Geçen sezonun "en iyi Avrupa ve Alman takımlarından biri olan" Bayer Leverkusen önündeki Galatasaray'ı beğendim!. Mevsim başı olmasına ve "yenilerle eskilerin birbirlerini tam olarak tanımamasına rağmen", takım oyunu düzeyinde "önemli" merhaleler kat ettikleri ortada idi!. Futbol bakımından "mevsim başı olgunluğu" nerede ise üst düzeyde göründü!. Lig başlayana kadar "taktik anlamda" daha da ileri gidecekleri ortada!.. Ne var ki; "oynadıkları futbolu" skor levhasına yansıtamıyorlar.. Çünkü... Golcüleri yok!.. İşte bütün mesele... Daha önce de yazmıştım; "golcülük bir yana" rakip kaleye "doğru dürüst şut atan" adamları bile yok!.. "Cılız" bir kaç şut, adeta "kaleci çalıştırır" gibi; o kadar... Bir de Leverkusen'in attığı gole bakın... Art arda "üç gollük isabetli ve sert şutun sonunda" skor tabelasını değiştiriyor, adamlar.. Biri defansa çarpsa... Ötekini kaleci kurtarsa... Beriki "sonunda" gol oluyor!... "Bizimkiler" kaleye şut atmaya korkuyor, korkmadığında da ya "kaleci çalıştırıyorlar" ya da "hava topu gibi" tribünleri dövüyorlar!.. Galatasaray Kulübü'nün geçmişten kalan "büyük bir mali sıkıntısı var"; doğru!.. Bu sebeple, başkan Özhan Canaydın, genel kurul öncesinde ve genel kurulda verdiği "üç yıldız alacağım" sözünü tutamıyor; haklı!.. Amma... Galatasaray ne yapıp yapıp "bir golcü almak zorunda!.." Bakınız, yazıyorum ve altını da çiziyorum; çok değil, "hiç olmazsa", Fenerbahçe'de doğru dürüst oynayamayan "Oktay kadar" bir golcü!.. Herhalde, Özhan Canaydın'ın "buna gücü vardır" ve olmalıdır!.. Terim takımına güveniyor; iyi de ediyor!.. Ama "güveneceği bir golcü yoksa" ve "olmazsa", takım istediği kadar "iyi olsun"; ne yazar?