Sevgili okurlarım, görüyorsunuz, artık sık sık "ilahi adalet" yazar oldum!.. Ne yapayım; sahalarımızda, salonlarımızda, sporu yöneten odalarımızda "adalet, hayalet olursa", yani "adaleti, ilahi adaletin sağlaması" durağına gelinirse, başka ne yapabilirim?..
İşte son örnek:
"TV başında yalnız seyrettiğim" Akhisar-Galatasaray maçında, hem de kaç defa, zaman zaman bağırarak, kendi kendime sorup durmuştum:
"Bu hakemler, sahaya, Avrupa kupalarına katılma hakkı yolunda Akhisarspor'un önünü kesmek, Galatasaray'a yeşil ışık yakmak için mi çıkmışlar?"
"Bu orta hakem kararlı, Akhisar'ı yoldan atacak, Galatasaray'ı yolda tutacak, anladım da, ya kale çizgisi, taç çizgisi hakemleri? Orta hakemin Akhisar'ı yakmasını seyretmek için mi tonla para alıyorlar?.."
Nitekim, Akhisarspor'un "buz gibi penaltısını" vermeyerek, Galatasaray'a "penaltı" hediye ederek, "el birliği ile" işi bitirdiler, herhalde vicdanları "çok rahattır!.."
Ne var ki, işte onların "Galatasaray'a açtığı" yeşil ışığı, "yerle bir ettikleri ve Avrupa yolunu inanılmaz tesadüflere bıraktırdıkları" Akhisarspor, Osmanlıspor'dan "bir puan bile alamayarak", hem de "tık" diye kapadı ve böylece "hakem adaletsizliğine karşı, ilahi adalet" gereğini yapmış oldu!..
Herkese ve her hakeme ders olsun ve de Merkez Hakem Komitesi'nin kulaklarında çanlar çalınsın!..
Üstü kapatılan skandal!..
Beşiktaş'ın ligin en kritik maçlarından birini oynayacağı günün hemen öncesinde, spor camiasına göre "ortada fol yok, yumurta yok iken" birdenbire "siyah-beyazlı futbolculara yapılan doping testi baskını" için son derece "ağır eleştiriler" oldu. Ne var ki, ne Federasyon'dan, ne de Türkiye'de "doping" denilince ilk akla gelen "yetkili" isimden, Uğur Erdener'den "spor camiasını tatmin edecek" bir açıklama geldi.
Hayret, "bu baskından sonra, Federasyon'un Doping Kurulu toptan istifa ediyor", yani baskın tam bir skandala dönüşüyor; "arkasında ne var, ne yok" diye araştıran, soruşturan da yok!..
Sadece "kulaklara fısıldanan bir iddia" var; "Kurulun başkanı profesör bir zamanlar Fenerbahçe'de doktorluk yapmış ve de Aziz Yıldırım'ın iyi dostuymuş!.."
Buyurun yandan yakın; doğru mu, yalan mı, bilmiyoruz, zira "herkes" hâlâ susuyor!..
Şimdi "testte alınan sıvılarda yasaklı madde çıkarsa ya da çıkmazsa", her iki sonuca da spor camiamızı "nasıl inandıracağız" ki, "bu testte alınan sıvılar, inceleyecek laboratuvara gönderilirken değiştirilmemiştir!.."
Ya şimdi, Beşiktaşlı futbolculardan alınan sıvılarda, "Gökhan Gönül'den alınan sıvıda olduğu gibi yasaklı bir madde çıkarsa" ne olacaktır?..
Buyurun cenaze namazına!..
Vicdan hesabı!..
"Burak'ı sattılar" diye Galatasaray Yönetimi'ni yerden yere vuranlar, bilmem ki şimdi ellerini vicdanlarına koyuyorlar mı?..
İşte "Çin gibi bir yerde" bile Burak'ın "ne hâlde olduğu" ortada; sezon bitti, "sadece iki maç oynayabildi!.."
"Komisyon" diye verilen "1 milyonun hesabını soranlar", acaba, "o bir milyona karşılık, Galatasaray'ın kaç milyon kazandığını" hesaplıyorlar mı?..
"Oynamayan, oynayamayan" bir Burak'ın "kalsaydı", Galatasaray'a "kaça mal olacağını" bilmem ki hatırlamak isterler mi?..
