Daha sezon başında yaşanan bunca sakatlıkta bir sakatlık yok mu? Kulüplerin yaptığı sponsorluk anlaşmaları, sporcu sağlığı bakımından acaba yeterli mi?.. Yoksa, spor hekimliği başka bir şey mi?..
Fatih Hocam, Türk futbolunun direktörüsün!..Anladığım kadarı ile, "bu görevin içine", futbolun F'sinden L'sine kadar "her şey" giriyor!..
Mesela, "futbolcu sağlığı" da!..
Sezon açılıyor, daha ilk idmanlarda başlıyor; "o sakat, bu sakat!.."
Hazırlık maçları, "sakatlar dizisi" devam ediyor!..
Ligler, Avrupa maçları; futbolcular doktor ve hastane abonesi!..
Bilmem ki, İngiltere'de, İspanya'da, Almanya'da, Hollanda'da böyle mi?..
Bir tane misal vereyim; Ülkenin en büyük kulüplerinden birinin, Galatasaray'ın "milli" futbolcusu Hamit!..
Doktorların neşterlerinin altında iken, "başına gelenler" bilmem ki, yukarıda saydığım Avrupa ülkelerinden birinde olsa, neler olurdu; mesela spor basını, "bizim gibi" uyur muydu?..
Soruyorum; kulüplerin "en ünlü, en büyük, en parıltılı" sağlık kuruluşlarıyla yaptığı "sponsorluk anlaşmaları", sporcu sağlığı bakımından "acaba" yeterli mi?..
Yoksa, "spor hekimliği" başka bir şey mi?..
Ben "başka bir şey olduğunu" biliyorum; zira "spor hekimi" çok doktor arkadaşım var; hem de ülkenin "en iyileri" arasındalar!..
Federasyon bu konuda "ne yapıyor"; bilmiyorum, zaten, sizlerden başka, "kimsenin de bildiğini" sanmıyorum!..
Bak sevgili Fatih Hocam, "sporcu sağlığı" konusunda, yıllardan beri "bir misyoner gibi" mücadele veren Turgay Renklikurt Hocamız ne yazıyor:
"Son günlerde futbolcular antrenmanların yükünün arttığından, aşırı yorgunluktan kaynaklanan kas spazmlarından, kas çekmelerinden, yırtılmalarından, kopmalarından, şikâyet ediyor. Bu arada futbolcuların iddialarını destekleyen birçok vaka da gerçekleşiyor.
Özünde ağır antrenmanlar ve sıkça maç yapmaların sakatlığa yol açacak boyutlara gelmesini önleyen basit bir test vardır. Üstelik bu test, Bayern Münih başta olmak üzere çok sayıda kulüpte periyodik olarak yapılır Bu testte, futbolcunun idrarı alınır, idrardaki üre miktarı ölçülür. Eğer, bu miktar yüksekse sakatlık eli kulağında demektir.
Canlı bir örnek: Futbolcunun sabah antrenman öncesi idrardaki üre miktarı 4.3 mmol/l. Eğer ertesi sabah ve takip eden günlerde üre miktarı 9.1 mmol/l ve üzeri olmasına karşın antrenmanlar aynı şiddette yapılmaya devam ediliyor, maça çıkılıyorsa; kas içi kanama dahil tüm ihtimaller devreye girer. Hele de futbolcu, o durumda ağrı kesiciyle antrenmana devam edilip, maça çıkarılmış, çok koşmaya, mücadeleye zorlanmışsa."
Konuya bu pencereden bakınca, gene Galatasaray'dan son örnek; işte Burak ve de bu kaçıncı defa?..
"Özel hayat denetimi / İdman denetimi / Tıbbi kontrol denetimi" üçlemesi, eğer bir sporcu için "gerektiği şekilde yapılmıyorsa", ortaya çıkan "şu" soru, bir ülkede "sporcu sağlığı" bakımından yürekler acısıdır; "Kas spazmları, kas çekmeleri, yırtılmaları ve kopmaları, neden darbeye bağlı sakatlıklardan daha çok?.."
Bu "üçlü" denetimin ilkini elbette kulüpler, ama ikinci ve üçüncüsünü Federasyon yapacaktır!..
Sevgili Hocama "samimi" bir sorum var; hadi kulüpler "leyla"; Federasyon "bu" görevini tam olarak yapıyor mu?..