldırısına uğrayınca", maçı tatil etti ve "3-3 devam eden" karşılamada UEFA da Danimarka'yı "3-0 yenik" ilân etti. Bitmedi; ayrıca "seyircisiz oynama, saha kapatma gibi" başka bir yığın da ayrı ceza verdi!.. Nerede, "Bu erkek maçıdır, sen kız maçı yönet" çığlıkları?.. Nerede, "Hakemin psikolojisi bozulmuşsa, dördüncü hakeme bırakmalıydı ve maç bitmeliydi" ukâlalıkları?.. Nerede, "Hükmen mağlûbiyet kararı verilir mi" eleştirileri?.. UEFA da, FIFA da, "şiddetin nasıl önleneceğini ve kimsenin gözünün yaşına bakmadan en ağır cezaların verilmesi gerektiğini" her fırsatta ortaya koyarken, "bizim hakem yorumcusu ûlemamız", her fırsatta ne kadar "sübjektif ve çağdışı kaldığını" ortaya koyacak "içi boş" eleştirilerle ortaya çıkıyor ve "futbol kaideleri ve yorumlanması konusunda" bilgisi zaten çok az olan ve "fanatik tribün liderlerinin etkisinde kalan" taraftarın "hakemlere güvenini tamamen yok edecek" programlarla "sahaların ve salonların ortasına fitili ateşlenecek bombaları" koyuyor!.. "Reyting - şöhret - para" üçgenini, hakem - yönetici - taraftar - saha - salon olaylarını, yani anarşi ve şiddeti "bu programlar" besliyor!.. RTÜK uyuyor!.. Hiç olmazsa "yeni sezon için" uyansa!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.