Bugün, Türk Futbolu'nun en önemli meselesi, "kulüplerin içinde bulunduğu" mâli çıkmaz ve daha açıkça yazayım "sefalettir!.." Bugün, "şu anda" bile "en az yirmi takım", yani "on kadro" oluşturacak kadar futbolcu, "aylardan beri maaş - prim - transfer taksiti alamadığı için" Federasyon'a müracaat etmiş ve "serbest kalmış" ya da "kalacak" durumdadır!.. Bugün, "Paramı alırım" ümidi ile, "en az iki misli kadar" futbolunun da "serbest kalma hakkını fiilen elde etmiş" durumda oldukları hâlde, "bekledikleri" biliniyor!.. Bugün, "büyük kulüplerin futbolcularının dahi" benzer bir mâli kıskacın içinde oldukları, gazetelere yansıyan "Yabancılar alıyor, yerliler bakıyor ve ağlıyor" sızlanmalarıyla ortaya çıkıyor!.. Bugün, üstelik "kısa süreli olmayacağı ortaya çıkan" küresel kriz, ülke ekonomisinin ve bu ekonominin içinde bulunan bütün kurum ve kuruluşlarının en büyük meselesi!.. Öyleyse?!.. "Hatalı" bir söylemle kendi kendini "Hedef bir milyon lisanslı futbolcu" sloganıyla "hayal satan bir Federasyon Başkanı" durumuna düşüren sevgili Mahmut Özgener, "her türlü işi görevli ya da görevlendireceği arkadaşlarına bırakarak", bu konu ile ilgilenmeli, "katılımcı" bir çalışma ile "futbolumuzun bu en önemli ve temel meselesine çözüm projeleri üretmelidir!.." Mesela, Futbol Geliştirme Merkezi Direktörü Ahmet Güvener'in "Türk futbolu bu kadar profesyonel takımı kaldıramıyor, profesyonel takım sayısını 140'lardan 70'lere, hatta 60'lara düşürmeliyiz" açıklaması, "süratle hayata geçirilerek", ilk ve "en önemli adım" atılmalıdır!.. Evet, çok açıktır ki, Türk Futbolu "140 küsur profesyonel takımı", ne mâli, ne idari, ne de fiili olarak kaldırabiliyor; ortadadır ki; parasıyla, puluyla, yöneticisiyle, antrenörü ile, hakemi ile, futbolcusu ile, sahası ile, taraftarı ile kaldıramıyor!.. "Yarı yarıya indirim", futbolumuzdaki profesyonelliğe "biraz nefes aldıracak" ve "taşlar yerine oturmaya" başlayacaktır!.. "Spor", pardon "futbol" medyamızın, Alex'in sözleşmesinden, Yusuf'un "anadan doğma mı, sonradan olma mı" Beşiktaşlılığından, Lincoln'ün fizyoterapistinden başını kaldırıp, Türk futbolunun "bu ana meselelerine bakmaması" da konunun bir başka acı, dahası "yürekler acısı" bir tarafıdır!.. "Profesyonel takım sayısının yarıya indirilmesi" projesi sadece "Federasyonu'nun ve de onun Futbolu Geliştirme Merkezi'nin işi değildir"; bu "gerçekleştirilmesi zor, çok zor bir iştir" ve bütünüyle futbol kamuoyunu ve "Federasyonun kullandığı" tabir ile "futbolun bütün paydaşlarını" ilgilendirir; dahası siyaseti de "iktidarı ve muhalefeti ile" ilgilendirir!.. "Kamuoyunu oluşturacak" ve hatta "bu projeye yerel baskılar ve oy kaygısıyla karşı çıkacak" siyasetçileri ikna edecek olan kimdir; medya!.. Nerededir medya?.. Böylesine "mâli bir batak içinde olan" kulüplerimizin "yüzde 99'u palavra transfer haberlerini manşet yapıp" tartışmaktadır!.. FIFA'nın, UEFA'nın standartları ile Türkiye'deki standartsızlık uyuşmamaktadır ve uyuşmasına da imkân yok!.. "Bugünkü yapı ile", kulüplerimizin derdine "şirketleşseler bile" derman bulunamayacağı ortada!.. Spordan Sorumlu Devlet Bakanımız "Kulüpler artık Dernekler Kanunu ile yönetilemez" derken haklıdır ama, "o kanunu değiştirmek" de yetmez!.. Spordan Sorumlu Devlet Bakanımız, "profesyonel takım sayısının yarıya düşürülmesine tam destek vermeli" ve bunun için alınacak "yasal bütün tedbirlerin arkasında olmalıdır!.." Sayın Bakan'ın da "bu destek için" medyanın desteğine ihtiyacı vardır!.. İşte onun için "aynı" soruya dönüyorum: Nerededir medya?..