Federasyon!!!
Gazetede haber: "Fenerbahçe Yönetimi, Gaziantepspor maçından önce olduğu gibi Gençlerbirliği maçı öncesinde de Okul Açık ve Maraton Üst H-I blok tribünlerinde kombine devrini yasakladı. Geçtiğimiz hafta Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) müdahalesi sonrası bu yasak kaldırılmak zorunda kalınmıştı. Fakat bu hafta yasak yeniden geldi ve tamamen uygulandı."
"Yıllardır bazı kulüplerce, kendisi de, talimatları da 'yok sayılan' bir Federasyon" ile karşı karşıyayız; ama "o kadar pişkinler" ki, hem de "bu kaçıncı defa yok sayıldıkları hâlde" var olmaya devam ediyorlar!..
Yüzleri bile kızarmıyor!..
İşte, "Efsane" efsanesi!..
"Efsane" sözünü o kadar ucuza kullanıyoruz" ki, bu "asıl efsanelere haksızlık" oluyor!..
Neymiş, "Faruk Süren, efsane başkanmış!.."
Galatasaray'ın "ekonomik bataklığa sürüklendiği" 2000'li yılları yaşamasak, "IGS skandalı" ile Galatasaray'ın başına örülen ağı, "TGS Skandalı" ile "örülmek istenen karanlık ağı" yazmasak, manşetlere taşımasak, "kulübün hacizlerden telefonlarının kapandığını", bakkalın, manavın bile "alacak ve haciz kuyruklarına girdiğini" bilmesek, Bülent'in Denizlispor'dan, Serkan'ın Samsunspor'dan alınışlarındaki gelişmelerden haberdar olmasak, yazmasak, çizmesek, neredeyse bize de inandıracaklar "Efsane başkan" efsanesine!..
Bakınız, "1955'lerden beri spor yazıyorum", daha önceleri "ne olup bittiğini" bilmem, ama bildiğim bir şey var; Galatasaray'da "efsane" denilip de "bunu hak etmeyecek" iki başkan vardır; Faruk Süren ve Ünal Aysal!..
Süren ve Aysal, "har vurup harman savurarak" Galatasaray'ı "ekonomik batağa sürükleyen" iki başkandır ve "devirlerinde gelen sportif başarılar" onları "efsane" yapmaz, yapamaz!..
"Kulübün mali yapılanmasında yaptıkları tahribat" sebebi ile Galatasaray ve geleceği hakkında "söz söylemeye bile" hakları yoktur, olmamalıdır!..
Göreviniz ağlama değil, anlatmadır!..
Sevgili kardeşim Hıncal Uluç, "öyle güzel yazdı ve anlattı" ki, Fenerbahçe-CSKA Moskova basketbol maçını anlatan "Digitürk spiker ve yorumcularını", bana "ya tekrar" ya da "o yazıya imza atmak" kaldı!..
Bakınız açık söylüyorum; maçı Aziz Yıldırım anlatsa ve de yorumlasa, "o iki arkadaş ile" yarışamazdı!..
"Hakemlerle başlayıp, hakemlerle bitirdikleri" ağlama yarışına "maç sonu" noktasını Fenerbahçeli basketbolcular koydu; Türk'ü, yabancısı "mikrofona ve ekrana gelen" 5-6 Fenerbahçeli basketbolcudan "bir tanesi bile" hakemlerden ve hatalarından söz etmedi, "Bize maçı hakemler kaybettirdi" imasını yapmadı!..
İki "eski kurt" kardeşimiz, maç sonu "maçın en iyi oyuncuları seçilmiş" plaketleri veriliyor, "onları bile görmüyor ve anlatmıyorlar"; hâlâ ve hâlâ "Hakemler de hakemler" diye, son derece "popülist" bir yakınma sendromu içinde ağlaşıyorlar!..
Yazıklar ola!..
Şaka / 2!
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, görülüyor ki, "Lucescu da, Lucescu" diye tutturmuş!..
Durum ortada; Özbek 1949 doğumlu, Lucescu 1945; yani kendisi 67 yaşında, getirmek istediği hoca 71 yaşında!..
Sormak gerek; "Galatasaray'a hoca mı getiriyorsun, yoksa kendine ağabey mi?.."