Bir sabah bakıyoruz ki; Ankara 19 Mayıs Stadı'nın "gece maçlarının oynanmasını sağlayan aydınlatma sistemi", koca koca pilonlarıyla beraber sökülmüş ve Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav'ın talimatıyla Gençlerbirliği tesislerine götürülmüş; acaba ne yapar Spor Teşkilâtımız, stadın sahibi Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüz ve de diyelim ki, Bu stadın gece aydınlatma sisteminin pilonlarıyla beraber parasını ödeyip, dünyanın en ünlü ve en büyük uluslararası ve 'marka' şirketlerinden birine yaptırmış olan Futbol Federasyonumuz, dahası, "devlet malına göz göre göre verilen bu zararı gören" Cumhuriyet Savcılarımız?.. Ortada, "malın sahibi olan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün, o tesisat için yüz binlerce dolar ödeyen Futbol Federasyonunun izni ve talimatı olmadan", bu mülkü kiralayarak "sadece üst kullanım hakkını alan" Gençlerbirliği'nin "bunu yapmaya hakkı ve yetkisi" var mıdır?.. Dahası, "bu statta Gençlerbirliği'nden başka Ankara kulüplerinin de, mesela Ankaragücü'nün kullanım hakkı varsa", Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav nasıl kalkar da "Bu aydınlatma iyi değil, benim futbolcularımın gözleri ve psikolojileri bozuluyordu, onun için Hacettepe küme düştü, Gençlerbirliği de neredeyse düşüyordu" diyerek ve "futbol takımlarının bu acıklı durumunu dev pilonlara ve ışıklandırma panolarına yükleyip", onları sökerek alıp gidebilir?.. Ve daha da dahası, "İlhan Cavcav bunları yaparken, Futbol Federasyonu ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü nasıl seyreder" ve elleri kolları bağlı susar, oturur?.. Olaya bir başka pencere açarsak; "Futbol Federasyonu ile o sistemi yapan ve bakımını, onarımını daha mesela 4 yıl yapmak üzere mukavelesi olan" uluslararası şirketin, "bu anlaşmadan doğan hakları ihlâl edilmişse", Federasyon "bu ihlâl edilen hakların bedelini ve tazminatını" ödemeyecek midir?.. Hele hele, "bu uluslararası şirket", çıkıp da "benim marka değerime leke sürdüler ve ticari itibarımı zedelediler" derse ve bunun için dava açarsa ne olacaktır?.. Buraya kadar okuduklarınız, "hayali bir senaryo idi"; zira 19 Mayıs Stadı'nın aydınlatma panoları ve dev pilonları yerli yerinde duruyor!.. Amma velâkin "19 Mayıs Stadı'nın suni çim sahasının başına tıpa tıp yukarıda anlattığım olay" geldi ve "çok açıkça görülüyor" ki; kamu malı, "bu çim sahayı sökme hakkı ve yetkisi olmayan" bir spor kulübünün başkanının talimatıyla zarar gördü!.. Türk Ceza Kanunu'na göre suç!.. Dahası, "Futbol Federasyonu ile bu çimi döşeyen şirketin arasındaki sözleşmede açık açık yazdığı gibi", sahanın bakımı, onarımı, sökümü, gerekirse yeniden serilmesi tamamıyla "uzman işi" ve "tek yetkili" o şirket!.. Adamlar çıkıp derlerse ki, "FIFA-UEFA-Türkiye Futbol Federasyonu standartlarına tamamen uyun ve 'FIFA 2 sertifikalı, üzerinde Dünya ve Avrupa Kupaları, şampiyonaları oynama izni olan' bu sahanın hiçbir yetkisi ve uzmanlığı olmayan kişilerce sökülüp götürülmesi, tam bir hak ve yetki gaspıdır ve tazminatı gerektirir", ne diyecektir Futbol Federasyonu?.. "Böyle" bir durum "Batı ülkelerinde olsa", mahkemeler "ceza kanunlarında yazan hükümleri uyguladıkları gibi", ayrıca "çok büyük tazminatlara da hükmederler" ve de hem İlhan Cavcav'a, hem de Futbol Federasyonu'na yaptıkları yanlışın bedelini ödetirler!.. Elbette "19 Mayıs Stadı'nda suni çim istenmiyorsa", bunun "gereği" yapılabilir ama bunun da yolu vardır, yordamı vardır; "hukuk çiğnenmez", sözleşmeler çiğnenmez, "gereken bedeller ödenir" ve de "nerede ise bir milyon dolara mal olmuş" çimler "uzman ekipler tarafından sökülür" ve zarar görmez!.. "Aman Cavcav amca küsmesin" havasıyla "federasyon yönetenler" bakalım, "devlet malına verilen bu zarar konusunda" daha ne kadar seyircilik yapacak ve "görmedim-duymadım-susuyorum" oyununu oynayacaklar?..