Galatasaray'ın Futbol Direktörü Cenk Ergün'le yapılan "soru/cevabı" birkaç defa okudum; "konuşmasa" daha iyi olurdu; bazı cevapları güldürüyor, insanı!..
Çıktığı TV ekranlarında "kulübün mali durumundan ve transferlerden söz ederken", hem "Başından sonuna kadar işin başındaydım" diyen, hem de "bir tanecik bile doğru ve net rakam söyleyemeyen" Galatasaray Başkanı, "en sonunda" dedi ki; "Herkes futbolun başında kardeşimin olduğundan söz ediyor, halbuki futbolun başında Futbol Direktörü Cenk Ergün vardır!.."
Peki, "futbolun başında Cenk Ergün varsa", haftalardır "kıyamet kopuyor", TV'lere "kendisi çıkmak zorunda kalıyor", gazetecilere "devamlı" Hamza Hoca muhatap oluyor, o da "konuştukça batıyor, battıkça dağıtıyor", nerededir bu "Futbol Direktörü?.."
Sabah Gazetesi çarşamba günü konuşturmasa, ara ki bulasın!..
Ona da, basın ve kamuoyu ile iletişim konusunda Galatasaray'da yürütülen bu "çağdaş(!)" sisteme de, dahası, "Galatasaray'ın futbolundan sorumlu olan" Futbol Direktörü'nü bulup düne kadar ramp ışıklarına çıkarmayan, çıkaramayan spor basınımıza da "gülmek" gerekmiyor mu?..
Galiba, "9 sezonda, 5 başkanla, 12 teknik adamla çalışmasındaki, 5 şampiyonluk görmesindeki büyük sır", Sabah Gazetesi'nin "Florya'daki futbol aklı" diye takdim ettiği Cenk Ergün'ün, "Dünya yıkılsa, sütre gerisinde böylesine saklanmayı iyi bilmesi"; helâl olsun!..
Onunla yapılan "soru/cevabı" birkaç defa okudum; doğrusu ya, "saklanmakta haklı olduğuna karar verdim", zira "konuşmasa" daha iyi olurdu; bazı cevapları güldürüyor, insanı!..
Diyor ki; "Melo bize dürüst davrandı. Gitme isteği hiç bitmedi!.."
Peki be kardeşim, "Gitme isteği bitmeyen, gitmek için transfer ayında Brezilya'da, İtalya'da çalmadık kapı bırakmayan", o kapılar, "Galatasaray'ın istediği bonservis bedeli yüksek bulunarak" kapandığında, kulüp ve takım disiplinini pas pas ederek dönüp kampa geç katıldığında, taraftara, "Galatasaray'a dürüst davranan (!) bir sporcu olarak" hiç sıkılmadan "Ben bir yere gitmek istemiyorum, ben Galatasaray'dan ayrılmam" mesajları veren Melo değil miydi?..
Bu "çirkin tilki kurnazlığı" senaryosuna neden müsaade ettiniz, Galatasaray TV'nin bile alet edilmesine izin verdiniz? Dahası, ortalıkta "kahraman gibi dolaşmasını" önlemediniz ve de Levent Tüzemen gibi kardeşlerimizin hâlâ ve hâlâ "Melo da, Melo" diye yazıp çizmeye devam etmelerinin yolunu kapamadınız?..
Cenk Ergün, mülakatında, Başkan'ının "durmadan tekrarladığı" UEFA Tehdidi'ni yineleyerek, "yıldız transfer yapılmaması" konusunda "malum" teraneyi "ısıtıp" gene sofraya koyuyor!..
Hiçbir "aklı başında yorumcu" çıkıp da, "Galatasaray neden yıldız futbolcu transfer etmedi, transferde Fenerbahçe'yle, Trabzonspor'la yarışmadı" demedi; "bu palavranın arkasında saklanmak", Başkan'a da, yöneticilere de, Cenk Ergün'e de yakışmıyor!..
"İstenilen", sadece ve sadece "3 kupalı, 4 yıldızlı takımın, eksik yerlerine 'nokta' transferler yapılması" idi. Yorumcular, "Hiç olmazsa geçen yıl Şampiyonlar Ligi'nde düşülen duruma düşülmemesi" için, öncelikle "stopere ve Melo gidecekse onun yerine, mümkün olursa iki beke ihtiyaç var, bu eksikler tamamlanmalı" dediler.
"Podolski'den, Bilal'e pahalı olmayan 8 transfer yapıldı, Sinan Gümüş 'devamlı' kadroya girdi"; ama görüldü ki, "önemli bazı eksikler", gene eksik kaldı; halbuki Beşiktaş'ın "eski" futbol direktörü Önder Özen hocamız, "Atletico Madrid maçından sonra" TV ekranlarında bakın "nasıl" anlatmıştı, gerçeği:
"Her transfer sürecinde, Güney Amerika başta, dünyada bonservisi elinde yüzlerce genç ya da tecrübeli futbolcu vardır. 'Sıfır bonservis bedeli" ile çok para harcamadan, 'iyi bir izleme ve seçim' ile Galatasaray eksiklerini, gediklerini kapatabilirdi, bu yapılmadı. Onun için Galatasaray'ın saha içi problemleri, transfer ayının taa başında başladı!.."
Bilmem, "Galatasaray'daki transfer planlaması ve uygulamasındaki büyük hatayı" bu açıklamadan daha iyi ne anlatabilir ki?..
Bitmedi, devamı, "yarın" Uluçmarket'te!..