Deniyor ki; "Falancaya gitmiş, 'Ben hastayım, gel benim başkan vekilim ol, bütün işleri sen yönet, ben sadece temsil için başkanlık koltuğunda oturayım' demiş!.." Deniyor ki; "Filancaya gitmiş, 'Bak aday olup olmayacağımı, senin önün kapanmasın diye erken açıklamıyorum. Aslında aday olmayacağım, bunu şimdi açıklarsam bir yığın aday çıkar, önünü keserler. Sen çalışmanı yap, ben son dakikada aday olmayacağımı açıklarım, sen kazanırsın' demiş!.." Deniyor ki; "Falancayı da alacağım, filancayı da alacağım, birbirleri ile çalışmak istemiyorlar ama, ben onları da aynı yönetimde çalıştıracağım, yıllardır beni destekleyip de, şimdi karşıma geçip başka aday çıkarmayı düşünen o duayenlere de gücümü göstereceğim. Görecekler bakalım, duayen kimmiş' demiş!.." Deniyor ki; "Seçimi kazanmak için bundan önce listesine alıp, bir dönem sonra yüzüstü bıraktığı kişilerin bile ayağına gidip, onlara 'Ben büyük hata yaptım, seninle yeniden çalışmak istiyorum' diyormuş!.." Deniyor ki, deniyor ki, deniyor ki; "Diyormuş da, diyormuş!.." "Galatasaray tarihinin en kötü dönemi" olarak nitelendirilen bir sürecin başkanı olan Özhan Canaydın konusunda taaa İzmir'lere, Urla'lara kadar gelen "bu kulis fiskoslarına inanmak" istemiyorum!.. Ama "öyle" kişilerden duyuyorum ki, "Acaba" demekten de kendimi alamıyorum; kısa bir süre sonra tekrar aynı noktaya dönerek, kendi kendime soruyorum, hem de bir defa değil, beş defa, on defe, yüz defa tekrarlayarak: Bir insan "hastalığını" öne sürerek, "Ne olur bir dönem daha başkan kalayım, kulübü siz yönetin, karışmayacağım" diye kulis yapar mı, yapabilir mi; yok, yok, inanmam güç, hatta imkânsız!.. Hele hele bu kulüp "Galatasaray" olursa?.. Bu söylenenler "gerçek değilse", günahı "söyleyenlerin" boynuna!.. Yoook, "doğruysa", Özhan Canaydın'ın "Galatasaray Başkanı olarak" kendisini de, "koca" Galatasaray'ı da "böylesine küçük düşürmeye hakkı" var mı?.. "Hastalık, ömür, ölüm" gibi bir büyük kulübün kongre kulisinde "hiç konuşulmaması gereken" mefhumlar, "pazarlık masalarına" konur mu?.. Hayır, hayır, Özhan Canaydın'ı çok ama çok eleştirdim ama, "bunlara inanmam mümkün değil"; yapmaz!.. "Bunlar" seçim öncesi "uydurulan" karalamalardır; "Galatasaray Başkanlığı'na kadar yükselmiş" bir zatın "kendisini de, kulübünü de küçültecek" böyle bir "seçim taktiği" uygulamasının içinde olacağına "beni inandıracak" hiçbir güç de dünya yüzünde mevcut değildir!.. Zira, "hırsın bu kadarına aklım ermez"; onun için ben de diyorum ki; Özhan Canaydın "Böyle başkan kalacağıma, döner evimde otururum çok daha iyi" diye düşünecek kadar aklı başında bir insandır!.. Bekleyelim bakalım, zaman ne gösterecek?.. >> Bitti, gitti!.. Trabzonspor genel kurulunun ertelenmesindeki oyun ortaya çıktı!.. "Aidatını yatırmayan" bir üyenin "genel kurula katılmak için" yaptığı bir mahkeme müracaatını "bahane ederek", genel kurulu "bugünlere erteleyen" başkan ve yönetiminin maksadı, meğerse "tüzük tadilatı yapmak, mahkemeye yapılan müracaatın işaret ettiği hukuki boşluğu doldurulmak değil", tam bir "şark kurnazlığı" ile "kulüpten alacaklarını görevi bırakmadan tahsil edebilmek için" zaman kazanmak imiş!.. "Bir sponsordan alınan para" ile başkan ve yöneticilerin "alacakları" karşılanmış, işlem tamam!.. "Aidatını ödemeyen üyenin mahkemeye müracaatı konusuyla da, yeni seçilecek yönetim uğraşsın efendim"; bunca yıldır, bunca dernekte "geçerli olan" ve Dernekler Kanunu'na da uygun olan "aidatlarını ödemeyen üyelerin genel kurullara katılamayacağı" uygulamasına itirazın "birdenbire" Trabzonspor Kulübü genel kurulunu "erteleme bahanesi" olarak kullanılması ve bugün görünüyor ki, bu gerekçenin tamamen "fos" çıkması ne gam?.. Oldu da bitti maşallah, "Biz paramızı kurtardık, gerisi iyi olur inşallah!.." Biz de ilâve edelim: "50 milyon dolar borçla kulübü bırakıp giden" ve giderken bile "camiaya son dakika transferi fiyaskosu yaşatan" bir yönetimden sonra, "yeni seçilecek" yönetim kurulu, Trabzonspor'a hayırlı ve uğurlu olur inşallah!.. >> İşi zor!.. Futbol Federasyonu'nun "yeni" başkanı, "daha genel kurul ve seçim yapılmadan" belli oldu; futbolumuzda "özerklik ve demokrasi" demek ki buymuş!.. Siyasetin "Halûk Ulusoy Federasyonu'nu tasfiyeye karar vermesi" ile duyulmuştu futbolumuzda Hasan Doğan'ın adı, sonra "o ad" az ya da