Hey, Galatasaray'ı yönetenler, dahası, Galatasaray Adası'nda toplanıp, buzlu içeceklerle, çay, kahvelerle sohbet ettikten sonra kürsüye çıkıp, tribünlerde "İstifa" diye bağıran taraftarlara ders vermeye kalkışan ve kendilerini "ihtiyarlar heyeti mensubu" durumuna düşüren Divan Kurulu'nun "bazı" üyeleri, iyi bilmeniz gereken "bazı" şeyler var.
İşte birincisi; taraftar, hele hele "devamlı tribün seyircisi" ise, bağırır arkadaş; "İstifa" diye!..
Zira, onca parayı verecek, "yaz / kış" demeden, "yağmur / çamur" demeden onca yollardan gelerek ya da "takım deplasmanda ise" onca yollardan giderek, "takımını desteklemek, güzel oyunu görmek" ve de "galibiyetini alkışlamak, coşmak için" onca çileyi çekecek, 150 milyon avroluk takım, kendi sahasında "4'te bir fiyata kurulan" takımlara yenilecek, berabere kalacak, futbolun en kötüsünü oynayacak; onlar da "susup oturacak" öyle mi?..
O "Galatasaray'ın mali durumuna bakmaz"; zira "her sezon on milyonlarca avroyu kulübün kasasına koymaktadır"; hem gişelerde, hem Galatasaray mağazalarında; "verdiğinin karşılığını istemek" ve alamayınca da "İstifa "diye bağırmak, en tabii hakkıdır!..
Sizler "Görevinizi yapmazsanız, ki yapmadınız, onun için kulüp hu hallere düştü", elbette "görev onlara düşecektir!.."
Kulüp bu hâllere düşerken nerelerdeydiniz?..
Kulübü bu hâllere düşürenlere karşı ne yaptınız?..
Bugün, "İstifa" diye bağıranlara lâf yetiştireceğinize, o günlerde "gerekeni yapsa idiniz", kulüp bu durumlara düşer miydi?..
Eğer "futbol takımı, büyük rakipleriyle şampiyonluk mücadelesi yapmazsa, eğer Şampiyonlar Ligi'nde oynayamazsa", söyler misiniz bana, "Galatasaray'ın kurtulması için", kaç bin tane 6'lı ganyanın tutturulması, Spor Loto'da kaç bin tane 6'nın bilinmesi, kaç bin tane milli piyango biletine büyük ikramiye çıkması" gerekecektir?..
Galatasaray'ın "kâr etmesi için", küçülmesi, intihardır; "büyük kalacak" ki, kâr edebilsin. Aslolan "büyük kalarak, büyüyerek" kâr etmektir; bunun için de , iş bilen yöneticiler iş başına getirilmeli, israfa son verilmeli ve büyük başarıların peşinde koşulmalıdır!..
"Otel yapmakla övünüp, 3.5 transferi bile yüzlerine gözlerine bulaştıranlar" ile bu olmaz, olmayacağı da görülecektir!..
Ama sizler, "har vurup harman savrulurken", birkaçınız hariç "susup oturdunuz", Genel kurullarda "ibra oyu vermek için yarıştınız", gençlerin açmak istediği "Galatasaray'ın sorumsuz yöneticilerden kurtuluş yolu olan 'ibra etmemek' yolunu kapamak için" elinizden geleni yaptınız, "Galatasaray'ı bu duruma düşürenleri" kurtardınız, dahası, "Galatasaray'ı bu duruma düşürenlerin açtığı yoldan Galatasaray'ın başına gelen" ve de "spor kulübü yönetiminde tecrübesi olmayan", dahası "hata üstüne hata yapan" bir yönetime karşı "istifa "diye haklı olarak bağıranları susturmaya kalkıyorsunuz; yazıklar olsun!..
Utanmanız gereken bir şey daha var, Divan Kurulu toplantısını, Galatasaray Adası'nı "Suada" olarak kirleten "o zatın işgali devam ederken", orada yapmak. Bunun, "ona verilecek en büyük ödül olduğunun" bile farkında değilsiniz!..
