İmza toplamanın dayanılmaz hafifliği!..

A -
A +

Neymiş, "Okan alındı" diye imza toplayıp, Galatasaray Genel Kurulu'nu olağanüstü toplantıya çağıracaklarmış!.. Vay.Vay.Vay. Galatasaray "kara günler yaşarken", maddi bakımdan da, manevi bakımdan da "Galatasaray'ın onuru ve gururu" yerlerde sürüklenirken, "kılları kıpırdamayanların", Galatasaray'ın "büyük başarılarına imza atmış" bir futbolcunun Galatasaray'dan gidip, sonra yeniden dönüşünü "onur-gurur-vatan - millet-Galatasaray" yaygaraları ile abartıp, meseleyi "kan davası" hâline dönüştürmelerini ibretle, hayretle seyrediyoruz!.. Fenerbahçe'nin "Aziz Başkan'ın büyük dirayeti ve cesareti ile" kurtulduğu "gruplar" olayı, bu defa Galatasaray'da hortlatılmak isteniyor, ne acı!.. Galatasaray'ın "en kritik zamanlarında, en kritik kararların alınacağı" genel kurulların 5 - 6 yüz üye ile, bilemediniz bin - bin beş yüz üyenin katılımı ile yapıldığını biliyoruz; şimdi "Olağanüstü Okan Genel Kurulu'nun toplanması için", üye tam sayısının beşte birinin imza vermesi gerek; yani 2 binden fazla imza!.. Galatasaray adına güler misiniz, ağlar mısınız?.. Galatasaray'ı bu duruma düşürmeye kimin hakkı var?.. 300 trilyona yaklaşan borçlarda, stat skandallarında, TGS skandallarında, Cayman Adaları skandallarında, off-shore banka skandallarında, bakkalın ve manavın bile haciz-icra kuyruğuna girdiği, kulübün telefonlarının haczedildiği günlerde yaşanan büyük acılarda bile "toplanmayan" imzalar, bugün "Okan alındı" diye toplanacak, öyle mi; hadi canım siz de!.. Galatasaray'ı "böyle" bir duruma düşürenlerin utanmaları ve aynanın karşısına geçip "Ben nasıl bir Galatasaraylıyım" sorusunu kendilerine sormaları gerek!.. Bilmeliler ki; "Galatasaray'ın karışmasını canı yürekten isteyen" Fenerbahçe medyası için "bulunmaz" birer kaynak oluyorlar; bravooo!.. Neymiş, Faruk Süren beyefendi, "Okan oynadığı sürece, hiçbir Galatasaray aktivitesine katılmayacakmış"; aman ne üzüldük, ne üzüldük!.. Yukarıda "birkaç satırda anlattığım" acı tablonun "en büyük aktörü olan" Faruk Süren, "mahcûbiyet içinde" susup oturacağına, nasıl hâlâ ortalarda dolaşıp konuşuyor; şaşıyorum!.. Neymiş; "Şükrü Ergün'ün, Celâl Gürcan'ın istifaları ceplerindeymiş!.." "İstifa cepte olmaz", yazıldıysa "masaya konur"; işte o kadar!.. Bilinmelidir ki, Okan olayında, "Galatasaray yöneticisine yakışmayacak" sözler sarf eden Şükrü Ergün'ün istifa etmesi de, Galatasaray'a hiç ama hiçbir şey kaybettirmez!.. İşte, Hakan Şükür ve arkadaşları, Okan'a sahip çıktılar; "şimdi", doğru olan budur; Okan'a saldıranlar yakın bir gelecekte mahcûp olacak ve Okan'ı alkışlayacaklardır; bekleyip göreceğiz!.. > At martini!.. Ne hesap soran var, ne de "Ne yapıyorsun, ne yazıyorsun arkadaş" diyen!.. Yapanın da, yazanın da, haberi sayfaya koyanın da, manşet yapanın da yanına kâr kalıyor!.. Kaybeden, hep mesleğimiz, itibarımız, inanırlılığımız, güvenilirliğimiz oluyor!.. İşte size "manşet" bir haber: "Totti, Fenerbahçe'de!.." İtalya Dünya Kupası'nda finale kalmışken ve Totti göklere çıkarılırken, üstelik Milan'ların, Juventus'lerin, Fiorentina'ların, Lazio'ların küme düşürülmeleri an meselesi iken ve İtalya liginde 'öteki' büyükler olan İnter'in, Roma'nın "önü açılmışken", Romalı Totti'nin "Fenerbahçe'ye geleceğine dair haber yapmak" için, "hayal gücünü de çok aşan" bir atmasyon becerisine sahip olmak gerekiyordu; birileri bunu başardı!.. Ama "yalancının mumu yatsıya kadar bile yanmadı"; Fenerbahçe Kulübü "resmi açıklama" ile haberi yalanladı; "Totti ile ilgilenmedik bile!.." Bilmiyorum, "Totti haberini yapan" muhabire hangi madalya verildi ve bu haberi manşete çeken spor müdürü hangi ödülü aldı? > Zidane haklı mı, haksız mı?.. O kadar tartışıldı ve o kadar çok lâf edildi ki, ben "kendi düşüncemi" lâfı uzatmadan söyleyeyim: Zidane, "insan olarak" isyanında ve "tos vurmakta" haklı idi; zira "Materazzi" adındaki kendi deyimi ile "cahil" bir adam tarafından "iğrenç" şekilde hakarete