Turgay Demirel'in 30 Martta görevi bırakma kararı ile Türk Basketbolu kurtuldu, şimdi FIBA-Avrupa düşünsün!..
Türk basketbolu konuşabilse, derdi ki; "Oh dünya varmış, mart ayının sonunda Turgay Demirel'den kurtuluyorum!.."
"Böl, parçala yönet" çarkının bütün adaletsiz acımasızlığını kullanan, TV ekranlarında, "kendisini cesaretle eleştirecek" spor, basketbol gazetecilerine, yorumcularına, sunuculara hayat hakkı tanımamak için elinden geleni ardına koymayan ve bunda "başarılı olan" , bitmedi; "22 yıl başta kalabilmek için", basketbolun "tertemiz sportif rekabetinin, salonların içine ve tribünlerine kadar ulaşan zalim bir düşmanlığa dönüşmesine yeşil ışık yakan" bir Federasyon Başkanı idi, o!..
Ne yazık ki, "bütün bunlara ve doğru dürüst hesabı verilemeyen prim dağıtımlarına ve mavi boncuklu ödüllere rağmen" spor teşkilatı yetkili ve ilgililerini "bunca yıl uyutacak kadar" da marifet sahibi oldu; adeta "bir padişahlık kurdu!.."
"30 Martta görevi bırakma" kararı ile Türk Basketbolu kurtuldu, şimdi FIBA ve FIBA / Avrupa düşünsün!..
Elbette, onun "Türk basketbolunda yaptığı tahribatı tamir etmek" çok zaman alacak, "düşmanlıkları ortadan kaldırmak" çok zaman alacak, "hakemleri adaletli ve tarafsız düdük çalma ortamına çekmek" çok zaman alacak, "üst üste yığılan sorunları çözmek", talimatları baştan sona ve "Başkan'ın menfaatleri yerine basketbolun ve sporun menfaatlerini ön plana çıkaracak ve garanti altına alacak" şekilde değiştirmek çok zaman alacak!..
Ne var ki, Türk Basketbolu, bu restorasyon dönemini, "Turgay Demirel'den kurtulmanın verdiği rahatlık ve mutluluk içinde" düşünülenden çok daha kısa zamanda tamamlayacaktır; yeter ki, "90 gün içinde yapılacak seçimli genel kurulda, eskinin devamı olan bir yönetim" emrivakilerle, "oldu bittiler" ile iş başına getirilmesin!.."
Spor çağının gereklerini anlayan ve gören, Türk basketbolunun ana sorunlarını bilen ve bu sorunlara "katılımcılığı" esas, camiada bütünleşmeyi ve barışı sağlayacak adalet ve eşitlik ilkelerini temel alan uygulamalarla çözümler bulan, genç, ileri görüşlü, "kafalarında kırk tilki dolaşmayan" bir başkan ve kadrosu, yepyeni bir ses ve nefesle basketbolumuzun yönetimini ele alsın!..
Bunun için de "ilk şart", Turgay Demirel'i, Federasyon'un başına getiren çarkın "bu defa da işletilmesinin önüne geçmektir"; bunda da en büyük görev, basketbol camiasının önde gelenlerine düşüyor!..
Turgay Demirel yönetiminin "bütününe ortak olmuş" kişiler, "görüntü olarak kalacak" bir genel kurulla göreve devam ettirilirse, "Ha Ali-Veli, ha Veli-Ali süreci başlayacaktır" ki, vah basketbolumuza!..
Zira, "eski" hamamda gene, baş tellak dışında "eski" tellaklar kese yapmaya devam edecektir, ki, bu tablo belki de "gidenin aranacağı" bir süreci işaret edecektir!..
"Hayırlısı olsun" diyelim!..