İlk adım!..

A -
A +

Türkiye Basketbol Takımı, Avrupa ikincisi oldu! Alkışlar ve tebrikler! Türk spor tarihindeki en büyük başarılardan birine imza atan takımımızı, teknik heyetini, federasyonu candan kutlarım! Sağ olsunlar, varolsunlar!. "İspanyol hakem" vesaire gibi, belki de "şampiyonluğumuzu önleyen" dış faktörleri bir yana bırakıyorum! Beni en çok memnun eden konuların başında, yıllardan beri ilk defa binlerin, onbinlerin bulunduğu spor trübünlerinde "adam gibi" bir tezahürat şeklinin baştan sona denenmesi ve "tam bir başarıya ulaşması" geldi!. Galatasaray'lar, Fenerbahçe'ler, Beşiktaş'lar, Trabzon'lar, Gaziantep'ler, ve diğerleri "takımı destekleme, coşturma bakımından" pekala "U - A Dev Adam, 12 Dev Adam" gibi bir "müziği ve sözü" trübünlerine ezberletebilir, "küfür" yerine, "ölümlü, kavgalı, savaşlı" çığlıklar yerine "bu müthiş tabloyu" spor sahalarına oturtabilirler! Örnek, enfes... Örnek, hatta "bütün dünyaya örnek olabilecek" bir adım!.. Dünya medyasının "hayranlıkla söz ettiği", şampiyon Yugoslavlar'ı bile "temposuyla dans ettiren" bir spor, bir kültür, bir sanat, bir fair-play, bir müzik, bir şov ve de onbinleri "tek yürek, tek nefes yapan" özlediğimiz bir tribün olayı!.. Neden futbolumuzda olmasın? Ama nerede o kafa? Avrupa ikincisi olduk, ama "iş bitmedi!" Bu ilk adımdı; "iş yeni başladı!" Bundan sonra hedef Dünya Şampiyonları, olimpiyatlar ve Avrupa birincilikleri!. Olur mu; elbette olur!.. Amma... Evet, "amması var!." Başta Galatasaray, sonra Fenerbahçe ve Beşiktaş "basketbolu üvey evlâtlıktan da beter ettiler!." Yönetimlerin "gözlerini futbol bürümüş", açıkça ilân ediyorlar ki; "basketbol da neymiş?" Müessese kulüpleri de "pes edenler, etmek üzere olanlar" diye peş peşe "havlu atmaya başladılar!" "Kriz" basketbol okullarını ve alt yapıları vurdu! Bu bir! Anlı - şanlı spor, pardon "futbol medyamız", çok değil bir hafta sonra basketbolu da "diğer spor bronşları gibi" unutacak! "Almanya'yı yenip finale kaldığımız dakikalarda", Şansal Büyüka ile Erman Toroğlu'nun "kendi kanallarında" Kocaeli - Fenerbahçe ve Galatasaray - Antalyaspor maçının peşinde koşuşturmaları, "medyamızın kafa olarak hâlâ nerelerde olduğunu çok iyi gösteriyordu!" Bu iki!.. Yugoslavlar, her maç gibi bize karşı da 10 -12 kişi ile oynadılar! Her çıkanın yerine giren "çıkanı aratmıyordu!" Biz öyle miydik? Bütün bir şampiyonayı, "bazı maçlarda 1", "hatta 2", çok az maçı "5 kişi ile oynadık!" Hadi, bazı maçları iltimas ederek, "6 - 7 kişi ile oynadık" diyelim! İşte Yugoslavya ile aramızdaki "sayı farkının, madalya renk farkının asıl sebebi bu!" Ne zaman ki, biz de "bütün maçları en az 10 kişi ile oynayacak duruma geliriz", işte o zaman "gümüş, altın olacaktır!" Peki, kulüpler "üst üste havlu atarken", söyler misiniz bana bu nasıl olacak? İşte, bu da üç!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.