Bir varmış, bir yokmuş... Kaf Dağı'nın bu tarafındaki bir ülkenin "cin gibi" gazetecileri bolmuş... Bu gazetecilerin içinde de, o ülkenin bir büyük kulübünün yandaşları da çokmuş... Hem de, TV'lerin, gazetelerin spor servislerinin en tepesinde oturanların hemen hemen hepsi "bu yandaş takımındanmış!.." Günlerden bir gün, bu kulübün futbol takımının başındaki teknik direktörün suyu ısınmış... Suyu ısıtmak için altındaki ateşe durmadan odun atanların dediği olunca, teknik direktörün işine son verilmiş... İşte, anlatacağımız hikayesinin aslı faslı da bundan sonra başlamış... Masal bu ya... Suyu ısınan teknik direktörün yerine, "hemen" yeni bir teknik direktör aranmaya başlanmış... Aranmış... Taranmış... Bu arada "masaldaki kulübün, masaldaki başkanına" baskılar da başlamış; "Nerede kaldı yeni hoca, insan daha iyisini bulmadan atar mı hoca?" İki ayak bir pabuca girince... "Bulunan hocaların sayısı" da ikiye inince... Yöneticiler başlamışlar tartışmaya; "H'yi mi getirelim, yoksa L'yi mi?" "H şöyleydi, L böyleydi" denilmiş, sonunda karar verilmiş; "H'yi getirelim!.." İşte bu toplantının hemen ardından... Masal bu ya... A Televizyonu'nun spor müdürü, yönetici D'yi aramış ve sormuş; "Ne oldu, kim geliyor?.." D demiş ki; "Zar zor ikiye indirdik ve sonunda H'de karar kıldık. Başkan yarın basına açıklayacak!.." Ve, A Televizyonu, masal akşamının haberlerinde "H geliyor, iş bitti" haberini vermiş... Haberi duyan B Televizyonu'nun spor müdürü, açmış masalın baş kahramanı başkana telefonu... Açmış da bakalım ne demiş: "Ben senin danışmanın değil miyim? Hal böyleyken, nasıl olur da bizim kulübün yeni teknik direktörüyle ilgili haberi atlarım? Bu haber ilk olarak nasıl bana verilmez? İmkânı yok, bu meseleyi halledeceksin..Yoksa benim prestijim sıfıra düşer!.." İnanıp, inanmamak serbest; zira masal bu!.. Anlı şanlı masal kahramanı başkan der ki; "Sen merak etme, halledeceğim!.." Açar telefonu yönetici D'ye!... Onu bir haşlar... Sonra ettirir telefonu teknik direktör L'ye; "Tamam seni alıyoruz" dedirtir!.. Ve... Televizyon B, masal bu ya, gece haberlerinde "büyük kulübün hocasının L olduğunu" başkanın ağzından ilân eder!.. Yönetim kurulunun bir çok üyesi de, "karar verdikleri H'nin gelmeyeceğini, yerine L'nin getirileceğini" bu haberlerden öğrenir!.. Ve de... Kulübün futbol takımının başına L gelir... B televizyonu "herkesi atlatmış olur!.." A Televizyonu da, "yanlış haber vermiş olarak ortada kalır!..." L'nin liderliğinde de işler iyi gitmez!.. Üstelik "suyu ısınan teknik direktör yönetiminde", bütün sorumluluk ve suç "ona yüklenirken", bu defa faturalar "futbolculara çıkmaya başlar!.." Yeni hoca bir taraftan, medya bir taraftan, yönetim bir taraftan "veryansın" etmeye başlayınca, futbolcular duman olur!. Durun... Durun... Daha bitmedi ve "masalın asıl inanılması güç tarafına gelindi!.." Derken... Günlerden bir gün, A Televizyonu'nun spor muhabirleri, L'nin antrenmanına giderler, haftalık spor programı için röportajlar yapacaklardır. Her zaman "genç muhabirleri" sevecen bir şekilde karşılayan futbolcular, bu defa "buz gibidirler!.." Konuşmazlar, röportaj yaptırmazlar.. Genç spor yazarları şaşkındırlar; "Neden, ne oldu?" diye sorarlar!.. Aldıkları cevap... İşte, masalın "inanılması en güç tarafına sıra gelmiştir!.." Evet, futbolcular derler ki: "Size artık röportaj yok... Size dargınız... Bir haber atlatacağız diye başımıza L'nin gelmesine yol açtınız. Halbuki hocamız şimdi H olacaktı!.. Büyük hocaydı, iyi hocaydı.. Biz bununla ne yapacağız? Suç sizin... Bedelini ödeyeceksiniz!.." Masal burada bitiyor!.. Acaba hakikaten bitiyor mu, yoksa "yeni mi başlıyor?" Ben elbette bilemem!.. "İnananlardan" ricam; "inanmayanlara anlatsınlar!.." Anlatsınlar ki, Kaf Dağı'nın bu tarafındaki ülkede "bir büyük kulüp nasıl yönetiliyor" ve "o ülkede spor medyası, nasıl gazetecilik yapıyor" herkes öğrensin!.. Ne demiştik: "Bir varmış, bir yokmuş... L'nin başarılı olmasını bekleyenler çokmuş..." Beklemişler... Beklemişler... Beklemişler... Bekçi mi imişler, yoksa beşikçi mi? Uyusun da büyüsün ninni... Tıpış tıpış yürüsün ninni!..