Galatasaraylı" olan spor yazarları ve yorumcuları arasında, bana göre "Kulübünü, takımını, yöneticilerini, oyuncularını, teknik adamlarını eleştirirken çok dikkatli ve hassas davranmak, eleştiri dozunu hiçbir zaman ağırlaştırmamak, olumsuzluklara bile olumlu yönden bakmak bakımından bir numaradır", sevgili Osman Şenher ve de üslubu, "sarı-kırmızılı her şeye karşı samimi, yumuşak ve sıcaktır!..
Bakın, dünkü yazısında "neler" yazmış:
"Yeni sezon Galatasaray için çok zor geçecek. Başkan Ünal Aysal, 3 senede 3 hoca değiştirdi. Başarılı giden yönetimini kongreye giderek revize etti. En acısı da 2 senede şampiyonluk yaşatmış, takımı Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale götürmüş Fatih Terim ile yollarını ayırdı.
3 senede 50'nin üzerinde futbolcu alındı, gönderildi. Mevcut görüntüye bakıyorsunuz, ortada ne düzgün bir futbol takımı, ne de başarılı bir yönetim var. Bütün yöneticiler birbirinin aleyhinde atıyor. Herkes bir şeylerin peşinde. İçlerinde Galatasaray'ı düşünen var mı diye sorarsanız, yok derim.
Futbol takımı lig için iyi bir görüntü vermedi. Şimdi yine transferler olacak. Devre arasında futbolculara ödenenlerle beraber 100 milyon lira sokağa atıldı. 60-70 milyon daha harcanacak. Böyle kulüp yönetilmez. Futboldan anlayan bir tane yönetici olduğuna inanmıyorum. Ünal Aysal'ın ciddi ciddi bu kötü görüntüyü bir an önce kaldırması lazım."
"Galatasaray yönetimi hakkındaki bu satırları ben yazsaydım"; Galatasaray TV'de "pür hiddet açıklamalar" yapılır, "Yönetimi küçük düşürmeğe çalıştığım, yalan yanlış şeyler yazdığım" iddiasıyla, "mahkemelerden" bahsedilirdi.
Satırlarından anlıyorum ki, sevgili Şenher İstanbul'da "Galatasaray'ın göbeğinde" çok ama çok şey görüyor ve biliyor; "gerçekleri ve doğruları" da, "yumuşak ve hassas" üslubu ile "ancak bu kadar" yazıyor!..
Sonunda da diyor ki; "Böyle kulüp yönetilmez. Futboldan anlayan bir tane yönetici olduğuna inanmıyorum. Ünal Aysal'ın ciddi ciddi bu kötü görüntüyü bir an önce kaldırması lazım."
"Böyle kulüp yönetilmez" diyor; kim yönetiyor kulübü; Ünal Aysal!..
"Futboldan anlayan bir tane yönetici yok" diyor; kim bunlar; "başta Ünal Aysal ve diğerleri!.."
"Ünal Aysal'ın ciddi ciddi bu kötü görüntüyü bir an önce ortadan kaldırması lazım" diyor; ben de diyorum ki; "Yani, bu kötü görüntünün bir an önce kalkmasının en ciddi ve kesin formülü; Ünal Aysal'ın gitmesi!.."
Var mı, sevgili Şenher'in yazdıklarının "başka bir izah tarzı?.."
Ne diyordu Aysal; "Başarısız olursam, ben de giderim!.."
Geç bile kalmadı mı?..
Erkan Koyuncu için ne yaptınız?..
Florya Tesisleri'nin "esir kamplarına layık 5 tonluk kapısında kafası sıkışarak basın şehidi olan" rahmetli Erkan Koyuncu için, Galatasaray Yönetimine sormaya devam edeceğim; "Onun için, ailesi için ne yaptınız?.."
"İyi yaptıkları için" gazetelerde, TV'lerde görüntüleriyle görünen ve açıklamalar yapan bir Yönetim, "bu konuda neden sus pus?.."
"Bir şeyler yapmadı mı, yoksa "yaptı" da, "yeterli olmadığı için" açıklayamıyor mu, yoksa yoksa "yapmaya niyetli değil mi?..
İstanbul'da, "her gün Galatasaray'ın içinde olan" bir tanecik Galatasaray muhabiri, yazarı, yorumcusu olan arkadaş da bu yöneticilere "bu soruyu neden sormaz", onu da anlamak mümkün değil; ne hâle geldik!..
