"Küçük olsun benim olsun" zihniyeti, yüzünden İzmir takımlarının önümüzdeki 10 yılda "Süper Amatör Lig'de buluşmaları" kimseyi şaşırtmamalı!..
Çoğunluğun derdi başka, benim derdim "çok" başka!.. İşte çoğunluğun, sayfaları ve ekranları kaplayan dertleri: "Beşiktaş'ta şampiyonluk değil, stat peşinde koşan bir başkan var!.."
"Fenerbahçe, 'Çabala kaptan ben anca zar zor giderim' oyununu oynuyor!.."
"Galatasaray'ın durumu yürekler acısı; futbolcuların yeri hastane kapısı!.."
Ve de benim "iç sayfalarda 'küçücük' haber olan" derdim:
"İzmir'in ismini taşıyan, kentin Cumhuriyet ile yaşıt kulübü İzmirspor, Bölgesel Amatör Lig'den (BAL), ligin bitimine 2 hafta kala tarihinde ilk kez, "kent" ligine, Süper Amatör Lig'e düştü.
1923 yılında kurulan 93 yaşındaki İzmirspor, bugünkü ismi Süper Lig olan Türkiye 1'inci Ligi'nde 21 Şubat 1959'da Beykoz'la Alsancak Stadı'nda ilk resmi maçı oynamış, ilk galibiyeti almış ve Özcan Altuğ ile lig tarihinin ilk golünü atmıştı. 22 yıl oynadığı Süper Lig'de de 1959-60'da 4'üncü olarak en iyi derecesini elde etmişti."
Hey gidi hey!..
Sadece "düşen" İzmirspor mu?
Ya "Büyük" Altay nerede?..
PTT 1. Lig'de mi; yani "asıl olanı" ile İkinci Lig'de mi, hayır; "Büyük" Altay, İkinci Lig'de mi, yani "asıl olanı" ile Üçüncü Lig'de mi, hayır!..
Altay Üçüncü Lig'in 1'inci grubunda çırpınıyor; yani "asıl olanı" ile 4'üncü ligde!..
İkinci Lig'de yani, "asıl olanı" ile Üçüncü Lig'de, daha dün gibi Süper Lig'de oynayan ve ülkenin "en iyi alt yapılarından birini kuran" ama ne yazık ki, o zamanki teknik direktörünün transfer hovardalığına kapılıp, borç batağı ile perişan olan Bucaspor var; düşmemeğe çabalıyor!..
Dahası; yeni bir patronla ve büyük iddialarla sezona başlayan ve PTT 1. Lig'in "favorilerinden biri olarak gösterilen" Göztepe, "dökülmeye üst üste hoca değiştirmeye ve de play off'tan bile uzaklaşmaya" devam ediyor.
Ülkenin "alt yapı şampiyonu" Altınordu ise, "Benim bir üst lige çıkmak gibi bir hedefim yok, düşmeye de niyetim yok" senaryosuna uygun "inişli çıkışlı" yolda oyalanıyor!..
Ve de, yüz yıllık "Kaf Kaf'" da, ligin bitmesine 7 hafta kala, İkinci Lig'e, yani "asıl olanı ile" Üçüncü Lig'e düşmeyi "matematiksel olarak" garantilememiş olmakla beraber, taraftarlarına "ümitsiz vaka" dedirtecek durumda. Karşıyaka, düşme hattındaki en yakın rakiplerinden "6 puan geride" ve sonunculuğa haftalardır demir atmış durumda; yani "ümit" Kaf Dağı'nın ardında bile değil!..
Peki, "Ne olacak" bu İzmir'in hâli?..
"Küçük olsun benim olsun" zihniyeti, "bunca profesyonel takımı kaldıramayacağı" en az çeyrek asırdır ortada olan İzmir'e hakim oldukça, önümüzdeki 10 yılda "Süper Amatör Lig'de buluşmalar" kimseyi şaşırtmamalı!..
"Birleşmek" yani, "ekonomik" tabiri ile "evlilik yapmak" dünyanın en büyük şirketlerinin bile "zaman zaman başvurdukları" bir çözümken, İzmir kulüplerinin yöneticilerinin "profesyonel futbol bazında" bu çözüme "veba hastalığı" gibi bakmalarının sonucu ortada!..
İzmir, "İzmirspor'un ve onu takip eden takımların "yıllardır süren düşüş dönemeçlerinden ders alarak", çoktan "İzmir'in Barcelonası olacak" bir "futbol takımının ve kulübünün temellerini atmalı ve "İzmirgücü'nü kurmalı" idi; ama nerede o üst akıl ve nerede o öncü?..