İşine saygı duymak!..

A -
A +

Koca koca adları var, ünleri Türkiye'yi sarmış, gazeteler, TV'ler "kucak dolusu" para verip, onlara yorum yaptırıyor, yorum yazdırıyor; buraya kadar tamam da, itirazım, "o ünlere, o isimlere, o paralara yakışacak" bir ciddiyet içinde olmamalarına!.. "En iddialı olanlardan" Rıdvan Dilmen'le ilgili olarak birkaç defa yazdım, Dünya Kupası'nda da Sergen Yalçın, kamera ve mikrofon başına "peşin fikirli" olarak oturduğu için, o "peşin fikirlerini güçlendirmek için", sahada ya da ekranda olanı değil, aklına ve ağzına geleni söylüyor ve "onu pişman edecek gelişmeler olunca" da, "çok pişkin" bir şekilde, sanki "daha 5-10 dakika önce o yorumları, o konuşmaları yapan" kendisi değilmiş gibi davranıyor!.. Brezilya-Kuzey Kore maçında, Robinho için, Kaka için, Fabiano için, özellikle de "Brezilya'nın Maicon-Elano sağ kanadı için" söylemediğini bırakmadı; "taa Süper Lig maçlarından itibaren Elano takıntılı olduğundan" Brezilya'nın "bütün tehlikeli ataklarını sağ kanattan bindirmelerle yaptığını göz ardı ederek", eleştirdi de eleştirdi; Robinho'yu da, Kaka'yı da, Fabiano'yu da ve "onları oynatan" teknik direktör Dunga'yı da öyle. Ama, ilk golü Elano-Maicon bindirmesi üzerine kazandı Brezilya, asisti Elano yaptı, golü Maicon attı; ardından da Robinho asisti ile Elano "galibiyeti perçinledi"; sevgili Sergen'in de "sağ kanat atmasyonları havada asılı kaldı!.." Dahası var; "Kaka kötü oynadı, etkisizdi"; doğru; ama, ikide bir "Dunga, bu Kaka'yı neden değiştirmiyor" demek, ne kadar yanlış!.. "Dünya Şampiyonluğunu hedefleyen bir teknik adam", daha ilk maçta "Kaka'yı erken oyundan alıp, onu moralsizliğin kuyusuna kendi eliyle iter mi?.." Dunga, Brezilya'nın "Dünya Şampiyonu olacaksa, Robinho ile Kaka ile olabileceğini bilmeyecek kadar" futbol cahili mi?.. "Kuzey Kore gibi" nispeten "kolay bir rakip önünde" de, kulüplerinde "iyi birer sezon geçirmemiş olan" Robinho'ları, Kaka'ları, Elano'ları "kazanmak için" sabır göstermeyecekse, Dunga'nın Brezilya takımının başında işi ne?.. Nitekim, "Elano'yu kazandı" bile, Robinho'yu da; şimdi "gruptaki diğer maçlarda da Kaka'yı, Fabiano'yu kazanmaya, morallendirmeye çalışacak", çalışacak ki, "gruptan çıktıktan sonra" da yoluna devam edebilsin; zaten "bu oyuncuları kazanamazsa", gruptan çıkmanın ne anlamı kalıyor ki; "kimlerle Dünya Şampiyonası'nda finale uzanıp, kazanacak?.." Maçta "Brezilya'nın en iyilerinden birisi olan" Lucio ile ilgili Sergen Yalçın yorumları da "arşivde duruyor"; maçın kaseti "tekrar izlenirse" görülecektir ki, "bu Lucio yorumu", futboldan "birazcık anlayan" herkesi kahkahalarla güldürecek cinsten!.. Sevgili "yorumcu kardeşlerimiz", Ömer Üründül başta, "kamera karşısına ve mikrofonun önüne derslerini çalışarak" ve çok daha önemlisi "peşin fikirlerinden arınmış olarak" oturmuyorlar; "Ben bu işi en iyi bilenlerdenim, oturur aklıma geleni söylerim ve herkes de afiyetle yer" zihniyetiyle oturuyorlar ve bir çuval inciri berbat ediyorlar; onca dinleyene ve seyredene haksızlık ediyorlar; tabii kendilerine, kariyerlerine, ünlerine de!.. İşini ciddiye almak, "bilgiye dayalı, objektif yorum yapmanın en önemli ve vazgeçilmek şartıdır"; ama "ukalalık yapmak" için "işi ciddiye alma ihtiyacı" yoktur!.. Çok açıktır ki, yorumcunun görevi, milyonlarca dinleyene ve seyredene karşı "sahada olanları doğru yorumlamaktır"; sübjektif bir "ukalalık histerisine kapılmak" değil!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.