Ateş grubu!..
Galatasaray "ateş grubuna düşmüş"; eh; "ölüm grubuna da düşebilirdi"; buna da şükür!..
Dahası da var, "ateş grubu" da, "hangi" ateşin grubu acaba; mangal mı, ocak mı, soba mı, şömine mi, odun mu, kömür mü, kok mu, maden mi; hepsinin "şiddeti, yakıcılığı, ateşi, ısısı" başka...
Bana göre, "Galatasaray, Galatasaray olsa, bu gruptan çıkardı"; ama bugünün Galatasaray'ı, ne yazık ki, "Avrupa Fatihi" denilen "Galatasaray" değil!..
Dua edelim de, hiç olmazsa "grupta üçüncü olup", Avrupa Ligi'ne devam edebilsin; o da zor, hem de çok zor!..
Arsenal için de, Dortmund için de, Anderlecht için de "Formda değiller, eksikleri var" diye avunuyoruz; "Galatasaray'ın hâli pürmelali ortada"; ne dersiniz; 15-20 günde "toparlanacak" hâli var mı?..
"Gerçek" Galatasaraylılara darbe!..
Hadi, "bitmiş" Galatasaray'ı, Fatih Terim Hoca ile beraber "şampiyonluklara, kupalara taşıyarak" ayağa kaldıran başta Ali Dürüst olmak üzere "gerçek" Galatasaraylı yöneticilere ve de Galatasaray'ın anıt adamlarından Fatih Hoca'ya yapılanları bir yana bırakalım, ama "gerçek" bir Galatasaraylı olan "takımın kaptanı" ve "futbolcu ve taraftarın reisi" Sabri'ye yapılanlardan sonra, Manisa'da da Abdürrahim Albayrak'a yapılan "çirkin ve kabul edilemez muamele", Galatasaray'ı "hangi zihniyetin yönettiğini" çok açık olarak ortaya koymuyor mu?..
Taraftarların, eş dostun doluştuğu (gazeteler açık açık yazdı) bir uçağa, "Hocamız futbolcuların yalnız kalmasını istiyor" gerekçesiyle, "Abdürrahim Albayrak" gibi, "Galatasaray'a büyük hizmetler vermiş ve Galatasaray için ölmeyi bile göze almış" eski ve "sarı-kırmızılı oyucuların ve taraftarın sevgilisi" bir yöneticiyi almamak, onun "kaybetmenin üzüntüsü içindeki futbolculara o amlarda en lâzım olan şeyi, morali vererek karamsar havayı dağıtacağını bilmemek, görmemek; olacak şey mi, bunun akılla, mantıkla, bahaneyle, mazeretle, gerekçeyle, falan ya da filan sebeple ilgisi olabilir mi?..
Hadi, hoca "yabancı" ve bunları bilmiyor ve de "teknik ekibine, bunları bilen ve bu tür problemleri görünce kolay çözüm yolları bulabilecek bir Türk yardımcı da almayarak" büyük hata yapıyor; iyi de, "Sizler necisiniz", Allah aşkına?..
Sakın ola ki, "yalanlamaya kalkmayın", bu acı ve gerçek olayı "günlerdir gazeteler haber yapıyor, yazıyor, çiziyor, anlatıyor", sizlerden ne bir yalanlama var ne bir açıklama, demek ki, "yazılanlar, haberler doğru!.."
Sormam gerek; hiç vicdanınız sızlamıyor mu; yarınlarda "aynı şey size yapılsa" neler hissedecektiniz; "empati bile yapamıyor musunuz?.."
İçinizde "süregelen bu tablolara isyan edecek" bir tane bile yönetici yok mu?..
Ey Divan Kurulu ve üyeleri, kuzum sizler ne iş yaparsınız?..
Tersine gitmeye devam!..
Beşiktaş "gol atamadı" ve Şampiyonlar Ligi'nden, Avrupa Ligi'ne düştü!..
Galatasaray "gol" hatta "penaltıları" atamadı, Süper Kupa'yı kaybetti.
Karabükspor, "penaltıları atamadı"; UEFA Avrupa Ligi'nden düştü!..
Biz hâlâ "yabancı kısıtlamasının, futbolumuzun saha içindeki ana sorunlarını çözmede anahtar olacağını" sanıyoruz!..
Vah ki, ne vah!..