ve tacize uğramıştı!.. Zidane, "sporcu" olarak, hele hele "Fransa Milli Takımı'nın kaptanı" olan çok tecrübeli ve büyük bir futbolcu olarak o hareketi yapmakta haksız, hem de çok haksız idi!.. "Zidane olmak" kolay değildi, ama Zidane, hem de "futbol yaşamının finalinde, çok az futbolcuya nasip olacak müthiş ve muhteşem bir finişi tamamlamak üzere iken" kolay yolu seçti, "Materazzi" denilen "sıradan bir adamın" çirkin tahrikine kapıldı; yazık etti!.. "Pişman değilim" diyor ama, her geçen gün, hem de "ne kadar pişman olduğunu" çok iyi anlayacak!.. Bir sözüm de, ona "Altın Top Ödülü" veren FIFA'ya; "o ödül geri alınmalıdır"; spora hiç ama hiç yakışmayan bir hareketi milyarlarca TV seyircisi önünde yapan kişi, kim olursa olsun "böyle bir ödülü almaya lâyık değildir" ve olamaz!.. > Ya devlet ihalesi ya yöneticilik!.. Haber "doğru ise", müthiş!.. Hem kulüp yöneticiliği, hem de müteahhitlik yapan kişiler, "devlet ihalelerine giremeyeceklermiş"; bunu sağlayacak kanun tasarısı hazırlanıyormuş, Meclis'e getirilip, kanunlaştırılacakmış!.. Evet, "müthiş" bir haber bu!.. Haber gerçekleşirse, devletten aldıkları ihalelerle "para babası olanların", devletin, yani milletin, yani bizlerin paralarıyla "kulüplerde har vurup harman savurmasının" ve böylece "türlü - çeşitli iddia ve söylentinin" önü kesilmiş olacak!.. Biz, "kulübe üye bile değilken", hatta "sporun S'sinden, futbolun F'sinden haberi yokken" kulüp başkanlığına aday olması için ikna edilen, genel kuruldan bir gün önce "üye yapılan" nice "para babası" müteahhit başkanlar biliyoruz!.. Bugün de "nice" başkanlar, yöneticiler var kulüplerimizde devletten "nice" ihaleler aldılar, alıyorlar!.. Sonra da bir yığın iddia, bir yığın söylenti, ondan da öte "ihbarlar", soruşturmalar ve de davalar!.. Kanun yasalaşırsa, devlet de, spor da, kulüpler de ve yöneticilik yapan müteahhitler de kurtulacak bu iddialardan, ihbarlardan, şaibelerden, davalardan!.. Girişimi alkışlıyor ve bir an önce hayata geçirilmesini bekliyoruz!.. > Kime ceza?.. Duydum; inanamadım, yazıyorum; sizler de ister inanın, ister inanmayın!.. Türk Hava Yolları, Türk Milli Futbol Takımı'nın sponsorluğunu bırakmış!.. Yılda "bir milyon dolar" ve "seyahatlerinde Milli Takıma yüzde 20 indirim" sağlayan bu sponsorluğunun, Türkiye'nin tam 9 maçını deplasmanda oynayacağı "Avrupa Şampiyonası Grup maçlarına başlayacağı sırada" sona erdirilmesindeki sebep ne ola ki?.. Acaba, içlerinde "bazı" haşmetlûların da bulunduğu "bazı" çevrelerce istenmeyen ama "Federasyon Başkanlığı koltuğuna oturması önlenemeyen" Halûk Ulusoy'a ceza mı verilmek isteniyor, yoksa , yoksa cezalandırılan "Ay-Yıldızlı" forma mı?.. "Ay-Yıldızlı Türk Milli Takımı'nın sponsorluğunu yapmak" bir hava yolları şirketi için büyük onurdur; tanıtımdır, reklâmdır; hele hele bu "1 milyon dolarlık ve yüzde yirmi indirimli" bir sponsorluksa, "bu sponsorluğa talip olacak" çok hava yolları şirketi bulunur!.. Dedim ya, "habere hâlâ inanamıyorum"; inşallah şakadır!. > Spora nasıl bakıyoruz?.. Elvan Abeylegesse. Binnaz Uslu. Eşref Apak. Süreyya Ayhan Kop. Tezeta Dengersa. İşte size "dünya pistlerinde" madalya üstüne madalya toplayacak beş büyük atlet!.. Şimdi spor okuyucularıma, yok yok "onları bıraktım", spor yazarı arkadaşlarıma soruyorum: Avrupa Atletizm Şampiyonu geldi, gelecek; "bu beş büyük atletin ne yaptığından, nerelerde olduğundan" haberi olan var mı?.. Ucundan kulağından, şöyle ya da böyle "bazı duyumlarımız var" ama, işin gerçeğini tam olarak kim biliyor, kaç kişi bilebiliyor?!.. Nerede, "atletizm" yazarlarım, yorumcularım?.. Nerede atletizm federasyonum?.. Nerede, bu atletlerin hocaları, menajerleri?.. Sporların anasından "bu kadar uzakta" kalmışsak, sporda bir arpa boyu ileriye gitmemiz mümkün mü?.. Bizler, Fenerbahçe'nin başından savdığı Daum "Galatasaray'ın şampiyonluğu için ne demiş, neden demiş" ona bakalım; atletizm de neymiş?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.