Daha ne diyeyim, ben size!..
Şakalar!..
** Moldeli Tommy Holland 3-1 kazandıkları maçtan sonra, tivit atmış; "Eğer cehennem buysa, cennetin nasıl olduğunu merak ediyorum."
Canım, Van Persie'ye, Podolski'ye soruver, sana anlatsınlar!..
** Teşekkürler, Simeone; Galatasaray'ı, Emre'den kurtardın, bakalım Şenol Hoca, "kimden" kurtaracak?..
** Yok yok, bu adam "Van Persie" değil, "Tam Tersi!.."
** Hamza Hoca diyor ki; "Yasin'i takıma katkı yapsın diye ikinci yarıya saklıyorum!.."
Aman Hocam, o yetmiyor; "Kendini de sakla", tam olsun!..
Acı tablo!..
26 bin nüfuslu bir kasaba Molde!..
Takımı da 1911'de kurulmuş ve "o yıl şampiyon olmuş"; ondan sonra ikincilikleri var ama, şampiyonluğu yok!..
Topu topu 16 milyon avroluk bir takım!..
"166 milyon avroluk" Fenerbahçe, "kendi sahasında" bu takıma "3-1 yeniliyor", sarı lacivertli takımın hocasının söylediğine bakınız; "Efendim Sow satılmasaymış, zira onun asıl sistemi çift santrforluymuş, oynatamıyormuş. Van Persie ve Fernandao yetmiyormuş. Birini ligdeki Bursaspor maçı için saklıyormuş, o maçı riske etmek istememiş. Onları beraber oynattığında yedek kulübesinde bir santrfor daha oturmalıymış. Hatta iki olsa daha iyi olurmuş... Muş muş da muş muş!.."
Adam resmen ve alenen herkesle dalga geçiyor ve de "Sow'u satanlara da selam gönderiyor!.."
Sanki, "3-1 yenildiği Real Madrid de, yenebilmek için neyin lâzım geldiğini" söylüyor, aklınca!..
Ey Aziz Yıldırım, "Pereira'yı eleştiriyorlar" diye, "Fenerbahçe'de hocalık yapmış" yorumcuları fırçalamış, "Bakın sizlerin iş başındayken neler yaptıklarınızı ortaya dökerim" gibilerden "azıcık" da tehdit edivermiştin!..
Buyur, bak bakalım, kim haklıymış?..
Mihraklar!..
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, biraz eleştiri alınca, başladı "Galatasaray düşmanları... Bazı mihraklar var" demeye!..
Doğru söylüyor; "Galatasaray düşmanı olup olmadıklarını" bilmem ama, "bazı mihraklar" var!..
İşte o mihraklar, bıraktım taraftarı, "camiada bile çok az tanınan, büyük kulüp başkanı olma tecrübesine, kariyerine ve karizmasına sahip olmayan" bir kişiyi, "başkan seçmede çok muhafazakar davranan" Galatasaray'da, "başkanlık koltuğuna oturtuverdi!.."
İyi mi yaptılar, kötü mü yaptılar; yaşayıp göreceğiz!..
Hangisini seçersen!..
Sen, özetle, "Sahaya inip hakeme iki tokat atmak istedim. Bir daha burada sahaya çıkamaz" diyen bir kulüp başkanına "ihtar bile vermezsen", öteki de çıkar, tam da maçtan üç gün önce, "üst düzey 8 hakemimizden biri olan" Fırat Aydınus gibi bir hakemi, "maç boyu etkiyecek lafları" rahatça söyler ve de "maçın altına saatli bomba" koyar, tabii tribünlere de!..
Başkanı "Yıldırım Demirören olan" bir Federasyondan başka ne beklenir ki?..
"Böyle" Federasyonlar, hakemleri "hata yapma mâlülü" hâline getiriyorlar!..
Seçim, kırk satır mı, kırk katır mı; ya bırakıp gidecekler ya da bu kulüp başkanlarınınkilere baskılarına kulüpçü yorumcular baskıları altında dağıtıp, hata üstüne hata yapmaya devam edecekler; buyurun seçimi yapın!..