Bazı kulüpler üç otuz paraya canavar gibi siyahi oyuncular bulurken, büyük kulüpler neden bunca para harcıyor? Sorunun cevabı birilerinin aldığı 'komisyon' olmasın?..
Dostlarla yaptığımız spor sohbetlerinde, devamlı olarak "şimdi özetleyeceğim şu soru ile" karşı karşıya kalıyorum; "Neden bazı kulüpler çok ucuza canavar gibi siyahi futbolcular bulurken, bazı kulüpler milyonlarca avro, dolar ödedikleri hâlde, aynı ayarda, aynı yetenekte futbolcular bulamıyorlar?.."
Aslında bana bu soruyu soran arkadaşlarımın çoğu da "sorunun cevabından haberdarlar" da, gene de "bunca yılın spor yazarı Öcal Uluç ne diyecek" diye merak ediyorlar ve "gerçeği" bana da söyletmek istiyorlar!..
Gülerek cevap veriyorum; "Çok ucuza gelen oyuncuların komisyonu ne olur ki? İmza bedelleri bile yok. Bonservis bedelleri üç otuz para. Bonservisleri, imza paraları milyonlarca avro, dolar olan oyuncular bulunacak ve aracılara yüksek komisyonlar verilecek ki, sistem işlesin!.."
Bitmiyor cevabım, devam ediyorum; "Ne yazık ki, zaman zaman bu aracıların içine teknik adamlar giriyor, yöneticiler giriyor, görevli profesyonel yöneticiler giriyor, giriyor da giriyor. Bu kadar aracı olursa, nohut çekirdek parasına gelecek futbolcuların yüzüne bakılır mı?.."
Konunun "buraya kadar olan" bölümünü "sporun içinde, futbolun içinde olup da bilmeyen" yok, ama "yazan az", dahası "üzerine giden yok!.."
Spor teşkilatının başında olanlar bilmiyor mu; biliyor!..
Federasyonlar bilmiyor mu; biliyor!..
Federasyonların "hukuk kurulları" bilmiyor mu; biliyor!..
Maliye Bakanlığı'nın "bu konularla ilgili daireleri" bilmiyor mu; "Bilmiyorsa, ayıp, görevlerini yapmıyorlar" demektir; biliyor!..
İçişleri Bakanlığı'nın, polisin, "bu konuyla ilgili daireleri" bilmiyor mu; "Bilmiyorsa ayıp, görevlerini yapmıyorlar" demektir; biliyor!..
Ama çark, "her yıl, daha hızlı ve daha büyük üretim yapmaya devam ediyor!!!"
Bakınız, bu sezonun başında, "bir kulüple anlaşma yapan" bir teknik adam arkadaşıma sormuştum; "Kaç para aldın?.."
Bana "450 bin lira" demişti. Gazetelerde ise "1.2 milyon" haberleri vardı; bu defa "Bu haberler palavra mı?" diye sordum, cevabı "aynen" şöyleydi:
"Öcal abi, o kadarını sorma artık, benim söylediğim de doğru, haberler de doğru!.."
Hoca'ya "450 bin lira veriliyor", kulüp defterine "1.2 milyon lira yazılıyor"; işte "işleyen sistem!.."
Yıllardan beri, "temmuz transferinde kulüplerin futbolcu portföyünü hemen hemen tamamen boşalttıran, 15-20 oyuncu birden aldıran", hatta ocak transferinde "daha küçük ölçüde de olsa benzer operasyonları yaptıran" hocalar var, Türk futbolunda ve de "bu operasyonları onaylayıp yapan" yöneticiler de!..
Peki ama, "böyle bir çark dönerken" Futbol Federasyonu ne iş yapar?..
UEFA mali kriterleri devreye sokmasa ve "cezalar yağdırmaya başlamasa", yaptığı hiçbir şey yoktu, şimdi de "İş olsun torba dolsun" cinsinden "göstermelik" birkaç karar, o kadar!..
Kulüpler batıyormuş; federasyonlara ne; kulüplere doğru dürüst "vergi ve sigorta borçlarını ödetemeyen" ve ikide bir "af çıkaran, ödeme kolaylığı sağlayan, pazarlık edip cezaları ve faizleri kaldıran" devlet kuruluşlarına ne?..
Ne demişti, "genç ve cesur" bir adam; "Birileri zenginleşirken, Galatasaray fakirleşiyor!.."
"Genç ve cesur adamın kellesini almak için" Galatasaray camiasının tepesinde ve basınında ayağa kalkmayan "neredeyse" adam kalmadı!..
Aslında bu söz, "bütün Türk sporunda işleyen çarkı" çok güzel anlatıyordu; kılını kıpırdatan olmadı!..
Neden olsun ki; "Böyle gelmiş, böyle gitsin"; herkes memnun; o kadar!..