Kandırmaca oyunu!..

A -
A +

Biri, “UEFA’dan cezayı yemiş, yeni bir ceza yememek için, ince eleyip, sık dokuyor” ve de “futbolcu maaşlarının 55 milyon avro ile sınırlanacağını” ilan edip, duruyor.
Öteki, “kulağı UEFA’da, yüreği ‘tıp tıp’ atıyor” ve de “Artık dolarlı, avrolu maaş yok, Türk lirasına razı olan gelecek” diyor da başka bir şey demiyor!..
Eeee, “bu tablo” neyi gösteriyor; gazete ve TV’lerin her gün verdikleri transfer haberlerine bakarsak, “Galatasaray’ın da, Fenerbahçe’nin de âdeta Avrupa Karmaları gibi birer takım kuracaklarını” mı, yoksa, kabuklarına çekilip “UEFA kriterlerinden ve borç rehabilitasyonundan bir adım öteye giremeyeceklerini” mi?.. 
İki sorum var; “Kim kimi kandırıyor”, yoksa “kimle kim el ele verip, başka birilerini mi kandırmaya çalışıyor?..”
Sorumdaki “kim”, kim; “zorda olan ve koltukları iyice sallanan” kulüp başkanları, “kimi” kim; “bu transfer palavralarını ‘haber’ diye yazanlar” ve de sayfalarında, ekranlarında manşet yapanlar, peki “birileri” kim; bu palavralarla uyutulmaya, avutulmaya, “tepkileri azaltılmaya” çalışılan camialar ve taraftarlar!.. 
Her gün, “Galatasaray’a şu, Fenerbahçe’ye bu yıldız geliyor” diye, neredeyse “gökte yıldız bırakmayanlar”, kendi gazetelerinde ve TV’lerindeki “bu iki kulübün hangi maddi zorlukları içinde olduğu, birbiriyle yarışan rekor borçların altında ezildiği, futbolcu alacaklarının ödenmesinde ne duruma düştükleri”, dahası, “UEFA’nın zaten boş olan kasaların önünde nöbet tuttuğu” haberlerini okumuyor, dinlemiyorlar mı?.. 
Borç dağ gibi, gelirler dibe vurmuş, “elde kalmış, oynamayan, oynatılmayan ve de talibi olmadığından satılamadığı için yan gelip yatan bir yığın oyuncuya milyon avrolar ödeniyor” ve de Galatasaray’a, Fenerbahçe’ye yıldız yağdırılıyor, olacak şey mi?..
Bir Allah’ın kulu da çıkıp, o başkanlara, kendilerinin kulaklarına “bu transfer uydurmalarını fısıldayan” yöneticilere sormaz mı; “Bu tablo ortada iken, olmayan hangi parayla bu transferleri yapacaksınız” diye!..
Ya da “o haberleri getiren muhabirlere”, onların şefleri sormaz mı; “Bu kulüpler hangi parayla bu transferleri yapacaklar, neden sormuyorsunuz o başkanlara ve yöneticilere” diye!..
Ortada değil mi; yönetici, gazeteciyi aldatıyor, “aldanmaması gereken” gazeteci de, “camianın, taraftarın tansiyonunu düşürecek” bu haberleri koşa koşa sayfalara, ekranlara taşıyor; başkanlar ve yönetimler zaman kazanıyor”; bu nasıl bir çarktır ki, yıllardan beri dönüyor!..
Bu oyun bitmelidir; mesleğimizin, sayfalarımızın, ekranlarımızın değeri “böyle bir oyun için” düşürülemez, düşürülmemelidir!..
Ve de, Aziz Yıldırımların, Dursun Özbeklerin ve benzerlerinin, “bu oyunların sağladığı zamanı kullanarak” sürdürdükleri saltanatlarında “yönetim şekil ve anlayışlarında en ufak bir değişiklik yapmadan” o koltuklarda oturmaya devam etmelerine izin verilmemelidir!..
Gazetecinin görevi, “bu oyuna gelmek, bu oyunun basamağı olmak” değil, “bu oyunu” bütün acılığı ve açıklığı ile camialara, taraftarlara anlatmaktır!..
Bakınız, hem de Hürriyet’in genel yayın müdürü iken, hem de Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin bir eğitim seminerinde “Bu transfer haberleri, bir Fenerbahçeli olarak bana pembe hayaller kurduruyor, yapılmalı” fetvasını veren Ertuğrul Özkök değil miydi?
Bilmem ki, “bu zihniyetin sağladığı kalkanın arkasına sığınıp”, devam edip gelen büyük hatalarına, yanlışlarına rağmen koltuklarını muhafaza eden başkanların, bugün koca Fenerbahçe’yi ve Galatasaray’ı getirdikleri noktandan memnun mudur Özkök?
Ve de “pembe hayaller kurulmasını sağlamak için” yarışan muhabirlerin, şeflerin “bu kandırmaca oyununun” kahramanları olmalarından?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.