çok gündemde hep kalmaya devam etti!.. Levent Bıçakçı Federasyonu'nun, arkada duran "asıl" patronu idi!.. Şimdi "ramp ışıklarına kendisi çıktı"; çıkarken sahneye konan senaryoya inanmam güç; "İstemiyormuş ama yoğun ısrarlar karşısında ve hiç kimse işime karışmayacak şartı ile kabul etmiş!.." "İstemeyen" Şenes Erzik gibi yapar; "İstemiyorum, yokum, ısrar etmeyin!.." Kulüpler, Hasan Doğan'ı "kara kaşı, kara gözü için istemiyorlar"; kulüplerin derdi "Makyavel'e nanik yapacak kadar" açık: "Sizi boşuna seçmedik, şimdi diyet ödeme zamanı; şu vergileri indirt, borçlarımıza çare bul, maçlarımıza istediğimiz hakemleri ve gözlemcileri verdirt, statlarımızı yapmak için her desteği ver, bu konudaki sorunları ve pürüzleri çöz, maç naklen yayın ihalesini büyükler ve büyük medya holdingleri lehine yeniden düzenle, Anadolu kulüplerinin bu düzenlemeyle ortaya çıkacak kayıplarını Federasyon bütçesinden kapat, Kulüplere belediye bütçelerinden yüzde bir pay verilmesi ile ilgili kanununu çıkart" ve kim bilir daha neler neler!.. İşi zor Hasan Doğan'ın!.. Bir tarafta gelişmelerin "talihsiz" bir şekilde federasyonunun sırtına yüklediği "siyasetin taşeronu" imajını yok edebilmek için, bu konuda ısrar edecek olan "muhalif" cephe ile mücadele, diğer tarafta "batak hâldeki" kulüplerin bitmek bilmeyecek istekleri!.. Allah kolaylık versin!.. >> Özalak'ın ardından!.. En olgun çağında bir kalp krizi ve Temel de gitti!.. Galatasaray maçları için İzmir'e, Ege'ye geldiğinde ya da ben İstanbul'a gittiğimde çok seyrek de olsa zaman zaman "maç seyri için" Hıncal'ın evine geldiğinde kucaklaşır, hasret giderirdik, sevgili Özalak'la!.. Çokluk Galatasaray'ı konuşurduk, dertleşirdik!.. Dün sabah internette gazetelere göz atarken, "Onu kaybettiğimiz" haberini görünce donup kaldım!.. Hey gidi koca Temel hey!.. Spor basınımız da, Galatasaray da "iyi bir gazeteciyi ve iyi bir Galatasaraylıyı kaybetti"; nur içinde yatsın!.. >> Tarih düşmek!.. "Kral öldü, yaşasın kral" zihniyetine çok yatkın olduğumuzu gösteren bir örnektir; Ayhan Bermek'in adaylığı ilân etmesi ve daha sonra çekilmesi sırasındaki görüntüler!.. "Aday olduğunda" haberlerini nasıl verdik bizler, spor basını olarak, açıklamalarını nasıl koyduk; ardından ne yorumlar yazdık ve de "adaylıktan çekildiği" haberinin verilmesi nasıl oldu?.. Ey okuyucularım, Bermek'in "adaylıktan çekiliş açıklamasını" basınımızda göreniniz, okuyanınız oldu mu?.. Aslında "futbolumuza tarih düşecek kadar" önemli ve anlamlı bir açıklama idi, Ayhan Bermek'in "neden adaylıktan çekildiğini" yazılı bir metinle anlatması!.. Herkes okusun, "isteyen ibret, isteyen ders alsın" diye tamamını sütunuma alıyorum: "Hukukun üstün olduğu, şeffaf, adil, tarafsız ve tutarlı bir yönetim için güçlü bir kadro ile 23 Ocak 2008 günü Türk Futbolu'nun yarınları için yola çıktığımı açıklamıştım. O günden bugüne kamu vicdanından aldığım güçle 'temiz futbol' için savunduğum projelerimi, sizlere her fırsatta aktardım. Seçime bir hafta kala Kulüpler Birliği Vakfı'nın 130 oyu temsilen tek bir isimi aday göstermesi, demokratik bir seçim sürecini imkânsız hale getirmiş, seçim sonucunu bugünden ortaya koymuştur. Bu yaklaşım, şu ana kadar fikirlerime destek veren imza sahibi delegeleri de tedirgin etmiştir. Birkaç kişinin ortaya çıkardığı karmaşa ortamı, bugün yenilikçi yaklaşımların tartışılacağı, Türk Futbolu için fayda sağlayacak bir rekabet ortamını imkânsız hale getirmiştir. 45 yıllık spor geçmişim, bilgi ve birikimimle bugü n 'son'u gördüğümü ilân ediyorum. Bugüne kadar savunduğum bütün fikir ve projeleri, yaşamım boyunca Türk Futbolu için savunmaya devam ederken bundan sonra gençlerin, bu fikirlerin uygulayıcısı olacağına tüm kalbimle inanıyorum. Dün olduğu gibi bundan sonra da futbolun gerçek sahibinin, başta basın olmak üzere temiz futbol taraftarları olduğunu görmekteyim ve onlardan aldığım güçle her şeye rağmen yarınlardan ümitliyim. Kulüpler Birliği Vakfı'nın kararının Türk Futbolu'na hayırlı olmasını temenni eder, ekibimin ortak kararıyla başkan adaylığından çekildiğimi bilgilerinize sunarım." Bermek'i de gerek aday oluşu ve gerekse adaylıktan çekilişi sırasında "dimdik" durduğu ve "doğruyu yaptığı" için kutluyorum!.. Göreceğiz, bu acı tablo onun Türk Futbolu'nda bitişi değil, "yeniden" doğuşu olacak!..