Sadece, "Ben Türküm" diyen ve Pekin Olimpiyad'ında tribünlerdeki 90 bin, ekran başındaki milyonlarca dünya vatandaşı önünde "Türk Bayrağı ile gümüş madalyasını kutlayan" Elvan'a ve "Elvan gibilere" değil, "Mimar Sinan'lara kadar giden bir yolda", en az "kendileri kadar Türk olan" ve "kendilerinden bu ülke, bu bayrak, bu ay yıldızlı forma için milyon defa" daha büyük işler yapan ölmüş ya da yaşayan binlerce Türk'e hakaret ediyorlar; "ırkçılık" yapıyorlar!.. Utanmalılar!.. Durmadan diyorlar ki; "Bunlar devşirme, bunlardan Türk olur mu?..Bunlar Türk çocuklarının önünü kesiyorlar!.." Tersinden başlayalım; "Türkiye'de spor yapan" Türk çocuklarının sayısı yüz binleri, milyonları aşıyor; "bunlar" dedikleri, "devşirme dedikleri" sporcuların sayısı ne kadar acaba; 50 mi, 60 mı; hadi biraz abartalım; 100'ü buldu mu?.. Yüz binlerce, milyonlarca Türk çocuğunun önünü, bunca spor branşında "bu kadarcık" sporcu mu kesecek?.. "Devşirme" diye küçümsenen "bu sporcuları", geçen, yenen, "onlardan daha iyi" sporcularımız var da, "onları milli takımlara çağırmayıp", tam bir "ırkçı" görüşle "devşirmeler" diyerek ayrımcılığa tabi tuttuğumuz bu sporculara mı "ay yıldızlı forma giydiriyoruz?.." Bu nasıl "yol kesmedir"; biri bana anlatsa da, öğrensem?!.. Bitmedi; "bir zamanlar Osmanlı ülkesi olan" Habeşistan'dan "o zamanlar gelen" ve "İstanbul'a yerleşen" bir ailenin kızı olsaydı Elvan; ona "devşireme" diyecek miydik?.. Peki, "böyle bir ailenin çocuğu olarak" doğduğu zaman "Türk" dediğimiz Elvan ile, "kendi isteğiyle, bilinçli olarak" Türkiye'ye gelen, "Türk olan" ve olimpiyad kürsülerine, Dünya ve Avrupa Şampiyonaları kürsülerine "ay - yıldızlı forma" ile çıkan, pistlerde Türk bayrağı ile ve "büyük bir mutlulukla başarılarını kutlayan", ay yıldızlı bayrağı gönderlere çektiren Elvan arasında ne fark var?.. Kendilerini sözüm ona "Türkçü sayanların bu kafasıdır" ki, bugün bu güzelim ülkede "Kürtçülerin, Çerkezcilerin, Lazcıların, Ermenicilerin, Rumcuların, Pontuscuların, internet sitelerinde fink atmalarına sebep oluyor"; sen "bu kafayla, böyle yaparsan", "Ben elin oğluyum" diye düşünenler ne yapmaz?.. Dahası; "bu ayrımcılık" çok açıktır ki; "bir anayasal suçtur!.." Anayasamızın "Başlangıç" bölümünden: "Türk Vatanı ve Milletinin ebedî varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı." Ne demişti Atatürk; "Ne mutlu Türküm diyene!.." Atatürk'ün "Anayasa'ya geçen milliyetçilik anlayışı" budur!.. Elvan "Ben Türk'üm" diyorsa, en az "Bunlar devşirme, Türk çocuklarının önünü kesiyorlar" diyenler kadar, benim kadar Türk'tür!.. Bitmedi; Anayasa'nın "Başlangıç" bölümünde deniyor ki: "Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine ." Ve de; "Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve "Yurtta sulh, cihanda sulh" arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu ." Daha ne desin Anayasa; "Elvan'ın ve Elvan'ların haklarının"neler olduğunu daha açık nasıl yazsın?.. Bitmedi; "şunları" da söylüyor Anayasa: "MADDE 66.- Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir." Ve nihayet, şu "Devşirmeler" diye yazıp çizenlerin "beyinlerine çakmaları gereken" Anayasamızın "ünlü" 10'uncu maddesi: "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar." Bu madde "baştan sona" iyi okunmalı ve iyi yorumlanmalıdır; aslında madde "yoruma bile gerek göstermeyecek kadar" açıktır!.. Elvan'ı, yarışta da, yarıştan sonra da ekranlarda izlerken, "bu gencecik Türk kızıyla iftihar ettim"; gözlerim mutluluk yaşlarıyla dolu olarak, "bu yaşımda" evimin salonunda "sağ yumruğum havada" zafer çığlıkları attım!.. "Olimpiyad'ın en ağırlıklı, en özüne uygun, en çok seyredilen ve de ana branşı" olan atletizmde "o yarışı çıkaran" ve "o kürsüye çıkan" Elvan, bir atletizmsever olarak bütün hayatım boyunca "görmek için hasretle beklediğim" en büyük armağanı verdi bana!.. Sağ olasın Elvan!.. Seni alnından binlerce defa öpüyor, öpüyor, öpüyorum!..